Ercüment Behzat Lav Kimdir?
Babasının divan şiirine merakı ile şiire yönelen Türk şair ve yazar Ercüment Behzat Lav, 15 Kasım 1903 yılında İstanbul’da doğmuştur.
“Ama hayatta öyle şeyler vardır ki, nitelikleri gereğince gizli kalamazlar. En sağlam çerçeveleri bile çatlatır, en sıkı korunan sınırları bile aşarlar. Osmanlılar der ki: “Üç şey saklanamaz; aşk, öksürük ve fakirlik.” İvo Andriç / Drina Köprüsü
Bosna isminden ilk olarak Bizans İmparatoru VII.Konstantine’in yazdığı “İmparatorluğun Yönetişimi Üzerine” adında politik talimatlar içeren bir kitapta bahsedilir. “Horion Bosna” olarak ifade edilen Bosna’nın anlamı eski dile göre “iyi insanların bölgesi”dir.
Balkan Yarımadası’nın kuzeybatı bölgesi yani Bosna, Osmanlı egemenliğine girene kadar olan dönemde kuzey ve güneyden gelip batıya giden kavimlerin göç ettiği bir köprü durumunda olmuştur. Roma hâkimiyeti sonrası Avar ve Slovenyalıların egemenliğine girmiştir. Sırp ve Hırvatlar Ortodoks ve Katolik olmak üzere mezhepler ayrılır. Bosna ise aynı dili konuşan ancak farklı bir din unsuru olan Bogomilizm mezhebinin yayıldığı yerlerden biridir. Bogomilizm dini akımında insanlar Hıristiyan olarak kendilerini niteler ama kilise ve haç sembollerine inanmazlar.
Bogomilizm, Osmanlı Devleti hakimiyeti başlayana kadar sürümüştür. 15. yy ile Osmanlı hâkimiyeti ile İslam dinini benimseyen Bosna’da Müslüman olmayanlar da kendi inançlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Ve Osmanlı İmparatorluğu’nun inşa ettiği yapılar ve camiler Bosna kültürünü de etkilemiştir.
İlerleyen yıllarda zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu, müttefiklerin İstanbul yönetimine baskıları sonucu Bosna–Hersek, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun kontrolüne geçmiştir. 1918-1941 yılları arasında Yugoslavya iç karışıklara sahne olur. 1941 yılından sonra Nazilerin saldırısı ile Hırvatistan İtalya’ya, Slovenya Almanya’ya, Makedonya Bulgaristan’a bağlanmıştır. 1945-1990 arası soğuk savaş döneminde Bosna 1918 yılı öncesindeki kültürel yapısına tekrar kavuşur.
Soğuk savaş sona erdikten sonra dağılan Sovyetlerden Yugoslavya da etkilenir ve iç çatışmalar alevlenmeye başlar. 1986-1992 yılları arasında Slobodan Miloseviç’in desteklediği Sırplar, Büyük Sırbistan hayali ile büyük bir katliam gerçekleştirir. Uzun bir süre bu sistematik katliama batılı ülkeler sessiz kalmıştır. 1992 yılında Bosna Hersek bağımsızlığını ilan ettikten sonra ilkbahar aylarında kuzey bölgelerden başlamak üzere Sırp saldırıları başladı.
Amaç Hırvatlar ve Boşnakları uzaklaştırıp Sırp Devleti’ni kurmaktır. Srebrenitsa tepelerle çevrili konumu itibari ile kendini savunabilmiştir. Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’daki Boşnaklar, Sırpların yaklaşması üzerine Hollandalı askerlerden destek istemişler ama reddedilmişlerdir. Şehre girerken alınan silahları da teslim edilmemiş, Sırp saldırısına karşı yalnız bırakılmışlardır. Bu saldırılar sonucu 11 Temmuz 1995 günü Sırplar savunmasız şehre girmiş ve 5 gün içerisinde 8.372 kişiyi katletmiştir.
Saray Bosna’nın lideri Aliya İzzetbegoviç’in anıt mezarı, Sarajevo Merkez Alifokevaç Mezarlığı’nda 1993-96 yılları arasında şehit düşenlerle bir arada bulunmaktadır. Mezar taşında “Allah’ın Kulu” yazmaktadır.
Bosna Hersek’te bir yerden bir yere geçerken yapıları ile tarih sürekli kendini hissettirir. 16. yy'da kurulan Baş Çarşı’da Gazi Hüsrev Bey tarafından kurulan cami, imarethane ve medrese bulunur; tüm bunlar Bosna Savaşı’nda Sırpların hep hedefinde olmuştur. Bir tarafta çan sesi, bir tarafta ezan sesi medeniyetlere mekân olduğunu anlatır. Adeta bir kuş kadar özgürüz ama bir tarafımız yastadır der halkı. Katliamın izleri her yerdedir. Havan toplarının binalardaki izleri kırmızı reçine ile doldurulmuş ve “Saraybosna Gülleri” adını almıştır.
Sokullu Mehmet Paşa tarafından yapılan Drina Köprüsü, kardeşliği temsil eder. Vişegrad’da bulunan bu köprü karşılıklı dost paylaşımlarının yapıldığı, Bosna’nın çıtı pıtı güzel kızı ile uzun sarışın adamının birbirine verdiği güzel sözlerin mekânıdır. 2. Dünya Savaşı ve Bosna Savaşı sırasında yıkılır. Paylaşımlar biter, verilen sözler yarım kalır. Daha sonraki zamanlarda Drina Köprüsü restore edilir. Her yıl 9-11 Temmuz günlerinde Srebrenitsa Katliamı’ndan kaçanların güvenli bölge Tuzla’ya ulaşmak için kullandığı orman yolunda barış yürüyüşü düzenlenir. Bu büyük yara hep tazedir. Bosna’nın mavi kelebekleri uçmaya devam eder; hatırlatır her şeyi.
Dünyanın gördüğü en büyük etnik katliamlardan birini yaşayan Bosna’yı görmek bir nevi o acılarla da yüzleşmektir.