
Amazon Kadınları ve İçlerindeki Küçük Kız Çocuğu
Güçlü Amazon kadınlarının içinde, ihmal edilmiş küçük bir kız çocuğu saklıdır. Onu fark etmenin ve kucaklamanın zamanı geldi.
Kendimizle ilgili olumsuz düşüncelere kapılmak, hızlı ve başarı odaklı dünyamızda neredeyse kaçınılmazdır. Peki, bu tür düşünceler ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Klinik psikolog Joe Oliver, Psyche adlı internet sitesinde yayımlanan yazısında, zihnin neden bu tür olumsuz düşüncelere eğilimli olduğunu ve neden daha fazla düşünmek yerine düşüncelerle farklı bir ilişki kurmamız gerektiğini anlatıyor. Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Geç uyanıyorsunuz, yeni gömleğinize kahve döküyorsunuz, çocuğunuzun öğle yemeğini hazırlamayı unutuyorsunuz… Yoğun bir iş gününe başlarken, zihniniz çoktan aşırı hızda çalışmaya başladı bile. Size ‘Bununla başa çıkamazsın’, hatta ‘İşe yaramazsın’ diye fısıldıyor. (…) Ne kadar çok mücadele ederseniz, bu düşünceler o kadar gürültülü hale geliyor. Belki de tamamen onlara kapılıp, geçmişte berbat ettiğiniz zamanları tekrar tekrar yaşıyorsunuz, kendinizi daha da fazla eleştiriyorsunuz. (…) Hızlı tempolu ve çoğu zaman bunaltıcı bir dünyada, kaygı ve stresi artırabilen bu tür düşüncelere sahip olmak yaygındır. Ancak bunların sizi tüketmesine izin vermek zorunda değilsiniz; üstelik onlarla sürekli mücadele etmeyi veya onları uzaklaştırmayı içermeyen, daha iyi karşılık verme yolları da var.
Daha iyi karşılık verme yollarına geçmeden önce, zihnin nasıl çalıştığına dair bazı temel hususları bilmek, belirli düşüncelerin üzerimizde neden bu kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu açıklamaya yardımcı olacaktır. Zihin doğal olarak olumsuz bilgilere yönelir, özellikle de bunlar sizinle ilgiliyse. Bu eğilim muhtemelen bir hayatta kalma mekanizması olarak evrimleşmiştir. (…) Modern beyin, algılanan tehditlere, sorunlara ve hatalara odaklanmak üzere programlanmıştır. Zihin aynı zamanda bir hikâye anlatıcısıdır. Karmaşık bilgileri hızla anlamlandırmada mükemmeldir; bu durum, aşırı basitleştirmeyi veya ani sonuçlara varmayı beraberinde getirse bile. Bu yetenek insanların karar almasına yardımcı olmanın yanında kişiyi bilişsel çarpıtmalara karşı savunmasız bırakır. Örneğin, biri şu ana kadarki hayatına bakıp ‘başarısız’ olduğuna inanırsa, aksini gösteren güçlü kanıtlar olsa bile bu hikâyeye sıkı sıkıya tutunabilir.
Peki, bunu neden yapsın? Özellikle de kendisine acı veriyorsa? Çünkü tutarlılık, hikâyenin ‘uyduğu’ hissi, zihin için genellikle doğruluktan daha önemlidir. Zihin, bir hikâyenin gerçekten doğru olup olmadığını sorgulamaktan çok, onu bozulmadan tutmaya öncelik verir. (…) Düşüncelerle boğuşmak neden her zaman fayda sağlamaz? Bu tarz düşüncelere sahip olduğunuzda olası bir tepki, onunla tartışmaya çalışmaktır. (…) Bir düşünceyle ne kadar çok tartışırsanız, ona o kadar fazla dikkat ve güç verirsiniz. İlişkisel çerçeve teorisi bunu şöyle açıklar: Bir düşünceyle tartışarak veya akıl yürüterek etkileşime girdiğinizde, onun ilişkisel bağlantılarını güçlendirirsiniz. Bu, zaten karmaşık bir ağa daha fazla iplik eklemek gibidir. Her tartışma aynı zamanda yeni endişeler doğurabilir: ‘Başarısız olursam, belki beni yargılarlar’ veya ‘Başarsam bile, ya sürdüremezsem?’”
Yazar, çözümün daha fazla düşünmek olmadığını; bunun yerine, düşüncelerle ilişkimizi değiştirmemiz gerektiğini söylüyor. Şimdiki ana bağlanın Kendini baltalayan düşünceler sizi sıklıkla şimdiki zamandan uzaklaştırır: Zihniniz sizi tekrarlayan düşüncelerle geçmişe veya endişeyle geleceğe sürükler. Şimdiki ana dair farkındalık geliştirmek, berraklık hissini yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir.
1. Neler olduğunu fark edin: Zihniniz endişeye veya kendini eleştirmeye döndüğünde bunu kabul edin. Duraklayın ve kendinize zorlu bir düşünceye sahip olduğunuzu ancak bununla savaşmanız veya düzeltmeniz gerekmediğini söyleyin.
2. Çevrenize ve nefesinize odaklanın: Dikkatinizi yakın çevrenize odaklayın. Şu anda ne görebiliyor, duyabiliyor veya hissedebiliyorsunuz? (…)
3. Tekrar edin: Zihniniz sizi her seferinde bir sarmalın içine çektiğinde, bu sürece geri dönün. (…) Düşüncelerinizle aranıza mesafe koyun Zorlu düşüncelere kapıldığınızda, bunlar her şeyi tüketebilir ve gerçekmiş gibi gelebilir. (…) Düşüncelerinizle aranıza biraz mesafe koyarak, onları gerçekte oldukları gibi görebilirsiniz.