Korku Filmlerinde Yaşam Alanı Kültürü

25.12.2018 / Sinema / Deneme

İnsanlar tabiatları gereği, kendilerini iyi hissettikleri yerlerde bulunmak, yaşamak ister. Bu alanları tercihte en önemli etken, ihtiyaçlardır.

Korku Filmlerinde Yaşam Alanı Kültürü

Başta hayatî; yeme-içme, barınma, güvenlik, ve sosyal çevre gibi ihtiyaçlar gelir. Geçmişte bu göçebeler için çadır, yerleşik hayatı tercih edenler içinse evler demekti. Sonra yine başlıca ihtiyaçlarda saydığımız güvenlik bize, çitleri, sonrasında duvarları ve daha ileri giden güvenlik tedbirlerini getirdi.

Korkularımız bize taşra da yalnızlık, sessizlik ve ormanlar gibi çok bilinmeyenli karmaşık yerlerden korkmayı öğretirken korku filmleri de bu refleksimize oynayıp bizi temel yaşam ihtiyaçlarımızın tamamını en az bağımlılıkla sağlayabildiğimiz taşra (köy) hayatından vazgeçirmenin yollarını aradı. Ya da sinema endüstrisi ve modern hayatımızı dizayn eden endüstrinin bazı ajanları bize karşı kullandı.

korku filmleri ormanda dehşet, korku filmleri ormanda, korku filmleri ormanda geçen, korku filmleri orman, korku filmi lanetli orman, korku filmi vahşi orman

Birçok korku filminin en büyük klişesidir; ormana (tabiata) gidersen ve yalnızsan ya da kalabalık içerisinde değilsen başına çok kötü şeyler gelir. Bu çoğu zaman metafizik varlıklar tarafından gerçekleşir ki buna karşı çıkmak fiziksel olandan daha zordur. Bazen de ormandaki hayvani ya da insani varlıkların müdahalesi söz konusudur. Yani korku sineması bize ormana, tabiata, uçsuz bucaksız denizlere, dağlara ve mağaralara gitmeyin der. Alternatif, şehir hayatıdır. Neredeyse ormanda geçen bütün korku filmlerinde kurtulan kahraman asfalt yola (medeniyete) ulaştığında çok mutlu olur ve film, arabanın ormandan ya da o tehlikeli köyden hızla uzaklaşması ile biter.

korku filmleri orman asfalt yol

Peki neden korku filmleri bizi bu alanlardan uzaklaştırır? Başta söylediğim gibi bu alanlar, insanların temel ihtiyaçlarının neredeyse tamamını karşılar. Sizin kırsal alanlarda yerleşik bir yaşam sürmeniz tüketimi elinde tutanların hiç de hoşuna gitmez. Çünkü medeniyetin patronlarının gıda ve diğer her anlamda bağımlılık yapıcı mallarından uzaklaşmış olursunuz.

Eğer aklınızdan “O kadar da değil, netice de ormanlar ve köylük yerler tekinsizdir!” diye geçiyorsa, tehlikeli saydığınız herhangi bir saatte hem ormanda hem de şehirde uzunca bir vakit geçirin. Bakalım hangisinde daha fazla risk var? Tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan kırsal alanlar mı, medeniyetin sayısız girift sokakları mı daha korkunç? Bu yazı ile şehirde dolaşırken arkanızı sürekli kontrol edin demiyorum tabi ama köyler ve ormanlardan da bu kadar korkmayın. Ya da arkanızı sürekli kollamalı mısınız? Neyse, siz bilirsiniz.