Niteliklerine Göre Hukuk Kuralları

27.09.2022 / Eğitim / Genel

Bazı hukuk kurallarının uygulanabilmesi için, tarafların aralarında yaptıkları bir sözleşme ile aksini kararlaştırmamış olmaları gerekir.

Niteliklerine Göre Hukuk Kuralları

Bazı hukuk kuralları ise emredici nitelikte olduklarından aksinin taraflarca kararlaştırılabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle somut olayda uygulanabilecek hukuk kuralları, aksi uyuşmazlığın taraflarınca kararlaştırılamayan ve kararlaştırılabilen hükümler olmak üzere ikiye ayrılır.

Kişilerin kesin olarak uymak zorunda oldukları, taraflarca aksinin kararlaştırılmasına izin verilmeyen kurallara emredici hukuk kuralları adı verilir.

Bir hükmün emredici olup olmadığı çoğu hâlde onun lafzından anlaşılabilir. Hükümde; batıldır, geçersizdir, kesin olarak hükümsüzdür, zorunludur, aksine anlaşma yapılamaz şeklinde bir ibare varsa, bu hüküm emredici niteliktedir.

Ancak bir hukuk kuralının emredici nitelikte olup olmadığının belirlenmesinde hükmün sadece lafzından hareket etmek hatalı sonuçlar doğurabilir; bu yüzden emredici olup olmadığının tespitinde hükmün sözü, özü ile kontrol edilmelidir.

Toplumun ahlaki esaslarını, bireylerin kişiliklerini ya da toplumda yer alan, çocuk, yaşlı, işçi gibi fiziksel, ekonomik ve sosyal yönden zayıf durumda olan kişileri korumayı amaçlayan hükümler kamu düzenine ilişkin kabul edildiklerinden, nitelikleri gereği emredicidir.

Yine bir hukuki kurumun veya kavramın tanımını yapan, bu kurumun veya kavramın unsurlarını belirleyen hukuk kurallarına tanımlayıcı hukuk kuralları denir. Tanımlayıcı hukuk kuralları nitelik itibarıyla emredici hukuk kurallarıdır.

Taraflarca aksi kararlaştırılabilen ve ancak taraflar aksini kararlaştırmadıkça uygulama alanı bulabilen kanun hükümlerine ise yedek (emredici olmayan) hukuk kuralları adı verilir.

Yedek hukuk kurallarının bazıları, tarafların yaptıkları bir sözleşmede düzenlemedikleri bir konuyu tamamlayıcı, yani sözleşmedeki bir boşluğu doldurucu bir rol oynarlar ve bunlara tamamlayıcı hukuk kuralları denir. Tamamlayıcı hukuk kuralları çoğunlukla aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, yapılabilir, edilebilir, kararlaştırılabilir, serbesttirler gibi ifadeler içerirler.

Yedek hukuk kurallarının bir kısmı ise tarafların sözleşmede kullandıkları ve ne anlama geldiğini açıklamadıkları bir hususun ya da kişinin bir davranışının veya beyanının ne anlama geldiğini açıklayıcı bir rol oynarlar ve bunlara yorumlayıcı hukuk kuralları denir.

Hüküm İçi Boşluk ve Hâkimin Takdir Yetkisi

Kanunda yer alan bazı hükümler kolaylıkla somut meseleye uygulanabilir niteliktedir. Ancak bazı hükümler örf ve âdete veya ahlaka atıf yapmakta, başka bir kanun hükmünün kıyasen uygulanması gerektiğini belirtmekte ya da hâkime takdir yetkisi vermektedir. İşte bu şekilde bir kanun hükmünün, bir olaya uygulanabilmesi için gerekli tüm unsurları içinde barındırmayıp, hâkime bir araştırma ve değerlendirmede bulunmak suretiyle hükmün unsurlarını tamamlama yetkisi verdiği hâllerde hüküm içi boşluk (bilinçli boşluk) söz konusu olur.

Hüküm içi boşluğun söz konusu olduğu durumlarda aslında olaya uygulanabilecek bir hukuk kuralı vardır. Ancak kanun koyucu somut hukuki meselelerin gösterebileceği farklı özellikler çerçevesinde daha adil bir çözüme varılabilmesi için, hukuk kuralını, hâkime takdir yetkisi tanıyacak şekilde düzenlemiştir. Hâkimin, kanun koyucunun somut olay adaletinin sağlanması için bilinçli olarak bıraktığı bu boşluğu ne şekilde doldurması, takdir yetkisini ne şekilde kullanması gerektiği hukuk kurallarının uygulanmasında büyük önem taşımaktadır.

“Hâkimin takdir yetkisi” başlıklı TMK m.4’e göre:

“Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”

Hükümden de anlaşılacağı üzere, hâkimin takdir yetkisini kullanabilmesi için, bu yetkinin ilgili hükümde kendisine tanınmış olması gerekir. Hükümde hâkim durumun gereklerine göre karar verir, hâkim hakkaniyete göre karar verir, hâkim ... karar verebilir-hükmedebilir-yapabilir-edebilir, hâkim gerekli önlemleri alır, pek önemli sebeplerin varlığı, haklı sebeplerin varlığı, durumun gereği, uygun bir miktar gibi ifadeler mevcutsa hâkimin takdir yetkisinin varlığından söz edilir.

Takdir yetkisi hâkim için aynı zamanda bir görev niteliği de taşımaktadır. Yani hâkim takdir yetkisini kullanmayarak, uyuşmazlığı çözmekten kaçınamaz.

Hükümde hâkime takdir yetkisi tanınmamışsa, hâkim takdir yetkisini kullanarak davayı daha adil bir biçimde çözebileceğini düşünse bile bu çözüme başvuramaz. Zira daha önce de değindiğimiz gibi, beğenilmeyen, tatmin edici olmayan, ihtiyaçları gereği gibi karşılamayan bir hükmün değiştirilmesi, hâkimin değil, kanun koyucunun görevidir.

Hâkim takdir yetkisini kullanırken serbest olmayıp, hukuka ve hakkaniyete uygun davranmakla yükümlüdür. Hâkim, her somut olayın özelliklerini ve hükmün amacını araştırarak hukuki güvenlik ve eşitlik ilkelerine dayalı en uygun çözümü bulmaya çalışmalıdır.