80'lerde Çocuk Olmak

28.05.2020 / Deneme / Genel

80’ler de çocuk olmak siyah beyaz televizyonun uzaktan kumandası olmak, fareli kömürlükten demir kova ile sobaya kömür taşımak demektir.

80'lerde Çocuk Olmak

İnsanların her daim kendi çocukluklarını hayırla yâd etmeleri, içinde bulundukları dönenim güzelliğinden midir? Yoksa kendi hayat enerjileri ile çevrelerini analizde yetersizliklerinden midir? Bilinmez, sürekli “eskiden hayat daha güzeldi” diyerek özetleriz geçmişimizi. Tabi burada ne kadar eskiden bahsettiğimiz de ayrı bir vakadır. Belki bundan bin sene evvelki bir yetişkin, çocukluğu ile ilgili aynı tespitte bulunuyordu. Bunun bir de yetişkinler için “şimdiki gençler” başlığı ile dile getirilen, gençler adına yaptıkları toplum analizleri var.

Bundan 35 - 40 sene öncesine dayanan bir dönem için bakacak olursak kendi açımdan memleketimde 80’lerde çocuk olmak klişesi benim için, hayata birkaç sıfır geriden başlamak olarak özetlenebilir.

80’ler de çocuk olmak doğduğunuz günlerin darbe dönemine denk gelmesi hasebi ile annenizin doğuma ekmek arabası ile gitmeye çalışması demek. Eğer annenizin sütü sizin için yeterli değilse mısır ya da buğday nişastasının suyla karıştırılmasından yapılan mama ile beslenerek ilk 1 senenizi geçirmek demek (neyse ki ben bu konu da şanslıydım). 80’lerde çocuk olmak sadece ateşlendiğiniz için zeka geriliği ile büyüyebilme ihtimali, menenjitten felç geçirebilme, çiçek hastalığından kör olabilme ihtimali demektir. 80’ler de çocuk olmak daha bebekken evlerden, toplu taşıma araçlarına, kafelerden, lokantalara yanınızda tüm tütün ve tütün mamullerinin tüketilebilme serbestisi ile ciğerlerinizde hasarla büyümek demektir. Yine seksenlerde büyümek; dönemin tek ekranında, ellerinde tellendirdikleri bu mamullerin üzerine bir de reklamlarına maruz kalmak demektir.

80lerde kamusal alanlarda da sigara içilirdi

Yılbaşı geceleri nedendir bilinmez evlere alınan normalin üzerinde mandalina, portakal başta olmak üzere bunlara eklenen kuruyemişler eşliğinde Nesrin Topkapı’nın arz-ı endam etmesini beklemek demek de seksenlere dahildir. Hiçbir zaman kazanamayacağımızı bilmemize rağmen sadece Azerbaycan’dan alacağımız 10 tam puanı görmek için Eurovision Song Contest’i seyredip iğrenç yabancı şarkılara maruz kalmaktır. Avrupa’da ve Dünya’da memleket olarak boy gösterdiğimiz her alanda yenildiğimiz gibi ezildiğimizi seyrederken İngiltere ile oynadığımız bir maçta sunucunun ağzından “evet sayın seyirciler maç bitti ama biz hala gol yiyoruz” cümlesini kendi kulaklarınızla işitmek demektir.

Dönemin en büyük eğlencesi olan tek kanaldaki Pazar günleri işkencesi “Bizimkiler” (1989-2002) dizisinin tüm karakterlerinin birbirlerinin nasıl kuyularını kazıp, dedikodularını yaptıklarını seyretmek zorunda olmak demek. 80’ler de çocuk olmak siyah beyaz televizyonun uzaktan kumandası olmak, fareli kömürlükten demir kova ile sobaya kömür taşımak demek. Sokaklarda eskiden ne kadar az araba olduğuna atıfla sürekli dile getirdiğimiz trafiğe açık caddelerde çocukların top oynayabildikleri zamanın, aslında herhangi bir yerde bir top sahası ya da spor tesisi olmadığı için buna zorunlu kalındığını görmek demek.

Çocuk parklarındaki, bilumum paslı çocuk eğlence ünitelerinin kaydıraklarının sonundaki jilet kenarlı deliğe tek pantolonunuzu da feda etmek demek. Yine o parklardan kaçırılan faili meçhul çocukların rüyalarınıza girmesi ve bu çocukların kayıp çocuk duyuru otobüslerinin camlarına yapıştırılan fotoğrafları ile büyümek demek. 80’lerde çocuk olmak ilkokul öğretmenlerinin çocuklar üzerinde sınırsız dayak hakkı olduğunu düşünmeleri ve ellerindeki cetveli geometri öğretmek yerine büzülmüş küçük parmaklarınıza vurmak için kullanmaları demek. Bahçesi olmayan okulu koridorunda koştuğunuz için yediğiniz tokattan dolayı yüzünüzden ateş çıkması demek. Her ne kadar bu tecrübe sizin için şahsi algılansa da 80’ler de çocuk olup da okulda dayak yediği ceberrut öğretmenleri hatırlamayan yoktur. 80’ler de çocuk olmak boş piknik tüpünü değiştirmeye götürürken değil de doldurup geri getirirken kol kaslarınızın ilk denemelerini yapmak demek.

Tamam belki 1 dolara tekabül eden 1 lira demek olsa da eğer o 1 lirayı bulabilirseniz bakkaldan alabileceğiniz şeylerin leblebi tozu ile şekilleri dışında birbirinden farkları olmayan bisküviler ile mutlu olmaya çalışmanız demek. 80’lerde çocuk olmak demek akran zorbalığına karşı tek kuvvetinizin size bunu uygulayan çocuğa, küfür kabilinden “eşşoğleşşek” diyebilmenize karşı bu söz ile aileler arası savaşa sebep olabileceğiniz gerçeği demek. Sabahları okula giderken gece boyunca harlanmış sobaların bacalarından çıkan karbon monoksitten genzinizin yanması bir yana etrafa saçılmış çöplerin arasında hasta olmadan nasıl yol alabilirimi tecrübe etmek demek. Evdeki elektrikli ev aletlerinin buzdolabı ve televizyondan ibaret olmasından dolayı elektrik kesintileri neyse de su kesintilerinde gece gündüz cami şadırvanlarından su taşımak demek.

80lerde su kuyruğuna girilirdi

Ortalama 50 km sonrasının sizin için şehirlerarası yol olarak gelmesi ve bu yolların tek gidiş tek dönüş olmasından dolayı otobüsle solladığınız her ağır vasıtanın sizin için yan şeritten gelen ölüm kalım mücadelesi olması demek. Komşuların “küçüüük” seslerinin hizmet karşılığı para üstü olarak size dönmesi için dua etmek, o para ile misket alıp metruk arsalarda düzenlenen türlü çeşit misket oyununda harcanması demek. Eğer topun inşaata kaçarsa başına hiç de iyi şeyler gelmeyeceğini dinleyerek büyümek, kızlarla seksek, ip atlama, erkeklerle Alman kale, dokuz aylık, ikiye iki tek kale maç yapıp kaleye mahallenin tombulunu geçirmek, terli terli eve döndüğünüzde, kazanlı banyoda kaba etinizi odun ateşinden kıp kırımızı olmuş kazana değdirmemeye çalışarak banyo keyfi yapmak demek (haftada bir banyo yapar ama kokmazdık ya da herkes aynı koktuğu için anlamazdık).

80’lerde çocuk olmak bayram harçlığı için kapı kapı gezmek, camilerde yapılan mevlidli düğünlerin etli pilavı ve ayranına ortak olmak demekti. Galatasaray’ın şampiyonlar liginde Neuchatel Xamax takımına 5 çekmesi ile AS Monaco’ya kendi evinde altın ayakkabılı Tanju Çolak’ın attığı golü bedava seyredilen televizyon kanalında kendi gözlerinle görmek demek. Olimpiyatlarda 1.47 cm boyundaki bir adamın kakülüne üfürerek kaldırdığı halterle sizi nasıl mutlu ettiğine şahit olmak demek.

Video kaset furyasında betamax kasetlerin artık piyasayı vhs kasetlere bırakacağı ihtimali ile daha sonra açılacak özel kanallarda yayınlanacak tüm filmleri videodan seyretmek demek. Yazları pazarlarda termosla su satmak, kazandığın parayla, ironiktir gidip su tabancası almak demek. İçine pil konularak hareket eden en teknolojik oyuncakları görmek için “Alamancı” akrabalarının izne gelmesini beklemek, bonus olarak da içinde ne üdüğü belli olmayan Alman çikolatalarına yumulmak demek.

Aldığın karnelerde takdirin, tükenmez kalemle çizilen yıldızlar olduğunu görmek o dönemde okuyup da okuma yazma öğrenebildiğine şükretmek, bilgisayar denen mereti, akabinde interneti ancak rüyanızda görebileceğinizden verilen dönem ödevlerinizde bir kelimeyi açıklamak için kütüphanenizdeki bütün yabancı menşeli ansiklopedileri karıştırmak demek. Uçağa binenleri kafanda aya giden astronotlar tahayyülü ile canlandırmak, yaz tatillerinde yazlığa giden arkadaşlarının aslında çadır kamplarında ağaçlara çarşaf germek sureti ile oluşturulan odalarda kalıp ortak tuvalet kullandıklarını çok sonra keşfetmek demek. 80’lerde çocuk olmak demek ilkokul diploma partisi için annenden börek yapmasını istemen ve o partiden sonra çekilen toplu fotoğrafın ilkokul hayatın boyunca çekilen bir kaç fotoğraftan birisi olması demek.

80’lerde çocuk olmak demek, ergenliğinin ve ilk gençliğinin 90’lara tekabül etmesi ve ortaokula sınavla girilip süper lise kavramı ile tanışmak demek. Bir dönem bazı liselere süper denilmesi okuduğun okulun sıradanlığının yüzüne vurulmasının en gaddar yoluydu belki. Onlar süperdi, sen ise... 80’lerde çocuk olmak ergenliğinde sağdan, soldan çekiştirilmen ama doğru yolu bulursan okulu bitirebilmen demek. Yazları eti senin kemiği benim hoyratlığında çırak verilmek, ilk hayat tecrübeni de kafana yediğin 16 - 17 anahtarla unutman, benim için ise kendi ağırlığınızdan fazla sinema teknik malzemelerini taşıyarak sabahlara kadar çalışmak demek.

Lise tuvaletinde içilen, tuvalet kokusuna karışmış sigara dumanına maruz kalmak, üzerine sinen koku yüzünden içenlerle aynı muameleye maruz kalman demek. İlkokulda yediğiniz dayakların büyüyen vücudunuza göre yeniden düzenlenmiş olarak üzerinizde tekrar denenmesi demek. Buna mukabil çokta şevkle gitmediğiniz okulu her kırdığınız da gittiğiniz rutubet kokan semt sinemalarının berbat ses sisteminde sinema tarihinin klasikleşmiş filmlerini seyretmek demek. 80’ler de çocuk olmak demek ergenliğinde 90’ların gerçekten müzikal manada en iyi örneklerini eve adaptörle bağlanan araba teybinden dinlemek demek.

Üniversiteye hazırlanmanın “dersi derste dinlemelisin” motivasyonundan daha öteye gitmediği bir ortamda bir aldığın bu eğitimle ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı) ’de 1. dahi olsan bir fakülteye girme şansının pek olmadığını öğrenmek, kendi aldığın puanla ancak kazanabildiğin yüksekokula da yedeklerden girebilmek, sadece erkek olduğun için okula girerken misal ceketini çıkartarak girmek zorundasın gibi bir dayatmaya maruz kalmazken, yanındaki kız arkadaşlarının başörtülerini neden taktıklarına başkaları tarafından karar verilerek okula ancak çıkartmak zorunda kalarak girmelerine şahit olmak demek. İlk askerlik muayenenin bugün yapılan askerlikten çok daha uzun sürmesi demektir. 80’lerde çocuk olmak lüks yurdum semtlerinden birisinde doğup kolejlerde okuyarak büyümemişsen mutlaka bu tecrübelerden en az on tanesine maruz kalmak demek.

80’lerde çocuk olmak, daha sonrasında 90’larda doğup milenyumda büyüyen gençlere, milenyum da doğup bu durumların hiçbirine şahit olmayan çocuklara, bizim iliklerimiz de hissederek bu yaşadıklarımızın öyle ortaçağ da değil bundan 20 sene evvel olduğunu sürekli anlatmaya çalışmak demek.

Eskiden hayat çok daha güzeldi diyenlere.

1- Neye göre?

2- Kime göre?

Sorularını sormak ister, çocukken ve gençken vücutlarında olan bu enerjiyi doğru yerlere harcamalarını söyleyebilirim ancak.

Hala, sadece “müzik” bugünkünden daha iyiydi diye 80’lerde çocuk olmak ister misiniz gençler?