Ağaçlar Neden Budanır?
Ağaçlar, özellikle meyve ağaçları, daha kuvvetlensinler diye bazı dalları kesilerek budanır. Böylece daha bol ve iri meyveler yetişir.
Ağaçlar, özellikle meyve ağaçları, daha kuvvetlensinler diye bazı dalları kesilerek budanır. Böylece daha bol ve iri meyveler yetişir.
Ağaçlar her ilkbahar ve sonbaharda gövdesini bir kat genişleterek büyür. İlkbaharda oluşan kat daha açık, sonbahardaki daha koyu renktir.
Bitkiler besinlerini topraktan alır. Bu yüzden çiftçiler topraklarına sık sık gübre karıştırırlar ki toprak verimli, besinler zengin olsun.
Bitkiler elbette toprağı yemez ama toprağın derinliklerinde olan kökleriyle yetişmeleri için gerekli olan su ve madensel tuzları tüketirler.
Tıpkı bebekler gibi, ağaçlar da beslenerek ve gerektiği gibi soluyarak kökleriyle toprağın içinde gereken besini bulur ve büyür.
Bu küçük çizgilere damar denir. Bu küçük borucuklar besisuyunun her tarafta dolaşarak yaprağı beslemesini sağlar.
Yaz güneşinin sıcaklığı, susuzluk ve kış mevsiminin ilk soğukları, yaprakların yeşil renklerini kaybetmelerine sebep olur.
Çam ve sarmaşık gibi bitkiler kışın yapraklarını dökmezler. Çünkü soğuk günlerde bile besisuyu bunların yapraklarına kadar dağılabilir.
Bazı develerin kendilerine çok yararı olan iki hörgücü vardır. Bazı develer de tek hörgüçlüdürler. Hörgüçler, develerin yiyecek ambarıdır.
Çok uzun çağlardan beri zürafalar beslenmek için yüksek dallardaki yaprak ve tomurcuklara boyunlarını uzatmak zorunda kalmışlardır.
Sünger avcıları ya da dalgıçların denizlerin derinliklerinden çıkardıkları süngerler, bazı deniz hayvanlarının iskeletleridir.
Yılanların belkemiği çok yumuşak olduğu için, vücutlarını dalgalandırır ve sırayla sağa sola doğru oynayarak hareket ederler.
Bu onların savunma tarzıdır. Kirpiler toplanınca, dikenleriyle kendilerine saldıranlar için büyük bir tehlike yaratır; hatta yaralayabilir.
Bazı yılan türlerinin ağzında, içleri çukur, sivri ve uzun dişler vardır. Bu dişlerden ısırılan canlının vücuduna zehir akar.
Çünkü yılanın derisi, kendisiyle beraber büyümez. Eskisinin altında yeni bir deri oluşunca, dar gelmeye başlayan eski derisini terk eder.
Tırtıllar yürümezler, tırmanırlar. Mini mini ayakçıkları, yumuşak gövdelerinin 12 halkasını dalgalandırarak çeker ve böylece hareket eder.
Kelebek küçük hortumunu uzatıp çiçeğin içine daldırır ve çiçeklerin içinde bulunan ve balözü denen şekerli sıvıyı emer.
Örümceğin karnının altındaki küçük deliklerden, havayla temas eder etmez katılaşan ve iplik halini alan bir sıvı çıkar.
Bukalemunların son derece hassas bir cildi vardır. Bulunduğu çevreye göre renk değiştirebilir. Özellikle ağaçlarda çok iyi saklanır.
Dişi ateş böceği erkeğine nerede olduğunu belli etmek için geceleyin belirli aralıklarla ışıklı sinyal verir.
Küresel ısınmanın da etkisi ile okyanuslarda yaşaması gereken birçok zararlı balık türü farklı sulara göç etmeye başladı.
Nasıl ki bazı balıkçılar denizde ağ atarak avlanır; örümcekler de kurdukları ağlarla böcekleri avlarlar ve bu şekilde beslenirler.
Arılar, çiçeklerden topladıkları polenlerle kovanlarında bal yaparlar ve bunlarla yeni doğan arıları beslerler.
Tavşanların koku duyusu çok güçlüdür. Besinini bulabilmek ve tehlikeyi sezebilmek için çevresini devamlı koklar ve burnunu devamlı oynatır.
Bunlar çok hafif böceklerdir. O kadar hafiftirler ki, su üzerinde durabilirler. Ayrıca bu böceklerin bacakları birbirlerinden çok ayrıktır.