Ercüment Behzat Lav Kimdir?
Babasının divan şiirine merakı ile şiire yönelen Türk şair ve yazar Ercüment Behzat Lav, 15 Kasım 1903 yılında İstanbul’da doğmuştur.
İyi niyetle yaklaşıldığını zannediyoruz. Bu yüzden hayal kırıklıklarını yaşayıp hırpalanıyoruz, üzülüyoruz hatta ölüyoruz.
Kadın olmanın isyan noktasına getirdiği zamanlardan geçiyoruz. Cinayetler, tecavüzler, dayaklar, psikolojik işkenceler ve bu suçların sürekli tekrar etmesi.. Bütün bunlar “kadın olmak neden bu kadar bedel ödetmeli?” diye kendi kendimize durmadan sorup da cevaplarını hiçbir zaman tam olarak veremediğimiz ya da cevapları bulup da çözümü kimsenin bulamadığı anları defalarca yaşatıyor.
Kız çocuk doğar, büyümeye başlar, yaratılışı gereği kırılgan ve duygusaldır. Kavga ve huzursuzluk olmak istemediği ortamlardır. Aile içi şiddet başlar. Aile içinde tacize bile uğrar. Kendince ailenin korunaklı tek ortam olduğunu zannettiği için yarım kalır.
Kız okulunu bitirir, çalışmaya başlar. İşyerinde ayrımcılık yapılır ya da tacize uğrar. Hakkını ararsa mobbing başlar. Karşılık vermezse işten atılır. İş hayatının kurallarla, doğru bir çizgide ilerlediğini, alın teri ile para kazanmayı düşünmenin ve buna izin verilmesinin bir önemi olduğunu zannettiği için yarım kalır.
Kız bir adamı sever, diyalogları iyidir, beyefendidir. Gün geçer sevdiği adam küfür, hakaret ve şiddetle gerçek yüzünü göstermeye başlar. Kız ayrılmak ister adam kabullenmez itiraz eder. Şiddete başvurur, belki de öldürür. Sevdiği adamla mutlu olacağını zannettiği için hayatı yarım kalır.
Bir de töre kuralları vardır tabii. Kız, ailenin istediği adamla evlenmek zorundadır. Başka birisini sevemezsin. Kaçarsan ölüm emrin verilir. Töre, gelenekler affeder zannettiği için yarım kalır.
Yaşanan acı olayların hemen ardından kadınların bulundukları ortam, beraber olduğu kişiler hep konuşulur. “Orada o saatte ne işi vardı?” - “O adam arkadaş diye seçilir mi?” Maalesef ki olayların sonunda kadının canının yandığı, hayatına son verildiği önemsenecek ilk konu olacak iken sorular önce kadının yargılanması, yerilmesi ile başlar. Oysaki yalnızca zannetmenin getirdiği hayal kırıklıklarını yaşarlar.
Kadınları örseleyen, travmalarına sebep olan, yaşam haklarını elinden alanlar için verilen cezaların zayıflığı, eğitimsizliği, psikolojik sorunların tedavi edilmeyip görmezden gelinişi ve silaha çok kolay erişebilme, sınırlayıcı önlemlerin alınmayışı maalesef ki gün geçtikçe bu acı hikâyeleri hep yaşatacak.