Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti
Kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanmakla birlikte hak ehliyetine de sahip olurlar.
Bilimin amacı deneye, gözleme ve bir yönteme dayalı olarak, önermeler kurmak, bunları hipoteze dönüştürmek, yasaya veya teoriye ulaşmaktır.
Bilimselliğin en önemli ölçütü, yapılan çalışmalar ile yasalar ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Amaç, mevcut bilgilerden yararlanarak başka bilgiler ortaya çıkartmaktır. Bu sayede objektif ve genellenebilecek, problem çözümlerinde kullanılabilecek gerçek bilgi üretilir. Bu bilgiler sorun çözme amacıyla kullanılır.
Bilimsel bilgiye ulaştıran her yöntem, her düşünce bilimseldir. Bir düşüncenin bilimselliği, onun bilimsel yasa olabilme yeteneğine bağlıdır. Yani yasalaşmış bilgiler bilimseldir. Teorilerin bilimsel olabilmesi için yoklanabilmesi yani doğrulanabilmesi gerekir. İster teori ister bilimsel yasa olsun, sadece mevcut koşullarda doğrulanmış bilgiler bilimseldir.
Bunlar hiçbir zaman kesin olarak kabul edilmiş gerçekler değillerdir. Bu nedenle her zaman tartışmaya açıktırlar ve zaman içerisinde tekrar tekrar doğrulanmaya ihtiyaç duyarlar.
Bilimsel bilgiler belli kural ve yönteme göre elde edilir. Bilimsel süreç sonunda yeni teoriler üretilir. Yeni teorilerle yeni gözlem ve deneylerle bilimsel süreç devam ettirilir. Bilim binlerce yıldır süren bilimsel bilgi üretme sürecinde, kendi kurallarını, normlarını ve yasalarını ve standartlarını oluşturur. Bilim üretme süreci sonucunda üretilen bilimin şu özelliklerinden söz edebiliriz:
Bilimin özelliklerini şu şekilde sayabiliriz:
Bilimi “din” gibi inanılacak bir şey olarak görmek yanlıştır. Bilimin alanıyla inancın alanı farklıdır. Dine iman edilir ve teslim olunur, bilime ise şüpheyle bakılır. Bilimin evrenselliğini ve objektifliğini, kültürden ve değer yargılarından arınmışlık olarak görmemek gerekir. Nihayet bilimi üreten bilim adamı kültürel bir varlıktır. Bilim kültürün içinde belli bir yer tutar. Bilim her ne kadar nesnel olarak ifade edilse de değer yargılarından arınmış değildir. Bu nedenle bilim de belli ölçüde izafi (göreceli)dir. Bilim sadece olgulara değil, belli ölçüde de varsayımlara dayanır.
Yukarıda bilimin özellikleri derken kastedilen Auguste Comte, J.S. Mill ve J. Locke gibi aydınlanma filozoflarının formüle ettiği pozitif bilim anlayışıdır. Aksine pozitif bilim anlayışının dışında yorumsamacı ve inşacı bilim anlayışı gibi farklı bilim anlayışlarının da olduğunu unutmamak gerekir.
Pozitivizm veya diğer adıyla olguculuk, sadece gözlemlenebilen, niceliksel zaman içinde ve duyularla algılanabilen olguların varlığının doğrulanabileceğini ileri sürer. Pozitivist bilim gerçek bilginin ancak duyu organları aracılığıyla elde edilebileceğini kabul eder. Sezgi, ilham, metafizik ve deneye dayanmayan, mantıksal çıkarım yoluyla elde edilen bilgiler gerçek ve sağlam bilgi değildir.
Burada ağırlıklı olarak pozitivizmin şekillendirdiği biliminin diğer bazı özelliklerini aşağıdaki gibi açıklayabiliriz:
Bilim Olgusaldır: Bilimin başta gelen ve onu mantık, matematik gibi disiplinlerinden ayıran özelliği, bilimin olgusal oluşudur. Olgusallığın anlamı şudur; bilimsel önermeler ya doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenebilir olguları içerir. Bunların doğru ya da yanlış olması dile getirdikleri olguların var olup olmamasına bağlıdır. Bilimde hiçbir hipotez veya teori kanıtlanmadıkça doğru kabul edilemez. Bilim kendiliğinden doğru sayılan ya da tanım gereği doğru olan önermelerle uğraşmaz. Bunlar çoğu zaman içi boş, bilgi vermeyen önermelerdir. Yoklanmaya (deneye) uygun olmadıkları için bilimsel kabul edilmezler.
Bilim Mantıksaldır: Bilimin bu özelliği, iki yönden kendini gösterir:
Bilim Nesneldir: Birçok kişi bilimsel nesnelliği mutlak bir anlamda düşünürler oysa bu doğru değildir. Kuşkusuz bilim adamı doğruyu ararken kişisel eğilim, istek ve ön yargıların etkisinde kalmamaya çalışmalıdır. Ancak unutmamalıdır ki bilim, sanat, edebiyat gibi bir insan uğraşıdır. Şüphesiz bilim adamı bazı değer yargılarına, kişisel duygu ya da beğenilere yer vermekten kaçınamaz. Zira bilim adamı da ne kadar nesnel davranırsa davransın, aynı zamanda duygularıyla, inanç ve değerleriyle birlikte bir insandır. Laboratuvarda veya sahada araştırma yaparken değer yargılarından tamamen uzaklaşarak bilim yapamaz. Bilim betimleyici ve açıklayıcıdır. Bu yüzden olması gerekeni değil, olanı konu edinir.
Bilim Genelleyicidir: Sınıflama bilimsel araştırmada ilk adımdır. “Deniz seviyesinde saf su 100 santigrat derecede kaynar”, “bakır iletkendir”, “gazın hacmi, sıcaklık sabit tutulduğunda, basınçla ters orantılı olarak değişir” gibi önermeler niteliğindedir. Bilim açısından tek bir olgunun kendi başına bir önemi yoktur. Ancak inceleme konusu bir olgu sınıfına ait ise önemlidir. Bilim, tek tek olaylardan elde edilen genel ilişkilere varmaya çalışır. Bilim birbirinden kopuk ya da aralarında bağlantı olmadığı sanılan olaylar arasında ilişki kurar. Benzer ilişkilerle, daha sonra belirli bir teori içinde bütünleştirilir.
Bilim Eleştiricidir: Bilimsel faaliyetler yalnızca bilimsel liyakat temelinde yapılmalıdır. Bilim, ne denli akla uygun görünürse görünsün, her teori karşısında hatta herkesçe kabul edilmiş bir teori (yasa) olsa bile eleştirici tutumu elden bırakmaz. Aksi hâlde Newton fiziğinden sonra Einstein fiziği, Einstein fiziğinden sonra da bir kuantum fiziği ortaya çıkamazdı. Bilim bu tutumunu yalnız bilim dışı görüşlere karşı değil kendi içinde de sürdürür. Bilimde her teori veya görüş olgular tarafından desteklendiği sürece doğru kabul edilir. Deneylerin doğrulamadığı bir teori, er ya da geç eleştiriye tabi tutulur; ya bilinen tüm olguları kapsayacak biçimde değiştirilir ya da buna olanak yoksa bir yana itilir ve yerine daha güçlü bir teori konmaya çalışılır. Bilimin ortaya koyduğu bulgular değişmez veya mutlak değildir. Yeni durumları, olayları veya olgusal ilişkileri açıklamakta yetersiz olan teoriler eleştirilerek yerine yeni teoriler konur.
Bilimin Şüpheciliktir: Bilimcilerin, eleştirmeden yeni bilgi ya da kanıtları kabul etmemesi gerekir. Bilim adamları tüm kanıtlara meydan okumalı ve onları sorgulamalıdır. Her bir çalışmayı enine boyuna incelemeye tabi tutmalıdır. Paylaşımcılığı da bilim özellikleri arasında saymak gerekir. Bilimsel bilgi başkalarıyla paylaşılmalıdır; bilgi herkese aittir. Ayrıca bilimsel araştırmanın yürütülme biçimi ayrıntılı biçimde tanımlanmalıdır. Yeni bilgi, diğer araştırmacılar onu gözden geçirmeden kabul edilmez. Diğer bir husus da bilim adamının bilim üretme sürecinde ve bulgularını yazma (raporlama) sürecinde dürüst davranması gerektiğidir.
Ayrıca Bakınız