KUBRA
Kübra, yönetmenliğini Durul Taylan ve Yağmur Taylan’ın yaptığı, Netflix’te yayınlanan dram ve gerilim türündeki yerli internet dizisi.
Bir din adamı der ki: “Söylediğin şeyler tehlikeli ise o zaman sen de şarkı söyle.”
“Amerikan Türk Dernekleri meclisinin 25. Yıl toplantısında bir konuşma yapan Prof. Brent Kennedy, ABD'deki 75 bin Meluncan'ın 450 yıl önce bu kıtaya getirilen Osmanlı leventlerinin soyundan geldiğini öne sürdü. Wise Üniversitesi'nde görevli olan ve kendisinin de kanını taşıdığı Meluncanlar'ın kökenini araştıran Kennedy, atalarının çoğunun Osmanlı neslinden geldiğine dair tıbbi, genetik, kültürel ve tarihi pek çok delile rastladıklarını belirtti. Kennedy, "Araştırmalarımıza göre, iç savaş sonrası Kuzey ve Güney'i birleştiren ve köleliği kaldıran ABD Başkanı Abraham Lincoln de bir Meluncan. Ayrıca Elvis Presley ve Ava Gardner'ın soyu da yine Meluncanlara dayanıyor" dedi. 1988 yılında, kendisinin ve ailesinden hiç kimsenin Akdeniz'e gitmemiş olmasına rağmen sadece o bölgede yaşayan insanların yakalanabileceği Akdeniz Anemisi hastalığına yakalandığını ve bu teşhis sonrasında atalarını araştırma gereği duyduğunu belirten Prof. Kennedy şöyle konuştu:
“Ailemde Avrupalı olmadığımızı gösteren birçok fiziki özellikler var. Örneğin, kafatasımın arka kısmındaki küçük tümsek, benim Orta Asya kökenli olduğumu belirten etnik bir işaret. Yine Orta Asya insanına özel olan kürek dişine sahibim. Bunlar, benim atalarımın Orta ve Kuzey Asya kökenli olduklarına işaret eden şüphe götürmez fizyolojik ve antropolojik bulgular."
Meluncanları bilirsiniz. Bilmeyenler içinde yukarıda biraz değindim.450 sene evvel İnebahtı Deniz Savaşı’nda İspanya’ya esir düşmüş Türk leventlerine dayanan bu soy, başlarına gelen olumsuz olayların bitmek tükenmez bir hal alması sonucu kendilerine Meluncan lakabının takılmasıyla sonuçlanmış Osmanlı tebaası olarak geçmektedir.
Bir din adamı der ki: “Söylediğin şeyler tehlikeli ise o zaman sen de şarkı söyle.”
Elvis Presley, şarkı söylemek ve dans etmek için doğmuş. Benim neslim daha dünyaya gelmeden bu dünyadan ayrılmış biri olmasına rağmen televizyonda ilk gördüğümde o zamanlar Cüneyt Arkın’da gördüğüm sıcaklığı ve samimiyeti hissettirmişti bana. Yukarıdaki cümle onu ifade ediyor.
Biyografik filmler her zaman mükemmele yakın filmler olmamıştır. Bu film ise mükemmele yakın bir benzerlikte oyuncu seçimi, menajerini oynayan Tom Hanks’in başarılı performansı, şarkılar, kıyafetler… Bir dönem filmi.
Bir din adamı der ki: “Söylediğin şeyler tehlikeli ise o zaman sen de şarkı söyle.”
Her ülkenin muhafazakârları olduğu gibi Amerika’nın da muhafazakârlarının ağırlıklarını ölçüsüz bir şekilde kullandıkları bir dönemde olsa gerek Elvis’in bu sahne performansı genç kızlar dışında pek sevilmiyordu. Buna rağmen yükselişini sürdürdü. Filmden anladığımız o taşradan şehre gidip daha fazla imkâna sahip olup annesini ve ailesini daha iyi şartlarda yaşatmak isteyen iyi bir çocuktu.
Menajerinin onu meşhur etmesi ve onun üstünden iyi para kazanması karşılıklı meseleler tabii ki fakat o sonuçta köklerinden getirdiği laneti bir şekilde yaşamak zorunda kalacaktı.
Onun bir hayali vardı. Yurt dışı konserleri yapmak istiyordu ama ne yazık ki yapamadı. Menajeri Tom’un onu 5 senelik sözleşmeyle sadece Las Vegas’ta İnternation Otel’de konser vermek zorunda bırakması bir nevi şöhretin kölesi konumuna geçen Elvis’i kabus ve lanetin içinde bırakmıştı.
Bir din adamı der ki: “Söylediğin şeyler tehlikeli ise o zaman sende şarkı söyle.”
Bir din adamı ne der bilemem ama Elvis bir dönem için tehlikeli şeyleri şarkılarıyla söyledi. Şarkılarında yaşadı. Sahne onun için terapi gördüğü andı. Rockn Roll’un Kralı olarak Dünyayı gezemeden dünyayı etkiledi. Kader diye bir şey yoktur derler ama sonuçta o bir meluncandı.