Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti
Kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanmakla birlikte hak ehliyetine de sahip olurlar.
İletişim türlerini sınıflandırmada kullanılan gruplandırmalardan biri iletişimin kimler arasında geçtiği dikkate alınarak yapılmaktadır.
Aysel Aziz’in iletişimi yedi farklı türde incelemesine karşın başat olarak dört tür iletişimden söz edilebilmektedir. Bunlardan ilki kişi-içi iletişimdir. İçsel iletişim, içe dönük iletişim gibi kavramlar kullanılmakla birlikte genellikle kişi-içi iletişim kavramı tercih edilmektedir.
Kişilerarası iletişim, kaynak ve alıcı olmak üzere iki tarafın, kodlama, kod açma, geribildirim gibi iletişim unsurlarının yer aldığı iletişim türüdür. Gelişen iş çeşitliği ve işbölümüyle ortaya çıkan kurumsal yapılar kendine has bir iletişim düzenini gerekli kılmaktadır. Örgütsel iletişimde yatay ve dikey olmak üzere iki eksende iletişim düzeni söz konusudur. Kitle iletişiminde ise gelişen teknolojiye dayalı olarak icat edilen kitle iletişim araçları aracılığıyla kitlelere, toplumlara yönelik bir iletişimden söz edilmektedir.
Kişi İçi İletişim
İnsan, başkalarıyla iletişimin yanı sıra asıl iletişimi kendisiyle kurmaktadır. Bu iletişim türünde kişilerarası iletişimin bir benzerinin aynı kişide gerçekleşmesi söz konusudur. Kişi kendisini muhatap alarak sorular sormakta, cevaplar vermekte, kendi iç dünyasına, kişiliğine, kimliğine yönelik değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu iletişim türü, kişinin kendini, duygu ve düşüncelerini kavramasına yöneliktir.
Kişi-içi iletişimi bireysel iletişim olarak tanımlayan Dökmen, bir insanın duygulanmasını, düşünmesini, kendi ihtiyaçlarının farkına varmasını, iç gözlem yapmasını, kendine sorular sorarak cevaplar almasını, rüya görerek mesajlar almasını bu tanıma sokmaktadır. Kişi-içi iletişimin varlığı ve düzenliliği kişinin iç dünyasıyla iletişim kurabilme yetisinin ve içsel uyumunun, kendisiyle barışık olmasının göstergesidir. Bu kişiler hem kendi iç dünyalarında hem de toplumsal hayatta huzurlu, dingin ve pozitiftir.
Kişi-içi iletişimde başarısız olan kişiler, yakından uzağa doğru, toplumsal hayattaki iletişim katmanlarında da zorlanmakta, hatta başarısız olmaktadır. Bu kişiler, toplumsal hayata uyum sağlamakta sorunlar yaşamakta, kendilerini ifade edememekte, yanlış anlamalara ve anlaşılmalara maruz kalmaktadır. Böyle bir durumda iletişim çatışmaları kaçınılmaz olmaktadır.
İletişim aslında içsel olarak başlamaktadır. Kişinin bir başka kişi ya da kişilerle paylaşımda bulunabilmesi için öncelikle düşünmesi, duygularını tanımlaması gerekmektedir. Bu anlamda kişi-içi iletişimin bir biçimi olarak düşünme, diğer iletişim türlerinin de ilk safhasıdır ve genellikle sessiz gerçekleşir. Düşünme sonucunda tanımlar ve kavramlar şekillenir, diğer iletişim türlerine geçiş için sağlam ve sağlıklı bir zemin oluşur.
Kişilerarası İletişim
Kişilerarası iletişim, hedefini ve kaynağını insanların oluşturduğu, iletişim unsurlarının tam olarak süreçte yer aldığı bir iletişim türüdür. Bu iletişim türünde kaynak (kodlayıcı), alıcı (kod açıcı), kodlama, kod açma, araç, ileti, gürültü ve geribildirim olmak üzere iletişimin tüm temel unsurları vardır. İki veya daha fazla kişinin olduğu ve günlük hayatta en sık karşılaşılan kişilerarası iletişim, yüz yüze olabildiği gibi telefonla veya mektupla da olabilmektedir. Bu iletişim türünde kaynak ve alıcının ortak sembollere sahip, kelimelere yükledikleri anlamların aynı olması sağlıklı bir iletişim için temel şarttır.
Sosyal, psikolojik, ekonomik ve kültürel olarak aynı evrenden olmayan insanların anlattıkları ve anladıkları iletiler de farklıdır ve bu nedenle anlaşmaları çok zordur. Kişilerin beklentileri, duygu ve düşünceleri, deneyimleri, değerleri, bilgi ve tutumları, statüleri, yaşları, cinsiyetleri ve eğitim düzeyleri kişilerarası iletişimi etkileyen özelliklerdendir. Bu özelliklerin önemi hem kaynak hem de alıcı için geçerlidir.
Bir diğer önemli unsur ise iletişimi olumsuz etkileyen gürültüdür. Gürültü, fiziksel olarak ortamdaki ses olabileceği gibi kişilerin psikolojik durumları da olabilir. Fiziksel gürültüyü aşmak daha kolayken ruhsal gürültü daha zor fark edilir ve bu nedenle de çözümü zor gerçekleşir. Ruhsal durumu iletişim kurmaya uygun olmayan bir kişiyle kurulan iletişimin başarılı olma ihtimali düşüktür.
Ruhsal gürültü deyince ilk akla gelenlerden biri önyargılardır. Önyargı, kişinin kendisine yönelik olabildiği gibi karşıdakine, topluma veya dünyaya dair de olabilmektedir. Kişi-içi iletişimi sağlıklı olmayan, içsel iletişiminde problem yaşayanlar kendilerini iyi tanımamakta, kendileri hakkındaki önyargılarıyla hareket etmektedirler. Kendisine yönelik önyargının yanında, iletişim kurulan kişi ya da kişileri bilmeme, yanlış bilme de önyargıya ve dolayısıyla başarısız bir iletişime neden olmaktadır.
Kişilerarası iletişim oldukça çeşitlidir. Araç bağlamında çeşitlilik sergilediği gibi toplumsal hayattaki farklı ilişki biçimlerine dayalı olarak da değişiklik göstermektedir. Aile içi, akraba, komşu, iş yeri arkadaşı, esnaf, arkadaş, iş ilişkileri kişilerarası iletişimin farklı alt türlerindendir. Bütün bu ilişki türleri, kendi doğalarına uygun iletişim düzenini gerektirmektedir.
Kişiler arası iletişimle insanlar çeşitli ilişkiler kurar, yürütür, geliştirir ve bitirir; sorun çözer, görevler yerine getirir, kendi gereksinimlerini ve toplumda diğer insanların gereksinimlerini karşılar. Kişiler arası iletişim insanın toplumsal olanı kurması ve yürütmesi için zorunlu bir koşuldur… Kişiler arası iletişimin genel karakteri eşit, katılımcı, dostça ve özgür bir ilişkiden tek yönlü egemenliğin olduğu ve mücadelelerin verildiği mutlak veya serbest-kölelik ilişkisi biçimine kadar çeşitlilik gösterir.
Kişilerarası iletişimde kelimeler ve sözlü ifadelerin önemi kadar, hatta daha fazla, sözsüz iletişim unsurları ve beden dilinin kullanımı da etkilidir. Burada devreye sözsüz iletişim başlığında da ifade edileceği üzere mesafe ve zaman kullanımı, sesin biçimi, jest ve mimikler, vücudun duruşu girmektedir. Kişinin ne söylediği kadar nasıl söylediği de belirleyicidir. Sesin tonu, hızı, kelimelerdeki vurgu, sesin alçalıp yükselmesi sesin biçimini ifade etmektedir. Sesin biçimi ve beden dili sözlü ifadeyi destekleyip anlamı güçlendirebileceği gibi uyumsuz olduğunda da etkiyi zayıflatmaktadır.
Kişiler arası iletişimde etkili unsurlardan biri kullanılan araçtır. İletişim yüz yüze kurulabildiği gibi telefon veya mektup gibi araçlar kullanılarak da gerçekleştirilebilmektedir. Aracın devreye girdiği hallerde ilişki biçiminin etkisinin yanına aracın doğasının etkisi eklenmektedir.
Örgütsel İletişim
Örgütlerde sağlıklı bir iletişim hayati derecede önemlidir. Bunun sağlanmadığı kurumlarda kaosun ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir. Çok küçük yapılar için bu durum bir engel üretmese de örgüt büyüyüp genişledikçe iletişim yapısının iyi organize edilmesi daha fazla önem kazanmaktadır. Gelişmiş ve genişlemiş kurumlarda hiyerarşik yapı net olarak çizilmekte ve yapıya uygun bir iletişim düzeni tesis edilmektedir. Kimin kiminle nasıl bir bilgi alışverişinde bulunacağı bellidir.
Burada ast-üst ilişkisi geliştiği için çift taraflı bir ileti akışı söz konusudur. ‘Dikey iletişim’ olarak tanımlanan bu iletişim türünde üstten asta emirler, direktifler yönelirken asttan üste raporlar, öneriler, notlar ulaşmaktadır. ‘Yatay iletişim’ ise kurumsal yapıda aynı seviyede olan kişiler arasında gerçekleşmektedir. Koordinasyon komiteleri, gayrı resmi iletişim, karşılıklı bilgi ve fikir alışverişi yatay iletişimin örnekleridir. Örgütte iyi bir iletişim ve sağlıklı bilgi akışı o kurumun hem güçlü hem de kalıcı olmasını sağlamaktadır.
Ülkemizdeki kurumlarda görülen ve kurum-içi iletişimin olumsuz ve gayrı resmi bir biçimi olarak dedikodunun asgari düzeye düşürülmesi gerekmektedir. Bir bilginin beklenti, duygu ve ihtiyaçlara göre zihinlerde dönüştürülerek bozulması ve böylece iletilmesi olan dedikodu, etkin iletişim ortamını engelleyen önemli unsurlardandır.
Dedikodu, çoğu zaman resmi iletişimden daha hızlıdır ve çalışanlar üzerinde daha etkilidir. Çalışanların duygularını, algılarını ve beklentilerini öğrenmek gibi maksatlarla kullanıldığında yararlı olmakla birlikte genellikle kurumu olumsuz etkilemektedir. Bundan dolayı çalışanlara kendilerini rahat ifade etme imkânları oluşturularak dedikodunun önüne geçilmesi gereklidir.
Kitle İletişimi
Bir ileti veya iletiler grubunu topluma, kitleye, ülkelere iletme amaçlandığında bunun için kullanılan araçlar kitle iletişim araçlarıdır. Tarih boyunca iletişim araçlarıyla o dönemin teknik veya teknoloji seviyesi arasında sıkı bir ilişki olmuştur. İnsanlığın tarihi aslında iletişim için kullanılan kâğıt, yazı, telefon, fotoğraf, film, televizyon, uydu, bilgisayar gibi araçların geliştirilip yaygın bir şekilde kullanılmasının da tarihidir.
Yaygın bir biçimde kullanılan iletişim aracı ekseninde o dönemin toplumu ve teknolojisi hakkında bilgi sahibi olmak mümkün olduğu gibi teknolojiye bakarak da toplum ve iletişim biçimi hakkında fikir edinme imkânı vardır. Çünkü teknolojinin en görünür olduğu, ilk etkilediği alanlardan biri iletişimdir. Bugün, iletişim teknolojileri sayesinde dünyanın her tarafından anında ileti ve haber alınabilmektedir.
Teknoloji, iletişen bir varlık olarak insanı dünyaya açmaktadır. Ancak, insan aynı zamanda kitle iletişim araçlarının ürettiği içeriklerin tüketicisi olmaktadır. Bundan dolayı tüm dünyada kültür, din, etnisite farkı gözetmeden herkes bu iletiler aracılığıyla taşınan anlamlara maruz kalmaktadır. Aynı içerikleri ve anlamları tüketen insanlar da benzeşmekte, adeta aynı kalıba dökülmektedir.
Tektipleşmeyi, dünyanın kitle iletişim araçları tarafından şekillendirilmesini eleştiren Doğan, aşırı iletişimi dehşet verici olarak görmekte ve bu çağı “dehşet çağı” şeklinde nitelendirmektedir. Medyanın, kitleleri ve dünyayı etkilemesinin yanında diğer olumsuz özellikleri arasında insanları pasifize etme, eğlendirerek uyuşturma ve devletin ya da sistemin istediği tipte insan yaratılmasına hizmet etme de vardır. Kitle iletişim araçları devletin/sistemin ideolojik bir aygıtı olarak hegemonyanın kurulmasına, sürdürülmesine, rıza ve iknanın üretilmesine yardımcı ve aracı olmaktadır.
Kitle iletişiminde kitle kavramı açıklanmaya muhtaçtır. Kitle, ırk, sınıf ve cinsiyet farklarından yoksun, heterojen, bireyselliğin kaybolduğu, birbiriyle ilişkisiz geniş bir nüfus demekti. Kitle iletişimi ise birkaç kişinin bu topluluğa yönelik içerik üretmesi ve onlara iletmesidir. Kitle iletişimi terimi kamuya, kitlelere yönelik ileti üretimi ve dağıtımının kurumsallaşmış biçimlerini anlatmaktadır: geniş ölçütte işlev gören kitle iletişimi büyük çapta işbölümünü, basım, film, bant kaydı ve fotoğraf gibi karmaşık araçları içermektedir. Kurumsal bir şekilde çalışan gazete, dergi, radyo, televizyon, sinema ve bilgisayar gibi araçlar eliyle eğlence, eğitim, haber verme, propaganda ve reklam gibi değişik içerik ve işlevler geniş bir kitleye iletilmektedir. Kitle iletişiminde kaynak tek kişi değil, bir örgüt ya da profesyonel iletişimcilerdir.
Kitle iletişimi, teknolojik bir kitle iletişim aracıyla aracılanmış iletişim biçimidir. Bunun başlangıcı olarak matbaanın icadı veya etkin bir şekilde kopyalama için kullanılması alınmaktadır. Ancak Erdoğan, kitle iletişimine iktidarın kitleleri yönetme isteği ve pratiği, harekete geçirmesi penceresinden yaklaşmakta ve eski dönemlerdeki toplum ve devletlerde de görüldüğünü ifade etmektedir.
Geniş kalabalıklara, toplumlara veya kitlelere aynı içeriği üretip iletme açısından yaklaşanlar için ise matbaa ve sonrasında kitap, gazete, dergi, fotoğraf, film, telgraf, telefon, radyo, televizyon, bilgisayar ve internet gibi araçlar kitle iletişim aracı olma özelliklerine sahiptir. Bütün bu araçların tarihsel seyri ve özellikleri dikkate alındığında görselliğin ve hız artışının merkeziliği görülmektedir. Bir yandan iletinin alıcıya ulaşma hızı saniyeye kadar düşerken diğer yandan da görsellik boyutu gittikçe artmaktadır. Bu durum ise bireyselliğin artmasını, belleğin zayıflamasını, önyargı ve kanaatlerle hareket etmeyi, iletilerden daha fazla etkilenmeyi, sorgulamamayı beraberinde getirmektedir. Böylece kaynak, ileti tasarlayıcıları veya kitle iletişim araçlarının içerik üreticileri daha etkin bir konuma yükselirken alıcı daha pasif, tamamen tüketici konumuna düşmektedir.
Kapitalist medya sistemi ve ileti teknolojisi edilgen, eğlence ve tatmini önceleyen, hafızası zayıf, dikkati çabuk dağılan, çoğunluğa göre davranan bir insan modelinin oluşmasını besler.
Ayrıca Bakınız