
Mehmet Okuyan'ın Tefsirinde Şefaat Meselesi
Şefaat, cennetteki derecelerin çift olması demektir.
Ünlü sanatçıların hayatı hakkında bilgi sahibi olmanın birçok yolu var fakat hiçbiri atölyelerinde bulunmak kadar keyifli olmasa gerek.
Çalışmalarını incelemek, eserlerini müze ve sergilerde görmek harika bir başlangıç fakat hiçbir şey çalışma alanlarının içine girmek kadar detaycı bir bakış açısı sunamaz. Her ne kadar çoğu sanatçının atölyesi günümüze kadar ulaşmamış olsa da ya da kapalı kapılar ardında bulunsa da, bazıları halka açıktır ve görülmeye değerdir.
İşte ziyaret edebileceğiniz yedi ünlü sanatçının, göz zevkimizi canlandırdıkları eserlerini ürettikleri birbirinden keyifli atölyeleri.
1904'te Frida Kahlo'nun babası, Mexico City'deki renkli Coyoacán'da bir ev inşa etti. La Casa Azul yani Mavi Ev olarak bilinen bu yer, ünlü Meksikalı sanatçının doğduğu, yaşadığı ve öldüğü yer olması dışında, en ünlü şaheserlerini yarattığı yer de olacaktı aynı zamanda.
La Casa Azul’a gelen ziyaretçiler, Kahlo'nun stüdyosu dışında, evin yemyeşil avlusunu ve canlı odalarını da keşfedebilir. 1940'larda kocası Diego Rivera tarafından yaptırılan Kahlo’nun çalışma alanı, aynı onun dizayn ettiği şekilde duruyor; orijinal mobilyaları, yarısı kullanılmış sanat malzemeleri ve tekerlekli sandalyesi ile.
Fransız ressam Paul Cézanne, ilham kaynağı olarak düşündüğü doğum yeri olan Aix-en-Provence'de, 1902 yılında ormana yakın bir çiftlik evi satın almış ve burada kendisine bol güneş alan bir atölye tasarlamıştır. En önemli tablolarını da burada tamamlamıştır.
Bugün bölgeye gelen ziyaretçiler, stüdyosunda sanatçının orijinal mobilya ve resim malzemelerinin yanı sıra, ikonik resimlerinde yer alan bazı nesneleri de görebilirler.
1940'larda İngiliz sanatçı Barbara Hepworth, deniz kenarındaki St Ives kasabasında özel bir atölye kurdu. Hem ev hem de çalışma alanı olarak kullandığı Trewyn Studios'ta, modern bir sanatçının umut edebileceği her şeyi bulduğunu söylüyordu ve ekliyordu:
“Trewyn Studio benim için adeta bir mucize. Burası bir bahçe, bir açık hava alanı hatta uzaya açılan bir geçit adeta.”
1980 yılında alanı devralan Tate, bu harika stüdyoyu Barbara Hepworth Müzesi ve Heykel Bahçesi'ne dönüştürdü. Ve bölgeyi Hepworth'un sevdiği şekilde bıraktı. Burayı gezen ziyaretçilerin, Hepworth'un muhteşem hayatının içinde yer alıp, o tarihi tınıyı hissederek gezeceğini garanti ediyor.
1945'te Soyut Dışavurumcu ve kolaj sanatçısı Lee Krasner, ressam Jackson Pollock ile evlendi. Aynı yıl, çift, Long Island New York'ta büyüleyici bir ahşap ev satın alarak, bugün Pollock-Krasner Evi ve Stüdyosu olarak bilinen muhteşem atölyelerini oluşturdular.
Evin çeşitli kısımlarını çalışma alanı olarak kullanan çift, 1946’dan itibaren evin yakınlarında bulunan bir ambarda çalışmalarına devam etti. Bugün müzeye gelen konuklar, ambardaki tüm çalışma izlerini orijinal haliyle görebilirler.
Claude Monet, 1883'ten ölümüne kadar geçen 43 senede, Normandiya'da bulunan Giverny'de yaşadı ve tüm çalışmalarını burada gerçekleştirdi. Açık hava ve oryantal bahçeler onun yaşam alanını oluşturuyordu.
Bugün, bu atölyenin duvarlarında, orada oluşturduğu resimlerin reprodüksiyonlarını sergilenirken, orijinallerinin birçoğu Paris’in ünlü müzelerinden Musée Marmottan Monet’te bulunuyor. Fakat ziyaretçiler, stüdyoyu ziyaret ederek Monet’i ve o ihtişamlı otantikliği deneyimleyebilir.
1945'te modernist ressam Georgia O’Keeffe, New Mexico'daki Abiquiu kentinde bulunan bir İspanyol sömürge evi olan Abiquiu Evi'ni satın aldı. O’Keeffe burayı satın aldığında, evin bir yıkıntıdan farkı yoktu fakat çok kısa sürede aydınlık ve sanatsal bir stüdyoya dönüştürüldü.
Stüdyosunda kullandığı birçok malzeme bugün Santa Fe'deki Georgia O'Keeffe Müzesi'nde sergilenirken, ziyaretçiler güneybatı çekiciliği ve ona ilham veren çarpıcı manzaralarıyla evinin tadını çıkarabilirler.
Paris'teki Musée Rodin'de iki güzel şeye ev sahipliği yapmakta: Üç hektarlık bir heykel bahçesi ve “Parisli Rocaille mimarisinin bir mücevheri” olan Hotel Biron. Rodin’in zamanında atölye olarak kullandığı Hotel Biron, bugün devasa alana yayılmış müzenin bir galerisi.
Eğlenceli bir tren yolculuğu ile gelebileceğiniz bu müzede, Rodin’in stüdyosunu bıraktığı şekilde bulabileceksiniz.