Din ve Ahlak
Diamond Tema ile Cemre Demirel’in Yer6 Film YouTube kanalında yayınlanan “Din ve Ahlak” konulu yayınına yönelik bir deneme yazısı.
Zaho’dan I Phone 13 Pro Max aldık.
2022 senesinin bitmek üzere olduğu şu günlerde Türk vatandaşlarının gündemini işgal eden şeylerin başında ‘Yurt dışından telefon almak’ konusu geliyor. Artan vergi oranları sebebiyle normal fiyatının iki katından fazla bir ücret ödeyerek ancak sahip olabildiğimiz teknolojik ürünlerin başında hiç şüphesiz cep telefonları bulunuyor.
2023 itibariyle IMEI kayıt ücretlerinin artacağının duyurulması ile insanlar sene başı gelmeden yurt dışından cep telefonu alma telaşına girdiler. Bu telaşa biz de ortak olduk ve hangi ülkeden cep telefonu almanın daha avantajlı olabileceğini araştırmaya başladık.
Gitmeyi planladığımız Güney Doğu Anadolu Bölgesi turu sebebiyle Irak'ın kuzey bölgesinde yer alan Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı bir şehir olan Zaho’dan (sınıra 10 km kadar uzaklıkta) telefon alma ihtimalimizi araştırmaya başladık. Amerika fiyatlarına en yakın fiyatların bu bölgede bulunduğunu öğrendikten sonra az çok rotamızı da çizmiş olduk.
Şırnak ili, Silopi ilçesinde bulunan Habur Sınır Kapısı’ndan Zaho kentine geçebilmek için en yakın lokasyon olan Cizre’de konakladık. Cizre otogarından otobüsle Zaho’ya geçebileceğiniz (kişi başı 150 lira) otobüsler de bulunuyor ama hareket saatleri bize pek uymadı. Otobüslerle geçiş yaptığınızda diğer yolcularla birlikte hareket etmek zorunda olduğunuz için işlemler oldukça uzun sürebiliyor, otobüs seçeneğini elemekle iyi bir karar vermiş olduk. Konakladığımız yerden ayrılıp sabaha karşı (5 gibi) sınır kapısına hususi araçla hareket ettik. (Cizre’de ve gezdiğimiz diğer illerde de uygun fiyata yurt dışı telefon seçenekleri mevcut; fakat IMEI kaydı yapabilmek için yurt dışına giriş çıkış yapmamız gerekiyordu ve hazır çıkmışken çok daha uyguna yurt dışından kendimiz almayı tercih ettik)
Aracımızı Habur Sınır Kapısı önündeki otoparka bıraktık. Bu otoparkın günlük fiyatı Kasım 2022 itibariyle 20 liraydı. Eğer araç sahibi sizinle birlikteyse hususi araçla geçmek en mantıklı seçenek gibi gözüküyor. Araç üzerimize olmadığı için biz diğer seçenekleri kullandık ama şahit olduğumuz kadarıyla geçiş işlemleri hususi araçla çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ilerliyor.
Otoparkta “simsar” denilen biri ilk kez geçeceğimizi öğrendikten sonra bize yol göstermeyi teklif etti. Pasaportlarımızı aldı ve bize bir araç ayarlayacağını söyledi. Yaya olarak geçmemize izin verilmediği için teklifine uymak durumunda kaldık. (Sonradan öğrendiğimize göre söz konusu otoparkın az ilerisinde taksiye binerek geçme seçeneği de mevcutmuş ve bu seçeneği hususi aracı olmayanlar kullanabilir. Duyduklarımıza göre yaklaşık olarak ücreti kişi başı 50 liraydı. Pazarlık yapmanız mümkün olabiliyor. Öğrendiğimiz kadarıyla taksiyle yalnızca ilk kontrol noktasından geçip, yurt dışı harç pulu ve pasaport kontrolü sonrası yeniden bir araç bulmanız gerekiyor. Otoparka girmeden önce taksicilerden fikir almayı deneyebilirsiniz.)
Yaklaşık beş dakika içerisinde Simsar bize, içinde “karınca” denilen insanların bulunduğu ticari kaydı bulunan bir minibüste yer ayarladı. Karınca, bir hafta içerisinde iki üç kez giriş çıkış yapmayı deneyen insanlara takılan bir lakapmış. Bunların sınırdan geçmesi için yanlarına bizim gibi yurt dışına ilk kez çıkan ya da bir haftadan uzun süre giriş çıkış yapmamış insanları bulmaya çalıştığını da sonradan fark ettik. Biz onlara onlar da bize muhtaç gibi bir durum oluştu diyebilirim.
Minibüse bindiğimizde herkes Kürtçe konuşuyordu ve oldukça tedirgin olduk. Sonrasında bizimle Türkçe konuşmaya başladıklarında yavaş yavaş rahatlamaya başladık ve bizi yüz üstü bırakmayacaklarına kanaat getirdik. Çünkü kural gereği araca binen biri araç listesine alınıyor ve sınırı geçene kadar bu listenin tam olup olmadığı sürekli kontrol ediliyor.
Minibüs ilk kontrol noktasından geçtikten sonra yurt dışı harç pulu almak ve pasaport kontrolünden geçmek için araçtan ayrıldık. Yurt dışı harç pulu ödenen noktada yalnızca nakit para kabul ediliyor. Yanınızda para yoksa bu ödeme noktasına yakın bir PTT para çekme ünitesi var. (Ödeme noktasının 10 metre gerisindeki kapıdan içeri girerek art arda birkaç kapıdan daha geçtikten sonra iki bina arasında kalan bir açıklığa ulaşacaksınız. Sağa yönelin ve sağınızdaki bina bitene kadar ilerleyin. Binanın bitiminde sağda iç tarafta PTT şubesine ulaşacaksınız. Nakit para ile hiç bilmediğimiz bir ülkeye geçmek riskli olur düşüncesiyle yanımıza ancak gidiş dönüşe yetecek kadar para almaya karar vermiştik ama sınıra gelmeden önce para çekmeyi unuttuğumuz için yetecek miktarda parayı bu PTT noktasından çekmek durumunda kaldık)
Yurt dışı harç pulumuzla birlikte pasaport kontrolünden geçip minibüsün bizi alacağı noktaya geldik. Tekrar minibüse bindik ve yine bir kontrol noktası sonrası iki ülkeyi birbirine bağlayan köprüye ulaştık. Bu köprüde beklediğimiz bir saat süresince minibüsteki insanlarla kaynaştık. Hala küçük bir tedirginliğimiz bulunsa da ilk tecrübesizliğimizi atlatmamızı sağlayan yeni arkadaşlarımıza minnet duyduk.
Nihayet karşı tarafın kontrol noktasına ulaştığımızda pasaport kontrolü ve araç kontrolü sonrası sınırın karşı tarafına geçişimize izin verildiğinde saat 9 olmuştu bile.
Yarım saat geçmeden Zaho kentine ulaştık. Minibüsteki herkes kendi alışverişi için farklı yönlere dağıldı. Bize yardımcı olabileceklerini umarak bir ikisinin peşine takıldık. Kredi kartımızla telefon alabileceğimiz bir yer olup olmadığını sorduk. Burada pos cihazı bulamayacağımızı söylediler. Birkaç telefoncu gezince söylediklerini teyit eden bir durumla karşılaştık. Bu bölgede Apple Mağazası bulabilirsek kredi kartımızı kullanabileceğimizi düşündük ama maalesef Zaho’da resmi bir Apple Mağazası da yokmuş. (Zaho maceramız sonrasında Erbil’de iCenter adında bir Apple Mağazası olduğunu internetten öğrendik)
Zaho çarşısında sınırı birlikte geçtiğimiz kişilerden ayrıldıktan sonra, “Bir şehirdeki dükkanlarda nasıl pos cihazı olmaz ya” şaşkınlığı içinde, üzerinde bilindik markaların isimleri bulunan dükkanlarda ve bulduğumuz büyük bir markette Pos cihazı arayışımızı bir müddet daha sürdürdükten sonra elimizdeki para yetersiz olduğu için eli boş bir şekilde geri döneceğimiz gerçeğini kabul etmek zorunda kaldık. Gerçekten de yalnızca nakit para geçiyordu her yerde. Döviz Exchange yapan dükkân ve seyyar dövizcilerde de pos cihazı bulunmuyordu maalesef.
Çaresiz bir şekilde taksi kullanarak sınıra dönmeye karar verdik. Daha önceden fiyatını (kişi başı 15 lira) sorup öğrendiğimiz için özgüvenli bir şekilde taksilerden birine bindik ve sınır kapısına gitmek istediğimizi söyledik. İki kişi olduğumuz için hemen hareket etmedi. Sınıra gitmek isteyen başka yolcuların binmesini bekledi. Orası sınırdan gelenlerin tercih ettiği bir çarşı olduğu için başka müşteriler bulması uzun sürmedi.
Taksi hareket ettiğinde bizim dışımızda tanımadığımız iki kişi ile başımıza gelen çaresizlik üzerinden konuşmaya başladık. O esnada tuhaf bir şey oldu ve bu tanımadığımız insanlar, sınıra gidip kendi işlerini halletmek yerine Zaho’da bildikleri bir telefoncu olduğunu söyleyerek bize yardım teklif ettiler. Yardım tekliflerini kabul ettik. Telefoncunun internetine bağlanarak Türkiye’deki bir hesaba para aktardık ve iphone 13 Pro Max 128 GB Köknar Yeşili iki adet telefon alabildik. (Fast işlemleri 5 bin limitli olduğu ve para aktarma işlemi hafta sonuna denk geldiği için biraz zahmetli oldu)
İstediğimize kavuşmuş olduğumuz ve beklemediğimiz bir anda gördüğümüz insanlık için çok mutlu bir şekilde dönüş yolculuğuna geçtik. Bize yardım eden yeni dostlarımızla yeniden taksi tutarak sınıra doğru yola çıktık. Taksi paramızı da bize ödetmediler.
Taksi bizi sınıra kadar götürdü. Aslında aynı taksi ile sınırın ilk kontrol noktasından geçebilir, içeride binebileceğimiz bir araç ayarlayabilirdik ama sınır girişindeki dükkanlardan alacağı olan dostlarımıza eşlik edebilmek ve tecrübesizlik dolayısıyla sınırda indik. (Sınıra 200 metre mesafede bir petrol istasyonundan hareket eden ve sınırı geçebileceğiniz otobüs ve minibüsler de bulunuyor)
Taksiden inince sabah bizimle aynı minibüste olan “karınca” denilen insanlara tekrar denk geldik. Meğerse sınırı geçememişler ve bize yeniden ihtiyaç duymuşlar. Bizi görünce altın bulmuş gibi sevindiler ama tabi çaktırmadılar. Bizi ellerinden kaçırmamak için alel acele bizimle taksiye binerek ilk kontrol noktasından geçmeyi teklif ettiler. Toplamda dört kişi olduğumuz için ve onlar da üç kişi oldukları için iki farklı taksiye bizi bölüştürdüler. Bizim sayemizde sınırın ilk kontrol noktasından geçebildiler.
İçeri girdiğimizde pasaportumuza çıkış damgası vurulması işleminden sonra bize daha hızlı geçebileceğimiz bir minibüs ayarladılar. (Bu minibüse pazarlıkla dört kişi 700 lira ödedik)
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Türkiye arasındaki köprüye ulaşıncaya kadar, X ray taraması, bireysel pasaport kontrolü, araç listesi kontrolü, aracın detaylı aranması gibi noktalardan geçtik. (Bu işlemler her iki ülke için ayrı ayrı yapılıyor)
Köprüye ulaştığımızda üzülerek öğrendik ki memurlar öğlen arasına çıkmışlar. (12 civarı köprüde olmamıza rağmen, 13 buçuğa kadar bekledik)
Köprü tekrar açıldığında araç listesinin kontrolü sonrası araçtan inip yaya olarak devam edilen noktaya ulaştık ama otobüs içinde bizi bilgilendiren olmadığı için otobüsten inip sıraya girmekte geciktik. Bu yüzden yaya girişinde en son sıralara kaldık.
Yaya girişi esnasında yanınızda getirdiğiniz eşyalara bakılıyor. Eğer yanınızda sınırlı sayıda eşya varsa (bir adet telefon, üç karton sigara, üç adet çay gibi) geçmenizde bir sorun olmuyor ama abartarak ve memurları kandırarak fazla eşya geçirmeyi deneyenlere hiç acımıyorlar ve bazen geçirmeye çalıştığı tüm eşyalarını atıyorlar.
Biz yalnızca telefon alabildiğimiz için sorun yaşamadık ve dostlarımızın eşyalarını onlar adına geçirmeye yardım ederek bize yapılan iyiliğe karşılık vermeye çalıştık. Bu tarz yerlerde bir nevi kazan-kazan (win-win) stratejisi izlemiş oluyorsunuz.
X ray sonrası gümrük polisi yurt dışı telefonlarınızı sisteme ve pasaportunuza işliyor. Eğer aynı pasaportla Avrupa ülkelerine da gitmeyi düşünüyorsanız pasaport üzerine cihaz bilgilerinin yazılmamasını tercih edebiliyorsunuz. (Gümrük polisleri bunu size soruyor ve eğer uygun görürseniz mürekkepli kalemle telefon marka modelini pasaportunuza yazıyor. Yazılmasının ne gibi avantajı olduğunu çözemedik)
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde vergi olmadığı için çıkışta Tax Free (vergi iade noktası) noktası aramanıza gerek yok. (Diğer ülkeler sizden vergi alır ama siz o ülkeye vergi vermekle sorumlu olmadığınız için o ülkeye ait vergi iadesi noktasında ödediğiniz vergiyi nakit olarak geri alabiliyorsunuz. Bunun için uzun kuyruklara girmeniz ve saatlerce vergi iade işlemi için beklemeniz gerekebiliyor. Irak bu açıdan avantajlı)
Nihayet tüm işlemlerden sonra sınırdan yaya olarak çıkıp son bir kontrolden daha geçerek aracımızın bulunduğu otoparka ulaştık ve dostlarımızın irtibat bilgilerini alarak ayrıldık.
Tabi ki yurt dışından telefon getirmekle işiniz bitmiyor. Bir de bu telefonları açtıktan ve içine sim taktıktan sonra 120 gün içerisinde IMEI kayıt ücretini ödedikten sonra e devlet üzerinden pasaportunuza (kimlikle gidilen ülkelerde kimliğe) işlemeniz gerekiyor. (Açılmamış ve içine sim takılmamış cihazlar için bu süre henüz başlamamış oluyor)
Siz de yurt dışından telefon almak isterseniz Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı kentleri; Gürcistan, Sırbistan, Kıbrıs, Azerbaycan, Moldova gibi kimlikle gidilen ülkeleri ya da vizesiz gidebileceğiniz diğer ülkeleri tercih edebilirsiniz.
* IMEI kayıt işlemleriyle ilgili okuduğum ve çok faydalandığım yazıya da bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz. (Yazıya ulaşmak için tıklayınız)
* IMEI kayıt ücretlerinin yıllara göre değişimini de aşağıdaki tablodan öğrenebilirsiniz.
Yıllara göre IMEI kayıt ücretleri:
2012 – 100 lira
2013 – 115 lira
2014 – 119,5 lira
2015 – 131,5 lira
2016 – 138,5
2017 – 149,2 lira
2018 – 500 lira
2019 – 1500 lira
2020 – 1838,7 lira
2021 – 2006,2 lira
2022 – 2732,4 lira
2023 – 6091,3 lira
* Son olarak 7 Kasım 2022 tarihinde Erbil'deki bir telefoncudan -bir arkadaşım vasıtasıyla- aldığım I Phone fiyat tablosunu da görsel olarak ekliyorum: