Erişimlerin Hep Düşük mü Kalıyor?
Instagram'da erişimleriniz hep düşük mü kalıyor. O zaman bu yöntemleri denemelisiniz.
Toplum, içinde bulunduğumuz ilişkiler bütünüdür. Bu ilişkiler bir toplumsal yapı içinde toplumsal gruplar aracılığıyla gerçekleşir.
Her birey, değişik koşullarda ve farklı zamanlarda farklı gruplar içerisinde bulunur. Toplumsal gruplar, bireylerin bir amaç doğrultusunda karşılıklı ilişkide bulunmasıyla gerçekleşir.
İnsanlar doğum ya da evlat edinme yoluyla öncelikle bir aile grubuna girerler. Evlilik aracılığı ile akrabalık grupları içinde yer alırlar. Öte yandan bireyin cinsiyeti, yaş düzeyi, yetenekleri, eğitim düzeyi, mesleği, dünya görüşü, hayat felsefesi gibi etkenlerle girip çıktığı gruplar da vardır. Bireyin bu etkinliği ömür boyu devam eder. Bireyin grup üyeliğine değinmesi bazen atanma ile bazen davet edilme ile gerçekleşir. Bazı durumlarda bireyin belli bir test ve sınavdan geçmesi de istenebilir.
Bireyler çok sayıda grubun üyesidir. Aile içinde anne, okulda öğretmen, sendika ya da dernekte üye olabilir. Bireyler her gruba uygun davranış kalıplarını, değerleri ve normları benimseyip ona göre davranmak zorundadırlar.
“Toplumsal grup, en az iki kişinin belli bir amaçla oluşturduğu ortak değer ve normlara sahip göreli sürekliliği olan toplumsal bir varlıktır.” Topluma yeni katılan bireyler öncelikle küçük gruplara girerler. Her katıldıkları grupta yeni statüler ve roller elde ederler. Bu anlamda toplumsal yapı farklı yapılara sahip birçok grubu bir arada tutar.
Aile; içinde insan türünün üretildiği, toplumsallaşma sürecinin ilk ve en etkili biçimde yer aldığı, ana-babalar ile çocuklar arasıda birincil ilişkilerin kurulduğu, ekonomik etkinliklerin yer aldığı bir toplumsal kurumdur.
Üye Sayısı Bakımından
Aile Üyeleri Arasında Otoritenin Dağılımı Bakımından
Evlenme Biçimleri Bakımından, Eşlerin Sayısına Göre
Soyun Belirleniş Biçimine Göre
Evli Çiftin Oturma Yerine Göre
Eşlerin Toplumsal Üyeliği Bakımından
İnsan ilişkilerinin gerçekleştiği bir diğer ortam, komşuluktur. Aile ortamı nasıl zorunluluk ortamı ise komşuluk da zorunlu beraberliği gerektiren bir ortamdır. Öncelikle apartman komşuluğu yakın beraberliğin tipik bir örneğidir. Zorunlu olarak yüz yüze gelmenin gerektiği insan ilişkilerinin sağlıklı olması, huzurlu yaşamın şartıdır.
Acil bir durumda komşusunun yardımı herkes için gerekebilir. “Ev alma, komşu al.” atasözü, “Komşusu açken, kendisi tok yatan bizden değildir.” hadisi, komşuluk haklarını ve ilişkilerini vurgulayan değerlerimizdir.
Akran grupları; çocuğun yakın çevresini oluşturan ve onun kişiliğinin oluşumunda önemli rolü olan gruplardır. Bu akran grupları, her yaş döneminde söz konusudur. Çocuk ilköğretimin ilk kademesinde aileye yönelimli iken ilköğretimin ikinci kademesinde daha çok akran grubuna yönelimlidir.
Çocuk, birbirinden farklı iki toplumsal çevrede büyür. Bu iki toplumsal çevreden birincisi anne-babası, öğretmenleri, akraba ve komşularının oluşturduğu yetişkinler çevresi; ikincisi ise akranlarından (yaşıtlarından) oluşan çevredir. Yetişkinler çevresinde ikincil statüde olan çocuk, akran grubunda yaşıtlarıyla eşit statüdedir.
Akran grupları, gençlik dönemindeki çocuklar için daha önemlidir. Çünkü çocukluk döneminden ergenlik dönemine doğru ilerlerken arkadaşlarıyla olan sosyal ilişkileri de gittikçe artmaktadır. Arkadaşlık ilişkileri, sosyalleşme süreci içinde tüm yaşam boyunca önemlidir. Ancak ergenlikte farklı gelişimsel özellikler, arkadaşlığın bu dönemdeki önemini arttırmaktadır. Arkadaşlıklar, sosyal ilişkilere öncülük etmektedir.
Ergenlik bir geçiş dönemi olduğundan bireyin anne-babasının yaşamdaki yeri değişir ve arkadaşlar bu değişime katılır. Mükemmel bir ailenin bile çocuğuna veremeyeceği tek şey, gençlere akran gruplarının sağladığı arkadaşlıktır.
Arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve benimsenmek, benlik saygısının önemli bir şartıdır. Çocuk akran grubunda kendi kişiliğini dener ve geliştirir. Çocuk için arkadaşları, kendi kişiliğini yansıtan ayna yerine geçer, kendini tanır ve tanıtır. Çocuğun özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin arkadaşları tarafından kabul görmesi, onun kendi kabulünü de olumlu yönde etkilemektedir.
Akran grubu, kişilik gelişimine etki eden önemli bir unsur olduğundan bu noktada arkadaş seçimi de önem kazanmaktadır. Arkadaş seçerken seçilen arkadaşın; çalışkan, güzel huylu ve anlayışlı olmasına dikkat etmeli bunun yanında tembel, zamanını boşa harcayan, gereksiz ve çok konuşan, fitneci ve fesat kişilerle arkadaşlık etmekten sakınmalıdır. Akran gruplarının çocuklara olumlu ve olumsuz olmak üzere iki yönde etkisi olabilmektedir.
Çocuğun ya da gencin sosyalleşmesini; grupta güven, statü ve kabul görmesini sağlar. Akran grubu sadakat, cesaret ve katılma duygularını besler ve güçlendirir. Çocuğa ve gence eşitlik, adalet gibi konularda deneyim imkânları sunar. Akran grubunda birey rahat bir ortam bulur. Ailesinden uzakta rahat konuşur, rahat hareket eder. Evde yapamadığı birçok etkinliği grupta yapar. Akran grubu, liderlik yeteneğine sahip olan gençlere liderlik deneyimi sağlar. İş birliği ve takım ruhunu öğrenme, akran grubunda gelişir.
Grubun amaçları anti-sosyal olduğunda üyeler de anti-sosyal davranışları benimser. Bu anlayıştaki gruplar üyelerini suçlu davranışlara yöneltebilir. Akran gruplarının anti demokratik ve kendini üstün gören davranışları, zayıf üyelerin kişiliklerini zedeler ve gruba uyumlarını zorlaştırır. Gruplara kabul edilmeyen gençler incinebilirler. Bu gençlerin kişilikleri zedelenebilir. Gencin ileriki yaşamında zararlı sonuçlara yol açabilir. Bu durumdaki gençler, aşağılık duygusuna kapılır ve gençlerin kendilerine güvenleri azalır.
Anne-babalar ve eğitimciler, çocukların sağlıklı kişilik oluşumu ve gelişimi için akran gruplarının bu yönlerini görebilmeli ve çocukların böyle olumlu işlevleri olan gruplara katılımını teşvik etmelidir. Ancak bu teşvik, denetimli ve ölçülü olmalıdır. Aksi halde çocuk ya da genç, akran gruplarının olumsuz işlevlerinden, etkilerinden daha fazla etkilenebilirler ve bu da olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Her mesleğin üyeleri kendi çıkarlarını ve haklarını korumak, sorunlarını dile getirmek amacıyla örgütlenir. Günümüzde aynı meslek üyelerinin bir araya gelerek örgütlenmeleri, demokratik yaşantının da bir gereği olarak kabul edilmektedir.
Meslek grupları, grubun gerektirdiği sağlıklı insan ilişkilerine özen gösterdikleri gibi mesleki örgütlenmenin şartlarına da dikkat etmelidir. Bu şartlar, meslek sahibinin mesleki bilgisi (teorik ve pratik), mesleğe giriş denetimi (üyelik sertifikası), meslek ahlakı ve çalışma özgürlüğüdür. Ayrıca her mesleğin, meslek grubu olarak özellikleri vardır.
Meslektaşının kazanmasını istemeyen ve meslek arkadaşlarıyla iş birliğinden kaçınan bir insanın mutlu ve huzurlu olduğu söylenemez. Bu nedenle aynı meslek elemanlarının bir araya gelerek oluşturdukları meslek grupları, insan ilişkilerinin geliştirileceği ortamlar olarak değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.
Sendikalar; çalışanların haklarını korumak, geliştirmek, eğitim ve verim düzeylerini yükseltmek amacıyla oluşturulan kurumlardır. Sendikalar, üyelerinin sosyal ve ekonomik haklarının korunmasını ve geliştirilmesini amaçlar. Bu en doğal hakkın sağlanması idealine, sağlıklı insan ilişkileriyle ulaşılabilir.
Dernekler, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan sosyal kurumlardır. Vakıflar da benzer amaçla kurulan sosyal kurumlardır. Sosyal yardımlaşma kurumlarının özünde, insanlar arasında iyi ilişkiler kurularak belli amaçların gerçekleşmesi düşüncesi vardır.
Siyasi partiler, toplumsal ve demokratik yaşantının gereği olarak kurulan siyasi gruplardır. Partilerin de amacı sonuçta topluma hizmettir. Partilerin siyasal hizmet araçları olduğu, temelde insan mutluluğunun esas alındığı akıldan çıkarılmamalıdır. Hırs, öfke, tutarsız iddialar ve yapıcı olmak yerine yıkıcı davranışlar, siyasi hareketliliği bozan yanlışlıklardır. Her tür ve düzeyde faaliyet gösteren sosyal kurum ve kuruluşlar, amaçlarına düzenli insan ilişkileriyle ulaşabilirler.
Bazı anne-babalar, çocuğunun yaşıtlarıyla oynamasını engeller. Çocuğuna hem annebaba, hem de arkadaş olabileceklerini sanırlar. Çocuğuyla yer, içer, oynar, gezerler. Böylece çocuklarının yaşıtlarıyla ilişkisini ya açıktan ya da dolaylı olarak kısıtlarlar. Böyle annebabalar ya içe dönük bir yaşam sürdürdüklerinden ya da aşırı koruyucu anne-baba tutumu gösterdiklerinden bu yolu seçmektedirler.
Oysa çocuğun kendi yaşıtları ile oyun gruplarına katılması, kendine güvenmesi, kendini kolay ifade edebilmesi sağlıklı bir kişilik geliştirmesi açısından önemlidir.
Aileden sonra ikinci temel sosyal grup; çocuğun okulu, sınıfı ve arkadaşlarıdır. Bu sosyal çevrede öğrenci-öğretmen ilişkisi çocuğun kişiliğini oluşturan temel etkendir.
Okulda insan ilişkileri çeşitli düzeylerde devam eder. Çocuğun sıra arkadaşlarıyla ilişkileri, grup üyeleriyle eğitsel kol çalışmalarındaki görev ilişkileri, sınıf arkadaşlığı ilişkileri, servis arkadaşlığı ilişkileri ve diğer sınıflardaki öğrencilerle ilişkileri okuldaki insan ilişkilerine örneklerdir.
Kaynak: MEGEP