Regaib Gecesi, Gecelerden Bir Gecedir

7.3.2019 / Din

Üç aylar, Receb, Şâban ve Ramazan aylarını birlikte ifade eden bir tabirdir. Receb, Hicrî ayların yedincisi, üç ayların ilkidir.

Regaib Gecesi, Gecelerden Bir Gecedir

Üç ayların faziletine dair Hz. Peygamber’den nakledilen rivayetlerin yanı sıra dinî kültürde mübarek sayılıp kutlanan Reğâib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması üç aylara ayrı bir önem verilmesine, ibadet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın daha yoğun olarak yaşanmasına zemin hazırlamıştır. Ancak hadis âlimleri receb ve şâban aylarının fazileti hakkında kaynaklarda mevcut rivayetlerin çoğunun uydurma, önemli bir kısmının zayıf olduğunu ifade etmektedir. Resûl-i Ekrem’in receb ayı girdiğinde, “Allah’ım, receb ve şâbanı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır!” şeklinde dua ettiği yolundaki rivayet (Müsned, I, 259; Ebû Nuaym, VI, 269) zayıf kabul edilmektedir. Resûlullah’a isnat edilen, “Receb Allah’ın ayıdır, şâban benim ayımdır, ramazan ise ümmetimin ayıdır” rivayetinin ise aslı bulunamamıştır (Süyûtî, s. 114).[1]

regaip kandili duası

Sözlükte “korkmak; saygı duymak, hürmet etmek” anlamlarına gelen recb kökünden türeyen receb kelimesi saygı duyulan ve savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adı olup dinî gelenekte önemli yeri olan üç ayların ilkidir. Câhiliye devrinde (Asr-ı Saadet öncesi dönemde), receb ayı boyunca savaştan ve baskınlardan uzak durulur, özellikle ilk on gününde oruç tutulur, umre ziyaretleri yapılır ve putlardan oluşan tanrılara “atîre” veya “recebiyye” denilen kurbanlar takdim edilirdi. Kur’ân-ı Kerîm’de receb kelimesi geçmemekle birlikte muhtelif âyetlerde “haram aylar”dan söz edilir ve bu aylara saygı gösterilmesi emredilir (el-Bakara 194, 217; el-Mâide 2, 97; et-Tevbe 5, 36). Hz. Peygamber’in receb ayı girdiğinde, “Allah’ım, receb ve şâbanı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır!” şeklinde dua ettiği yönündeki rivayet (Müsned, I, 259; Ebû Nuaym, VI, 269) zayıf hadisler içinde yer almakla birlikte bu ayın faziletiyle ilgili en çok güvenilen rivayetlerden biri kabul edilir.[2]

kavanozda uçuşan kelebekler

Bir kısmı zayıf veya uydurma olmakla beraber receb ayının faziletine dair nakledilen rivayetlerden Resûl-i Ekrem’in bu aya ayrı bir değer verdiği bilinir.»[3]

Receb ayının ilk cuma gecesi Reğâib kandilidir.  Kandil, Müslümanlarca kutsal sayılan gecelere verilen isimdir.

Peki, Reğâib’in anlamı nedir?

Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki rağıbenin çoğulu olan reğâib kelimesi,[4] ”itibar edilen şey ve bol ihsan” demektir. Bu gece de Rasûlü Ekrem (s.a.s)'in, Allah Teâlâ tarafından manevi iyiliklere ve ihsanlara nail olduğundan, buna şükretmek için on iki rekât nafile namaz kıldığı rivayet olunmaktadır. Ancak bu namaz hakkındaki rivayet kuvvetli değildir.[5]

regaip gecesi namaz

Hz. Peygamber’in Regaib gecesinde ana rahmine düştüğü, receb ayının ilk perşembe günü oruç tutup gecesinde Regaib namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu ve bu gecenin birçok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin asılsız olduğu hadis âlimlerince belirtilmiştir. İbnü’l-Cevzî, Regaib orucu ve namazıyla ilgili hadisin Zâhid Ebü’l-Hasan Nûreddin Ali b. Abdullah b. Hüseyin b. Cehdam (ö. 414/1024) tarafından uydurulduğunu ve hadisin başka hiçbir kaynakta geçmediğini belirtir (el-Mevzû?ât, II, 47). Bu geceyle ilgili rivayetlerin çok zayıf ya da uydurma olduğu hadis âlimlerince tespit edilmiştir. Hatta İslâm âlimlerinin büyük bir kısmı, bazı sebeplerle Reğâib günü ve gecesinde muayyen ibadetler yapmanın dinen sakıncalı olduğunu belirtmiştir.[6]

regaip gecesi

Sonuç: Reğâib Gecesi, gecelerden bir gecedir.

Ama “Rağbet (çoğulu Reğâib)” fiili öyle değildir.

Sonraki yazımız, Allah izin verirse, reğâib fiiliyle ilgilidir.

Ana başlığımız, RAĞBET BİR REALİTEDİR

rağbet edilen şey



[1] DİA, (ÜÇ AYLAR) M. KÂMİL YAŞAROĞLU

[2] DİA, (RECEB), HACI MEHMET GÜNAY

[3] DİA, (KANDİL), NEBİ BOZKURT

[4] DİA, Hamdi Tekeli

[5] Şâmil İA

[6] Bu madde ilk olarak 2007 senesinde İstanbul'da basılan TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 34. cildinde, 535-536 numaralı sayfalarda yer almıştır.