Eylül
Şimdi hangi helallik paklayacak beni? Hangi sözcükler bu vebalden kurtaracak? Bunca yılı, akıp giden zamanı neyle, nasıl telafi edeceğim?
Şimdi hangi helallik paklayacak beni? Hangi sözcükler bu vebalden kurtaracak? Bunca yılı, akıp giden zamanı neyle, nasıl telafi edeceğim?
Kölem dedi efendi yine. Söyle. Gönlüm memleketinin yollarına düşmüş. Bu diyarın dilencileri bile beni ayıplar olmuş.
Senin halin de bu manzaranın bahar mevsimi gibidir. Bakışlarında mavinin ve yeşilin bütün tonları. Bütün tonları ilkbaharın ve sonbaharın.
Kalbimde kocaman bir sevda var. Ve ben kaleme, mürekkebe ve kağıda güvenemiyorum. Aşkımı anlatmak için bana kim, nasıl yardım edecek?
Üsküdar’ı, Kadıköy’ü, Samatya’yı, Pendik’i, Sarıyer’i. Hepsini dolaşıyoruz yüreğimle. Onlar da şikâyet ediyorlar ve siteme başlıyorlar.
Vakit, iki kalbe düşmüş bir sevda serinliği vakti. Tohumdan ağaca yol almış, öncesiz ve sonrasız bir ümit misali. Vakit, Lam ve Nun vakti.
Gözyaşındaki asalettir Elif. Tebessümdeki sıcaklıktır. Dünüme dua, bugünüme şükür, yarınıma umuttur. Elif manadır. O halden anlayanadır.
Filmin esas oğlanı değildim belki. Lakin sevgilinin bakışına mazhar olmuş, o serin nefesini ciğerlerimde hissetmiştim. Bu az saadet miydi?
Sonra bir daha mahallede hiç görünmedi güvercinler. Nayloncu geçerken hiç bağırmadı. Ve bahar bir daha uğramadı memleketimize.
Adına şiirler yazacaklar, şarkılar düzecekler. Aya, yıldıza, güneşe belki de çiçeğe benzetecekler. Oysa en çok kendisi. Çünkü o bir kadın.
Yaş aldı ömrümüz, yaşlandı bedenimiz. Ama hala çocukluğumuzdaki kadar tertemiz kalpler taşırız. Ve inanın bizler hala çok güzel çocuklarız.
Dilinde iki kor parçası, iki cümle: Gönül hanemde misafirim değil, evim ailemsin. Besmeleyle sevdim seni çocuk, bunu böyle bilesin.
Kelimelere düşmeden kalbe sığdı sevdamız. Küçükken öğretmişti annem. Aşkta mühim olan niyetti. Görmeden sevmek sanırım bu yüzden ibadetti.
Mesafeler sevgili. Gönlü kör insanların işi. Yüreğimize sarıp saklarsak birbirimizi. Yeşerir umutlar. Tohumun toprakta filizlenmesi gibi.
Ben sana ait bu kalbin sahibiyim. Senden başka yönüm yok. Susmak canımı yakıyor. Ve benim yangınım cehennemin tavanı kadar büyük.
Adı var özlemenin, tarifi yok. Bundandır gönlümdeki hüznüm. Gel ki bahara dönsün güzüm. Farz et yolun kalbime düştü. Olacakları düşünsene.
Anneler gününde anneniz henüz yanınızdaysa; annenize koşmalı ve genziniz çatlayıncaya kadar o şefkat kokularını ciğerinize çekmelisiniz.
Gözbebeklerinde iki damla yaş beklemekte. Soğuk ve sıcak. Düşse dünyayı sel alacak. Gönülleri ateş basacak. Düşse düştüğünü tarih yazacak.
Elimde dokunduğu her şeyi değiştirebilecek sihirli bir değneğim olsaydı eğer, işe kendimden başlardım. Mesela sevmemeyi öğrenirdim ilkin.
Yirmi dokuz harfe sığmayanım. Adın anılınca lal kesiliyor dilim. A’dan Z’ye sensin sevgilim. Dönüp dolaşıp sende bitiyor kelimelerim.
Dünyanın en büyük mutluluğuydu onunla herhangi bir yerde karşılaşmak. Utanır önüne bakardı o. Benimse yüreğime ilkbahar güneşi doğardı.
İnsan ruhunun dışarıya açılan kapısı olan gözlerdi acımızı ve aşkımızı anlatan. Kavgayı gözlerde tanıdık ilkin. Öfkemizi ilk onlar anlattı.
Kelebek ışığa âşık. Işık kelebeğe mezar. Yine de ne kelebek sevmekten vazgeçti, ne de ışık mezar olmaktan. Işığın cazibesi bu.
Ben dedi oğlan. Bilirim ki neticede bir et parçasıdır kalp dedikleri şey. O yüzden gönlünden geçenle sev beni. Talipliğim ömrünedir.