Bir Gülüş Daha Soldu: Ceren Özdemir
Kimliği henüz belirlenemeyen bir saldırgan tarafından evinin önünde bıçaklanan genç balerin Ceren Özdemir hayata gözlerini yumdu.
Kimliği henüz belirlenemeyen bir saldırgan tarafından evinin önünde bıçaklanan genç balerin Ceren Özdemir hayata gözlerini yumdu.
Anne olmak muhteşem bir şeydir; fakat sık hastalanan, yetersiz beslenen, uykusuzluk çeken bir bebek sizi tüketen bir şeye de dönüşebilir.
Evliliği ve aileyi kötüleyen veya savunan biri değilim. Ben yalnızca, öğrenilmiş çaresizlikler üzerinden bir hayat kurgulanmasına karşıyım.
Fethi üç farklı karakterin gözünden izleyeceğiniz bu kitapla tarih size içine çekecek. İmparatorluk, dünyanın ilk günüyle başlıyor.
İnsanoğlu, temel yaşam dürtülerinin üstünde bir hayata sahip olabilirmiş gibi, çeşitli yaş gruplarına hitap eden eğitimler planlanıyor.
1937 yılında yayınlanan bu kitap, dönemin toplumu için yoksul ve çalışan kesimin sorunlarını edebiyata taşıyan öncü eserlerdendir.
İdam cezasının kaldırılması için bir savunma niteliği taşıyan bu kitapla, darağacının soğuk ilmeğini boğazınızda hissedeceksiniz.
1950'li yıllarda Ürgüp'te kütüphanecilik yapan Mustafa Güzelgöz’ün, topluma fayda sağlamak adına ömrünü adadığı cefakar hikayesi.
Eğer kimse evlenmez veya evlense bile en azından çocuk yapmazsa, bu kötüye giden sistemi çok kısa bir zamanda çökertmek mümkün olabilir.
Belki korktuğumuz için, bir şeyi açıkça ifade etmek dururken; üstü kapalı yüzlerce ifade arasına mesajlar gizlemeyi tercih edebilmekteyiz.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de futbol aşırı seviliyor. Futbolun fanatikleri ise kendi eğlenceleri uğruna etrafına zarar veriyor.
İnsan olarak hangi dine inanırsak inanalım dua ederiz. Dua ederken istenilen şeylerin de hayırlı bir şekilde olmasını dilemeliyiz.
İnsanlar yaratılış özelliklerinden dolayı sınırsız seçme özgürlüğüne sahipler. Fakat bu özelliği ne kadar doğru kullanabiliyorlar?
Çağa ayak uyduracağım derken çağ dışı olmaya meyilli bir nesil yetişiyor. Ve bu nesil meylettikleri şeyin doğruluğunu dahi ispat edemiyor.
Dünyada evrensel bir ahlak, evrensel bir estetik ve güzellik algısı var gibi gözükür. Buna rağmen 'herkesin kararına kimse karışamaz'.
Bazı kültürlerde, çocuklarının yeterince büyüdüğünü düşünen anne-babalar, onları baş göz etmek için tatlı bir telaş içerisine girerler.
Bencilliğimizde boğulan ruhumuzu arındırmaya yetecek kadar güçlü olan bu masum dokunuşa ermek için, hiçbir adım attınız mı?
İstesek de istemesek de öleceğiz bir gün. İsteyerek ölenler, kazara ölenler, ölmekten kaçanlar ve öldürmeyi seçenler üzerine bir yazı.
Uzakları yakın etmek için herhangi bir araca ya da teknolojiye sahip olman gerekmiyor. Neye yakın olmayı dilediğinle alakalı her şey.
Gerçek hayatta ritüeller vardır. Bulunduğumuz konuma göre hareket etmek için çabalar dururuz. Asla kendimiz olmamıza imkân yoktur.
Tohum toprağı fetheder, insanlar şehirleri. Tohum boy verir, dallanır, budaklanır. İnsan soy verir şehre, isimler takılır topraklara.
Her ne kadar orucun “nefis muhasebesi, tövbe” gibi kelimeleri çağrıştırdığını söyleyenler varsa da, ağzı olan oruç tutuyor, vesselam..
Paris’te bulunan Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangın ile ilgili sosyal medya kullanıcılarının yorumlarına yönelik yazılmıştır.
İnsanlığı uzaya ulaştıran gelişmeler, en zenginlerin daha da zengin olmasını sağlamadıktan sonra, ne kadar faydalı olabilir ki!
Dünyayı kavramaya başladığımız andan itibaren, mücadelelerimizin bir amaç için olduğunu düşünürüz. Gerçekte öyle midir peki?