Uluslararası Ticaretin Nedenleri
Uluslararası ticaret, ülkeler arasında mal ve hizmetlerin alım satımına dayalı ekonomik bir faaliyettir.
Başta Fransa ve İngiltere olmak üzere hammadde arayışına giren Avrupalı devletler gözlerini Osmanlı Devleti’nin zengin topraklarına dikti.
Osmanlı Devleti en çok savaşını 18. YY’da yaptı. Savaşların çoğu Tımar bölgelerinde olunca tarım yapamayan Osmanlı Devleti’nin ekonomisi de çökmeye başladı. Osmanlı Devleti en çok Rusya ile savaştı.
1804 yılında Kara Yorgi önderliğinde çıkan Sırp isyanını Osmanlı Devleti bastırdı. Bu isyan Fransa’dan yayılan çok ulusluluk anlayışı ile başladı.
1807 yılında Fransa’yı arkasına alan Osmanlı Devleti, Rusya ile savaşmaya başladı. Ancak savaşın ilk yılında Fransa ile Rusya aralarında Tilsit Antlaşması’nı imzalayarak Osmanlı Devleti topraklarını kendi aralarında bölüştü. Bu anlaşmadan haberdar olan Osmanlı Devleti, İngiltere ile Kal-i Sultaniye Antlaşması yaparak İngiltere’nin desteğini aldı. 1812 yılında Osmanlı Devleti ve Rusya Bükreş Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmaya göre Sırplar, Osmanlı Devleti’nden imtiyaz hakkı aldı. Osmanlı Devleti’ne bağlı kalan Sırplar, kendi iç meselelerinde özgür olurken vergi düzenleme hakkına da kavuştu.
1815 yılında Rus General İspilanti tarafından kurulan “Filik-i Eterya” Rum cemiyeti, 1820 yılında Eflak’ta ayaklandı. Osmanlı Devleti bu ayaklanmayı bastırsa da 1821 yılında Mora Yarımadası’nda bir isyan daha çıktı. İsyanı bastırması için Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa görevlendirildi. İsyanı bastıran paşaya Girit ve Mora Yarımadası valilikleri verildi. İsyanın bastırılmasından rahatsız olan Rusya, Fransa ve İngiltere, Mora Yarımadası yakınlarında bulunan Osmanlı Donanması’na ait gemileri yaktı.
1927 – 28 yıllarında Osmanlı Devleti ile Rusya bir kez daha karşı karşıya geldi Savaşın galibi Rusya oldu. 1829 yılında Osmanlı Devleti, Rusya ile Edirne Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmaya göre Sırplar özerk hale gelirken Mora Yarımadası’nda tam bağımsız Yunanistan kuruldu.
1830 yılında Fransa, Cezayir’i işgal etti. Cezayir, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da kaybettiği ilk toprak oldu. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, II. Murat’tan Mora Yarımadası valiliği yerine Suriye valiliğini istedi ve bu istek kabul görmedi. Ardından Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa, Mısır’dan yola çıkarak, Suriye’yi de alarak Kütahya’ya kadar Osmanlı Devleti’nin topraklarını fethetti. Bu gelişmelerin ardından Osmanlı Devleti, Rusya’dan yardım istedi. Rusya’nın yardımını alan Osmanlı Devleti 1833 yılında Mehmet Ali Paşa ile Kütahya Antlaşması imzalandı. Antlaşma sonucunda Suriye, Girit ve Cidde valilikleri Mehmet Ali Paşa’ya, oğlu İbrahim’e de Adana valiliği verildi. Karşılığında Mehmet Ali Paşa’da her sene Osmanlı Devleti’ne vergi verecek ve ihtiyaç duyulduğunda asker gönderecektir.
Mehmet Ali Paşa’ya güvenmeyen Osmanlı Devleti, 1833 yılında Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre;
İngiltere ile dostluğunu sürdürmek isteyen Osmanlı Devleti, 1838 yılında Balta limanı Antlaşması yaptı. Bu antlaşma ile İngiltere’ye ekonomik ayrıcalıklar tanındı. Karşılığında Mısır sorununda İngiltere’nin desteği alınmış oldu.
II. Mahmut, hastalanınca Mehmet Ali Paşa tekrar ordusu ile Osmanlı Devleti’ne saldırdı. Mehmet Ali Paşa, bu savaşı kazandı. II. Mahmut vefat edince yerine geçen Sultan Abdülmecid, 1840 yılında Londra’ya giderek Londra Konferansı düzenledi. Bu konferansta Mısır sorunu konuşuldu. Sultan Abdülmecid, konferansa giderken Tanzimat Fermanı’nı ilan etti.
Konferans sonucunda Girit, Suriye ve Adana tekrar Osmanlı Devleti’ne verildi. Mısır, Mehmet Ali Paşa’ya bırakıldı. Ayrıca Mehmet Ali Paşa, her sene Osmanlı Devleti’ne her sene vergi gönderecekti. Mehmet Ali Paşa bu maddelere uymazsa İngiltere ve Fransa, Mısır’a hareket edecekti.
Konferansın devamında boğazlar da konuşuldu. 1841 Londra Boğazlar Konferansı’nda boğazlar Osmanlı Devleti’nde kaldı. Barış zamanında boğazlar tüm ülkelere kalacak ama savaş zamanında tüm ülkelerin savaş gemilerine kapalı kalacaktır.
Rusya ile Osmanlı Devleti bir kez daha karşı karşıya geldi. Rusya, Sinop’ta Osmanlı Donanması’nı yaktı. Bu gelişmenin ardından İngiltere, Fransa ve Piyamente Krallığı (İtalya), Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak Rusya’ya karşı Kırım Savaşı’nda savaş açtı. Bu savaşta yaralıları kurtaran Florance Nightingale, büyük başarılara imza attı. 1856 yılında Paris Antlaşması ile savaş sona erdi. Bu antlaşmada Müslümanlar ile Gayrimüslümanlar eşit haklara sahip oldu. Ayrıca Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü Avrupa devletleri tarafından korunacaktır. Antlaşmaya göre Karadeniz tarafsız bir deniz oldu.
1877 – 78 yıllarında Osmanlı Devleti ile Rusya bir kez daha karşı karşıya geldi. Bu savaşa “93 Harbi” adı verildi. Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü korumak isteyen Avrupa sesiz kaldı. Üstüne İngiltere’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan eder. Rusya, bu savaşta Ermenileri de yanına alarak Osmanlı Devleti topraklarını yavaş yavaş ele geçirmeye başladı. Erzurum’da bulunan Nene Hatun, Rus ve Ermeni saldırılarını durdurmak için Erzurum halkını kışkırtmış ve savaşı püskürtmüştür.
Şıpka Geçidi’ni kullanan Rus askerlerini Süleyman Hüsnü Bey, Rus ordusunu durduramasa da ciddi zarara uğratmıştır. Plevne Kalesi’ni kuşatan Rus ordusunu altı ay boyunca bekleten ve bir gece ansızın saldırıp Rus ordusunun büyük kısmını yenen Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa, İstanbul ve Edirne’nin kuşatılmasını önleyen en önemli kişilerden bir tanesidir.
Plevne Kalesi’ni alan Rusya, İstanbul’a doğru giderken tekrar politika değiştiren İngiltere’den dolayı Osmanlı Devleti ile 1878 yılında Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması’nı yaptı. Ancak bu antlaşma Avrupalı devletlerin çıkarlarına aykırı olduğu için yürürlüğe girmedi. Avrupa devletleri Berlin Konferansı’nı toplayarak bu antlaşmanın maddelerini tekrar görüştü. Berlin Antlaşması’na göre;
1881 yılında Fransa, Tunus’u işgal edince 1882 yılında İngiltere de Mısır’ı işgal etti. 1897 yılında ise Dömeke Meydan Muharebesi’nde Osmanlı Devleti, Yunanlılar ile karşı karşıya geldi ve bu savaşı kazanan taraf oldu.
19 YY Islahatları her alanda yapıldı. Batı örnek alındı. Demokratikleşme faaliyetleri başladı ve bu dönemde halk devlet dönemine katıldı.
1808 yılında II. Mahmut, ülkenin dört bir yanında vergi toplayan Ayanları huzuruna çağırır ve onlarla Senedi İttifak adında bir sözleşme imzalar. Bu sözleşmeye göre;
II. Mahmut yapılan bu antlaşmanın ardından idari yönden ıslahatlara başladı. Bu ıslahatların ilk adımında Ayanları ortadan kaldırdı. Eyaletlere “Müşir”, köylere de “Muhtar” ataması gerçekleştirdi. Bu adımların ardından haberleşmenin daha sağlıklı olabilmesi için posta teşkilatı da kuruldu.
II. Mahmut, müsadere usulünü kısmen kaldırarak özel mülkiyet kanununu çıkarmış oldu. Islahatları düzenlemek için “Darı Suray-ı Babıalî” kuruldu. Adalet işlerine bakması için “Meclis-i Valayı Ahkân-ı Adliye” kuruldu.
Tımar sistemi de II. Mahmut döneminde kaldırıldı. Bu gelişmenin ardından İstanbul’a göç başladı. İstanbul’a gelecekler için de “Mürur Tezkeresi” düzenlendi. Bu tezkere ile insanların İstanbul’a yerleşmesi engellenmiş oldu.
Memurlara maaş bağlandı. Memurlar bu dönemde dâhiliye ve hariciye adında ikiye ayrıldı. Memurlara kıyafet devriminde fes, pantolon ve ceket giyme zorunluluğu da getirildi. Devlet dairelerine kendi resmini astırdı.
İlk resmi gazete olan Takvim-i Vekai de II. Mahmut döneminde basılmıştır. Öğrencilerin yurt dışına çıkmaları için pasaport basımları da yapıldı.
Divan-ı Hümayun kaldırıldı. Yerine “Heyet-i Vükela (Bakanlar Kurulu)” kuruldu. Divan üyelikleri nazırlıklara (bakanlıklara) dönüştürüldü.
II. Mahmut’un ölümünden sonra tahta Sultan Abdülmecid geçti. Sultan Abdülmecid, Tanzimat Fermanı’nı yayınlayarak Londra Konferansı kararlarında etkili olmak istedi. Ayrıca yabancı devletlerin azınlıkları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını engellemek ve Gayrimüslimlerin haklarını yükselterek devlete olan bağlılıklarını arttırmak da istiyordu. Sultan Abdülmecid bu ferman ile Fransız İhtilali ile yayılan ulusçuluk akımının etkilerini azaltmayı hedefledi.
Fermanı hazırlayan Mustafa Reşit Paşa olurken “Osmanlıcılık” fikrini yaymayı hedef alındı. Tanzimat Fermanı ile kanun yani hukuk üstünlüğü kabul edilerek anayasalaşmaya geçilmenin ilk adımı atıldı.
Islahat Fermanı, Müslümanlar için hiç madde içermemektedir. Gayrimüslimler için çıkartılmış bir fermandır. Müslümanlar ile Gayrimüslimler eşitlenmiştir. Islahat Fermanı’nın hazırlanması ve çıkartılması konusunda Avrupalı devletlerin baskısı olmuştur.
Giritli Rumlara Halep Fermanı’nı çıkararak özerklik verdi. İlk defa gezi amaçlı yurt dışı seyahati yaptı. Borç para bulabilmek için İngiltere, Fransa, Prusya ve Avusturya’yı ziyaret etti. Bu ziyaretler ile Osmanlı Devleti’nin medeniyet olarak geliştiğini de göstermek istiyordu. Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan azınlık da bu seyahatler sonucunda Avrupa’da padişahlara verilen önemi görmüş olacaktı. Seyahatler de Rusya’nın planları da Avrupalı devletlere anlatıldı.
Sultan Abdülaziz döneminde, Vilayet Nizamnamesi çıkartıldı. Gazetelerde çıkarılan metinlerin kontrolü amacıyla da Matbuat Nizamnamesi çıkartıldı.
Günümüzde yer alan Ziraat Bankası’nın temeli olarak bilinen Memleket ve Emniyet Sandıkları kuruldu. Beylerbeyi ve Çırağan Sarayları da bu dönemde inşa edildi.
Çıkarılan Ramazan Kararnamesi ile Osmanlı Devleti faizleri bile ödeyemeyeceğini ilan etti.
Sultan Abdülaziz, Islaht-ı Sanayi Komisyonu kurarak sanayinin gelişmesini sağladı.
Marif Nizamnamesi yayınlanarak Fransa eğitimde örnek alındı. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite şeklinde eğitim sistemine geçildi. Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) açıldı. Öksüz kalan çocukların eğitimlerini karşılamak amacıyla Darüşşafaka açıldı.
Müslümanlar ile Gayrimüslimlerin bir arada bulunduğu Nizamiye Mahkemeleri kuruldu. Fransa örnek alınarak Şurayı Devlet (Danıştay) ve Divanı Ahkam (Yargıtay) kuruldu. Modern hukuka geçişin ilk aşamalarından sayılan Gerid-i Mahakim gazetesi yayımlandı.
Dünyanın üçüncü en büyük deniz floşu oluşturuldu. Osmanlı Devleti’nin ilk üniversitesi olan Darül Fünun açıldı. Günümüzde İstanbul Üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etektedir.
Çok fazla okul açtırdığı için II. Abdülhamit’e Marifperver (Eğitim Sever) unvanı verilmiştir. İslam’ı tekrar yaymak için çeşitli organizasyonlar yapmıştır. Devletin dış politikası İslamcılık (Ümmetcilik) olmuştur. II. Abdülhamit, Orta Afrika’da İslamiyet’i yayan Osmanlı Padişahı olmuştur.
1876 yılında Osmanlı Devleti’nin ilk anayasayı olan Kanun-i Esasi yayınlandı.
1908’de İttihat ve Terakki’nin baskıları ile II. Meşrutiyet, II. Abdülhamit tarafından ilan edildi. Ancak meşrutiyet karşıtları monarşiyi tekrar geri getirebilmek amacıyla 31 Mart Ayaklanması’nı başlattılar. Bu ayaklanma Osmanlı Devleti tarihinde rejimi değiştirmeye yönelik çıkan ilk ve son isyandır.
31 Mart Ayaklanması’nda isyancıları bastırmak için Selanik’te hazır bekleyen ordu İstanbul’a hareket etti. Bu orduya Hareket Ordusu adı verilmektedir. Bu isyana karşılık Mustafa Kemal, harekât planını yaptı ve isyan bastırıldıktan sonra halka sükûnet çağrısı yapılan bir beyannameyi kaleme aldı.
İsyanın ardından Osmanlı Devleti’nde ilk kez II. Abdülhamit meclis kararı ile görevinden alınıp Selanik’e sürgüne gönderildi. Yerine V. Mehmet Reşat getirildi.
II. Meşrutiyet ve ya 31 Mart Ayaklanması ile:
Kaynak: Benim Hocam Yayınları