Meta Gelecekten Korkmalı Mıyız?
Web 2.0’ın gelişiminin ardından yaşantımızda önemli bir yer edinen ve çokça vakit geçirdiğimiz sosyal hayat her geçen gün evrimleşiyor.
Web 2.0’ın gelişiminin ardından yaşantımızda önemli bir yer edinen ve çokça vakit geçirdiğimiz sosyal hayat her geçen gün evrimleşiyor.
Yaklaşık bir aydır üzerine yoğunlaştığım bir konu. Nedeni popülaritesi değil. Belki de yeni bir çağ başlıyor ve geleceğimiz şekilleniyor.
25 Aralık 2015 tarihinde, yani neredeyse tam 7 sene önceki yazımda bugün yapılanları öngörmüş ve çözümümü dile getirmiştim.
Dijital Yobaz Orhan Toker’in “masum değilmiş” diye atıfta bulunduğu animelere bir taş da milli futbolcu Burak Yılmaz’dan geldi.
Son yıllarda sıkça eleştirilen “adalet”, “emniyet” ve “güven” gibi kavramlardan sonra bu noktada halkla ilk teması kuran polisleri sorduk.
Dört adet kitaptan oluşan bu çocuk kitabı serisi elime geçtiğinde oldukça heyecanlanmıştım. Fakat görseller dışında umduğumu bulamadım.
1922'de Die neue Rundschau adlı edebiyat dergisinde yayımlanan ve Kafka’nın yayın için hazırladığı son hikâye koleksiyonundan bir eser.
İnsan olmayı kapsamlı bir biçimde tanımlayan ve tüm dünyada geçerli olan ortak bir düşünce ve davranış biçimi var mıdır sizce?
Bu kulak tırmalayıcı / Cızırtılı ses… / Raylarda koşturan / tramvayın sesi mi? /Yoksa beynimi kemiren / düşüncelerimin mi?
Eğer insanlar doğuştan iyi ahlak ve güzel davranış potansiyeline sahiplerse, dünyadaki tüm bu kötü ve şeytani davranışlar nereden geliyor?
Şu karanlık çökmüş korku dolu şehrin sokaklarında usulca yürürken hissettiklerimiz dile gelse, haz verir mi ruhsuz kalbimize?
Eğitim-öğretime verilen değerin sözde kaldığı, tüm konularda herkesin her şeyi bildiği bir kültürde, anlamsızlaşan sözler üzerine bir yazı.
Bu şiir, içine her an duygusal zehir çeken ve sağlıklı ve genç vücudunun altına yatan hasta ve yaşlı zihnine söz geçiremeyen birine aittir.
Milenyum dediğimiz 1000 senenin devrilmesi takvimi, dünyanın her yerinde farklı etki yaratırken memleketimde de kendine has yankı buldu.
Karşımda manzaralar; çığlıklar karışıyor içine/Şarkılar söylüyor heykeller; etrafına çiçekleri topluyor/Çiçekçi teyze de; çiçek oluveriyor
Bu şiir, 27 Haziran 2021 tarihinde Ukrayna, Lviv, Rynok Meydan’ında günün doğmadığı sabah saatlerinde bir sokak lambası altında yazılmıştır.
Tüm yaratılış sistemi elimizdeki imkânları doğru değerlendirebilme üzerine kuruludur. İmkânlarımızla diğerlerine yardımcı olabiliriz.
Hayatın getirdiği iyi ya da kötü olaylara farklı tepkilerle karşılık verilebilir, tebessümler kahkaha, hüzün ise kedere dönüşebilir.
Anlatmadın diye yaşanmamış olmuyor. Belki mutluluğunu anlatacak kelimeler yok heybende. Belki de hatırlayıp hüzünlenmek istemiyorsun.
Beyin zorlandıkça sınırlarını geliştiren bir yapıya sahip, ne kadar çalıştırırsak ve zorlarsak kabiliyeti bir o kadar artıyor.
Annemin karnına dönmek istiyorum / Duygularımı, bedenimi, ruhumu / Başka nerde, nasıl, hangi yolla / Koruyabilirim ki tüm varlığımı..
Güneşin doğurduğu sıcaklık, ışık / Göz kapaklarımdaki ağırlığı kaldırıyor. / Gözler parlıyor heyecanla / İnsan yeniden doğuyor
Üsküdar’ı, Kadıköy’ü, Samatya’yı, Pendik’i, Sarıyer’i. Hepsini dolaşıyoruz yüreğimle. Onlar da şikâyet ediyorlar ve siteme başlıyorlar.
Vakit, iki kalbe düşmüş bir sevda serinliği vakti. Tohumdan ağaca yol almış, öncesiz ve sonrasız bir ümit misali. Vakit, Lam ve Nun vakti.
Güneş doğar mı tepelerin ardından / Dağlardaki karla beraber / Parlamaya başlar mı? / Gök kızıllanır mı yeniden..