Bir Devrin Sonu: Patrona Halil İsyanı

30.09.2019 / Tarih / Genel

Osmanlı'da zaman zaman çıkan isyanlardan biri olan Patrona Halil İsyanı, şüphesiz İstanbul’daki en şiddetli isyanlardandır. 

Bir Devrin Sonu: Patrona Halil İsyanı

Osmanlı Devleti’nde bazen İstanbul’da bazen diğer vilayetlerde olmak üzere zaman zaman isyanlar çıkardı, bu isyanların başta sosyal ve siyasi olmak üzere birçok sebebi vardı. İsyanlar bazen taht değişikliği bazen de isyancıların ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanırdı. Bu isyanlardan biri olan Patrona Halil İsyanı şüphesiz sonuçları sebebiyle İstanbul’da meydana gelen isyanların en şiddetlilerinden birisidir. Bu isyan sosyal, siyasi, ekonomik birçok soruna karşı oluşan tepkinin bir sonucudur.

patrona halil isyanı

Devletin ekonomisi hem 1683 II. Viyana Kuşatması’nda alınan yenilgiden dolayı hem de İngiltere, Fransa, Avusturya devletleri ile yapılan ve uzun süren savaşlar nedeniyle fazlasıyla kötü durumdaydı. Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın, Avusturya karşısında alınan ağır yenilgiye rağmen güttüğü barışçıl politikalar geleneksel fetih düşüncesinde olan Osmanlı ricâline ters düşmüştü. Belgrad ve Tımışvar gibi önemli yerlerin elden çıkması tepkilere neden olmuştu. Bir de üstüne İran şahı Tahmasb’ın Tebriz’i işgal etmesi İstanbul’daki tepkileri daha da alevlendirdi. sadrazam olunca hem fetih yanlılarının gözüne girmek hem de halkın olumsuz bakışını ortadan kaldırmak için istemeyerek de olsa İran’a karşı savaş açtırdı. Ama bu mücadelede karşılaşılan başarısızlık toplumun çeşitli kesimlerinde büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmıştı. Devam eden savaşlar nedeniyle yaşanan mali sıkıntıları azaltmak için alınan vergiler halkı zor durumda bırakmış, üretici halk vergi vermemek için köylerden şehirlere göç etmeye başlamıştı bu durum devletin tarım mahsullerinden aldığı verginin azalmasına neden oldu. Şehirlere gelen halkın oluşturduğu işsiz insan yığınları düzensizliklere neden oldu bu durum yerli şehir halkının memnuniyetsizliği ile sonuçlandı. Halk böyle zor durumdayken lale devrinin sefası içinde yaşayan başta III. Ahmed ve damadı İbrahim Paşa olmak üzere devlet adamlarının lüks yaşantıları halkın devlet adamları ve padişaha karşı nefret duymasına neden oldu. Geleneksel fetih anlayışının yerini saray eğlenceleri ve sohbetler almış, ramazanda bile eğlencelerin devam etmesi özellikle dinî çevreler tarafından tepki çekmeye başlamıştı.

patrona halil isyanı

Damad İbrâhim Paşa’nın, kendi akraba ve yakınlarını yüksek mevkilere getirmesi tepkilerin katlanarak artmasına neden oldu. Damadı Kaptanıderyâ Kaymakam Mustafa Paşa’nın gözü sadrazamlık makamındaydı. İran’a sefer kararının alınmasından sonra kaptanpaşalığa ilave olarak İstanbul kaymakamlığına da getirilen Kaymakam Mustafa Paşa sadrazam olma amacına ulaşma uğruna bu fırsatı değerlendirmeye karar verdi. Çevresine taraftar toplamaya başladı. Mustafa Paşa isyan için önceden tanıdığı ve bir cinayetten dolayı idamdan kurtardığı, Patrona Halil’i görevle dirdi. Yeniçeri Ocağı’na mensup olup bir süre kalyonlarda levent olarak görev aldığı için "Patrona" lakabıyla anılmıştır. Halil o zamana kadar bazı olaylara karışmış, başka ayaklanmalara da katıldığı için iki defa ölüm cezasına çarptırılmış fakat bir şekilde paçayı kurtarmayı başarmıştı. Halk arasında tanınan, konuşmasıyla insanların üzerinde etki yaratabilen bir kişiydi. Sultan III. Ahmed istemeyerek de olsa Damad İbrâhim Paşa'nın etkisiyle İran’a karşı savaş etmişti ama ordu Üsküdar’dan ileri bir türlü gitmiyordu. Bunca sorunun üzerine bir de böyle bir durum ortaya çıkınca isyan kaçınılmaz oldu. Patrona Halil İsyanı patlak verdi III. Ahmed ve Damad İbrahim Paşa muhalifleri Patrona Halil önderliğinde 28 Eylül 1730’da . İstanbul Kadısı ve Ayasofya vaizinin de desteğini alarak önce Sultan Bayezid Camii avlusunda toplandılar. Üç koldan Kapalı Çarşı’ya girdiler dükkânları kapattırıp esnafı çevrelerinde toplamayı başardılar. Ardından "Şer" ile davamız vardır, Ümmet-i Muhammed’den olanlar bize katılsın” diyerek kısa sürede halkı halkı da yanlarına almayı başardılar. 

patrona halil isyanı

Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın damadı Mustafa Paşa’dan aldıkları emir ile önce isyana katılmakta kararsız kalan yeniçeriler Patrona Halil’in etkili konuşması ve ikna gücü karşısında kışla kapılarını açarak isyancılara katıldılar. İsyan artık askeri bir havaya bürünmüştü. İsyancılara katılan bazı ulemâ kadıdan isteklerine uygun olan fetvayı aldı bu fetva ile isyan meşrû hale getirildi.

İsyancılar başta Nevşehirli olmak üzere Şeyhülislam’ın kendilerine teslim edilmesini istediler III. Ahmed bu istekleri reddedip direnmiş, sancak-ı şerifin çıkarılarak dikilmesini ve herkesin bunun altında toplanmasını emretmiştir. Fakat başarılı olamamıştır. Halk bu emire rağbet göstermedi gösterenler de isyancılar tarafından engellendi. Bunun üzerine III. Ahmed isyancıların isteklerini kabul etmek zorunda kaldı lale devrenin şatafatlı günleri sona erdi. Tahttan çekildi lsyancılar yerine I. Mahmud’u geçirdi. İbrahim Paşa ve damatları idam edildi.