Uluslararası Ticaretin Nedenleri
Uluslararası ticaret, ülkeler arasında mal ve hizmetlerin alım satımına dayalı ekonomik bir faaliyettir.
Sevr Barış Antlaşması’ndan sonra İngilizlerin desteğini alan Ermeniler, Vilayet-i Sitte’de Kars’ı işgal edince Doğu cephesi açıldı.
Doğu cephesinde Ermenilere karşı savaşıldı. Bu savaşı Ermeniler Kars’ı işgal ederek başlattı. Cephe de Osmanlı Devleti’nden kalan Kazım Karabekir komutanlığındaki 15. kolordu yer aldı.
Ermenilerin, Karsı ve Gürcülerin de Batum’u işgal etmesinden dolayı Erzurum da bulunan 15. kolordu ikiye bölünerek harekete geçer. Ordunun bir kısmı Ermenilerin üzerine giderken diğer kısmı da Gürcüler için Batum’a hareket eder.
Kazım Karabekir önderliğinde 15. kolordu, Ermenilerden Kars’ı geri aldı. Ermeniler, Kazım Karabekir'in Gümrük’e kadar ilerlediğini görünce barış antlaşması yapmak istedi. Bu durumu Mustafa Kemal ile görüşen Kazım Karabekir, Gümrü Barış Antlaşması’nı imzaladı. Çünkü Gümrü, Misakı Milli sınırları dışında kalıyordu. Mustafa Kemal’de ilerlemek yerine antlaşma yapıp orduyu geri çağırdı.
Gümrü Barış Antlaşması ile I. TBMM ilk askeri ve siyasi başarısını kazanmış oldu. Bu antlaşma ile Sevr’in uygulanamayacağı ilk defa belli oldu. Türkiye’yi tanıyan ilk devlet Ermenistan oldu. Elde edilen bu zafer ile Misakı Millîyi gerçekleştirmek adına ilk adım da atılmış oldu.
15. kolordudan ayrılıp Batum’un üzerine sefere çıkan diğer ordu ise Batum Antlaşması ile Gürcülerin işgal ettiği Batum’u geri aldı. Bu başarılarından dolayı Kazım Karabekir’e “Şark (Doğu) Fatihi” unvanı verildi. Elde edilen bu zaferlerin ardından ordu Batı’ya gönderildi.
Gümrü Antlaşması imzalandıktan 48 saat ve Batum Antlaşması ise imzalandıktan 72 saat sonra geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü Sovyet Birlikleri, Ermenistan ve Gürcistan’ı işgal edip kendisine bağladı. Bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin Doğu cephesi Moskova ve Kars antlaşmaları ile netleşmiş oldu. Kars Antlaşması ile Doğu sınırı kesinleşmiş oldu.
Türkiye, Güney cephesinde Fransız ve Ermeniler ile savaşmaktadır. Kuvayı Milliye, bu savaşta yer aldı. Güney cephesinde Pozantı Kongresi yapıldı. Bu kongre ile Güney cephesinin daha sistematik olması sağlanmıştır.
Güney cephesinde savaşan Sütçü İmam Maraş’ta, namaz kılmak isteyen cemaate Fransız bayrağını kaleden indirten Rıdvan Hoca Maraş’ta, dağlarda gözcülük yapıp düşman askerini pusuya düşüren Şahin Bey (Teğmen Said) Antep’te, annesine saldırmak isteyen Fransız askerlerinden bir tanesinin silahını alıp saldıran ve şehit edilen Şehit Kamil Antep’te, Karayılan Antep’te, Yüzbaşı Tufan Adana’da Ali Sait Bey ise Urfa’da savaşın sembolü haline gelmiş isimlerdir.
TBMM, bu direnişlerden dolayı 1921 tarihinde Antep’e “Gazi”, 1973 yılında Maraş’a “Kahraman”, 1984 yılında Urfa’ya “Şanlı” unvanlarını vermiştir. Ayrıca Kastamonu’nun İnebolu ilçesi (ilk ilçe), Maraş (ilk şehir), Antep ve Urfa (2016 yılında) İstiklâl Madalyası almıştır.
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması ile cephe kapanmıştır.
Balıkesir Alaşehir Kongresi ile Batı cephesi kuruldu. Bu cepheye Sivas Kongresi ile Ali Fuat Cebesoy atandı. Batı cephesinde Yunanistan ile savaşıldı. Batı Anadolu’nun direniş merkezi ise Balıkesir oldu. Bu cephede önce düzensiz ordu olan Kuvayı Millîye ve ardından TBMM’nin kurduğu düzenli ordu savaşmıştır.
Ali Fuat Cebesoy ile Çerkez Ethem’e bağlı Kuvayı Seyyare birliklerinin Gediz Muharebesi’ne Mustafa Kemal’e sormadan savaşmaları ve ardından mağlup olmaları üzerine Kuvayı Millîye kaldırıldı ve yerine düzenli ordu kuruldu. Ayrıca Ali Fuat Cebesoy, görevinden alınarak Moskova’ya büyükelçi olarak atandı.
Bu gelişmenin ardından Batı cephesi Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrıldı. Kuzey’e İsmet İnönü geçerken Güney’e Refet Bele geçmiştir.
I. İnönü Savaşı, Eskişehir’in İnönü ilçesinde yapılmıştır. Yunanlılar, düzenli ordunun güçlenmesini engellemek ve kurulmasını istemeyen Çerkez Ethem’in isyanından faydalanarak İngilizlerin de desteğini alıp saldırıya geçmiştir. Bu savaş İsmet İnönü ve İzzettin Paşa’nın önderliğinde Metristepe’de yapıldı. Eskişehir ve Ankara’yı alarak milli mücadeleyi sona erdirmek isteyen Yunanlılar, bu savaşta mağlup edildi.
I. İnönü Savaşı’ndan sonra milli marşın bestelenmesi için Maarif Vekaleti tarafından bir yarışma yapıldı. Kazım Karabekir de bu yarışmaya katılmış ama kazanamamıştır. Para ödülü olduğu için Mehmet Âkif Ersoy başta katılmadı. Ardından Mehmet Âkif Ersoy’a haber gönderilir ve ödülü kazanırsa istediği bir kuruma bağışlayabileceği söylenir. Ardından Mehmet Âkif Ersoy yarışmaya katılır ve kazanan kişi olur.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, İstiklâl Marşı’nı ilk seslendiren kişidir. Bestesini ilk yapan Ali Rıfat Çağatay olurken son besteleyen ise Osman Zeki Üngör olmuştur. İstiklâl Marşı’nı, Türk ordusuna besteleyen Mehmet Âkif Ersoy, yarışmadan kazandığı parayı da Darülmesai yani askeri dikim evine bağışlamıştır. 1982 Anayasası ile resmileşti.
Türkiye ile Sovyet Rusya arasında yapıldı. Rusya’ya göre, İtilaf devletleri Türkiye’yi parçaladıktan sonra Rusya’ya saldıracaktı. Bu yüzden Türkiye’ye sürekli destek oldu. Türkiye, Rusya’nın Güney sınırını belirliyordu.
I. İnönü Savaşı’nı kazanan Türkler ile görüşüp Yunan askerlerine zaman kazandırmak isteyen İtilaf devletleri, Sevr Barış Antlaşma’nın maddelerini hafifleterek tekrar görüşmek üzere Osmanlı Devleti ve TBMM’yi ortak çağırmışlardır. TBMM’yi temsilen Bekir Sami Bey ve Osmanlı Devleti’ni temsilen katılan da Tevfik Paşa olmuştur. Fakat konuşma sırası Tevfik Paşa’ya gelince “Bu milletin gerçek temsilcisi TBMM’dir” demesi üzerine Bekir Sami Bey konuşmaya başlar ve Misakı Millîye’den bahseder.
TBMM’yi konferansa İtalya davet etti. İtilaf devletleri bu görüşmeye hem Osmanlı Devleti’ni hem de TBMM’yi davet ederek ikisinin görüş ayrıcalığı yaşamasını ve ardından da Sevr’i kabul etmesini beklemiştir.
TBMM, Londra Konferansı’nda Yunanlıların geri çekilmesini ve İzmir’in verilmesini istemiş ama bu talepler kabul edilmemiştir. Konferans sonunda Mustafa Kemal’in haberi olmadan ikili antlaşmalar yapan Bekir Sami Bey görevinden alındı ve yerine Yusuf Kemal Tengirşenk gelmiştir.
Londra Konferansı’nda istediğini elde edemeyen Yunanistan, İngilizleri verdiği desteği kaybetmek istememeleri ve Eskişehir ile Ankara’yı alarak milli mücadeleyi sona erdirmek için tekrar İnönü’de saldırıya başladı. I. İnönü Savaşı’nın öcünü almak isteseler de İsmet İnönü önderliğinde Metristepe’de tekrar II. İnönü Savaşı yapıldı ve Yunan askerleri bir kez daha mağlup edildi. Uzun zamandır iki savaşı üst üste kazanamayan Türkiye, ilk defa üst üste galip gelmiştir. Bu zaferlerin ardından Mustafa Kemal, İsmet İnönü’ye gönderdiği telgrafta “siz orada sadece düşmanı değil, bu milletin makus (kötü) talihini de yendiniz” demiştir.
İngilizler, Yunanistan’a son kez destek verdiğini açıklayınca, Yunanistan da kendi içerisinde seferberlik ilan etti ve 16 yaşından itibaren herkesi askere aldı.
Tarruz gerçekleştiren Yunanistan, Eskişehir, Kütahya, Bilecik ve Afyon’u ele geçirince Mustafa Kemal de ordunun Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilme emri verdi. Bu mağlubiyetlerin sonucunda TBMM’de tartışmalar yaşanmaya başlandı. TBMM’nin Kayseri’ye taşınması bile gündeme geldi.
Eskişehir ve Kütahya Muharebeleri devam ederken Mustafa Kemal “Maarif Kongresi” düzenlemiş ve öğretmenlere yeni devleti tanıtmıştır.
Mustafa Kemal, yaşanılan bu gelişmelerin ardından TBMM’den yetki istedi ve Başkomutanlık kanunu onaylandı. Mustafa Kemal, askerlik mesleğine geri dönmüş oldu. Mustafa Kemal, hemen ordunun başına geçti. İsmet İnönü ise tekrar albay rütbesine geri döndü.
Mustafa Kemal, ordunun ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla “Tekalif-i Milliye (Milli Yükümlülük)” emirlerini yayınlamıştır. Bu emirlere göre arabası olanlar cepheye yük taşıyacak. Herkes evinde askere çorap gibi askeri ihtiyaçlar dikilecek. Ayrıca sahipsiz kalan tüm mallar devletin olacak. Parası olan parasını, malı olan malını orduya verecek. Savaşın kazanılması sonucunda toplanan bu mal ve paralar geri ödenecek. Savaşın kazanılması sonucunda ise hiçbir Türk halkı, verdiğini geri istememiştir.
Her il ve ilçeye komisyon kuruldu. Bu komisyonlar, kimin hangi malları verdiğini kayıt altına aldı. Mal ve parasını vermeyenlerin Hıyanet-i Vataniye ile yargılanması için İstiklâl Mahkemeleri kuruldu.
Tekalif-i Milliye emirleri sonrasında toplanan paraların ve malların çok az kısmı Sakarya Irmağı’nda bekleyen ordu için kullanıldı. Toplanan paraların ve malların büyük kısmı Büyük Taarruz da kullanılacaktır.
Sakarya Meydan Muharebesi, Ankara Polatlı’nın Sakarya Irmağı’nda yapılmıştır. Çok fazla subay şehit olduğu için “Subaylar Savaşı” olarak da adlandırılmıştır. Mustafa Kemal ise Duatepe’ye çıkıp ölen askerleri gördükten sonra “Melhame-i Kübra (Büyük Kıyım)” ismini vermiştir.
Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz.
- Mustafa Kemal’in Sakarya Meydan Muharebesi’nde askere verdiği emir.
Sakarya Meydan Muharebesi ile Türklerin 1683 II. Viyana kuşatmasından beri geri çekilişi sona erdi. Bu muharebe, Türklerin son savunmasıdır.
İtalya ve Fransa’nın bıraktığı silahlar, Büyük Taarruz da kullanılmıştır.
İngiltere, Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra hem Yunanistan’a hem de Türkiye’ye antlaşma teklifi yapıyor. Bu antlaşma aslında Yunanistan’ın zaman kazanması için yapıldığını düşünen Türkiye reddediyor. Büyük Taarruz planları yapan Türkiye’nin yapmış olduğu hazırlıklar;
Mustafa Kemal, düşman elinde bulunan illeri geri almak için her il arasında en kısa mesafeleri ölçtürmüş ve 45 dakikalık mesafelerin planlarını hazırlamıştır. Askerlere de bu 45 dakikalık mesafede yorulmamaları için 45 dakika aralıksız koşu eğitimleri verilmiştir.
Türk ordusu hazırlıklarını çok gizli bir şekilde yapmıştır. Hazırlık esnasında Yunan askerleri anlamasınlar diye atlar ve eşeklerin ayaklarına keçe bağlanmış ve seslerin duyulması engellenmiştir.
İlk taarruz Akşehir’den Afyon’a doğru sabah saatlerinde başladı. Harekât günü olarak Cumartesi günü seçilmiştir. Çünkü Cumartesi günü Yunan askerlerinin tatil günü olmasıydı. Bir gece önceden içip sarhoş olan ve ertesi güne yorgun uyanan düşman askeri güçsüz ve hazırlıksız olacaktı. Afyon’u alan Mustafa Kemal, ardından Fevzi Çakmak önderliğinde bir grup askeri Uşak’a gönderiyor. Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak’tan Yunan askerlerini koordine eden isim General Trikupis’i esir almasını istiyor.
Ayrıca Mustafa Kemal de ordusu ile Afyon’dan Kütahya’ya, Kütahya’dan Eskişehir’e, Eskişehir’den Bilecik’e, Bilecik’ten Bursa’ya ve Bursa’dan Balıkesir’e, Balıkesir’den Manisa’ya, Manisa’dan Aydın ve oradan da İzmir’e 45’er dakika da ulaşıp tüm bu yerleri geri alıyor. Yunan askerleri ise geri çekilme sırasında kaybettikleri her yeri ateşe veriyor. 9 Eylül günü İzmir, Yunan işgalinden kurtuluyor. Yunan askerleri İzmir’i de ateşe veriyor ve bu ateş 9 gün boyunca sürüyor. (Ayrıca Bakınız: İzmir'in İşgali)
İzmir’i düşman işgalinden kurtaran Mustafa Kemal, yönünü boğazlara çevirir. Burada İngiltere ile karşı karşıya gelinir. İngiltere ile ilk defa karşı karşıya gelinmiş oldu. Savaş olmadan önce İngiltere, ateşkes antlaşması istedi.
Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir
- Mustafa Kemal’in kaçan Yunan askerlerini yakalamak için askerlerine verdiği emir.
İngiltere ile Türkiye arasında yapılan antlaşmaya Yunanistan katılmadı. Antlaşmaya Yunanistan’ı temsilen İngiltere katılmıştır. Antlaşma yapması için İsmet İnönü görevlendirilmiştir. Çünkü Mustafa Kemal’e göre diğer kişiler arasında hala Rusya, Amerika ve İngiltere mandacılığını savunan kişiler vardı. Bu antlaşma için Mustafa Kemal’in isteklerini söyleyip başka bir ülkenin mandacılığını kabul etmeyecek kişi İsmet İnönü olarak öne çıkmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal’in en yakın arkadaşı ve taarruz kısmında başarılı komutanlardan birisidir.
Trakya’dan Yunanlıların çıkması sonucunda bölgeye Trakya Yüksek Komiseri unvanı ile Refet Bele gönderilmiştir. Yapılan bu antlaşmaya göre Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar savaşsız kurtarılmış oldu. Mudanya’da ki başarısından dolayı İsmet İnönü ileride Lozan Barış Konferansı görüşmelerine baş delege olarak gönderilmiştir.
Lozan Barış Konferansı’nın İsviçre’de yapılması planlanmıştı. Fakat Mustafa Kemal bu görüşmenin İzmir’de yapılmasını istedi. Hem ev sahipliğini kullanmak istiyordu hem de tarihi İzmir yangınlarını görmelerini istiyordu. İttifak devletlerinin baskısı sonucunda barış konferansı İzmir’de değil, İsviçre’nin Lozan kentinde yapıldı.
Ayrıca Bakınız: Kurtuluş Savaşı Cepheleri