Şeytan Çıkarma Ayininde İşkenceyle Öldürülen Anneliese Michel

24.07.2023 / Genel

Dindar bir anne ve babanın baskıları ile kendi benliği kaybeden ve kilisede bir ayin esnasında öldürülen Anneliese Michel…

Şeytan Çıkarma Ayininde İşkenceyle Öldürülen Anneliese Michel

Papaz eğitimi almış Katı Katolik baba Josef ve 3 rahibe kız kardeş sahibi obsesif derecede dindar anneden dünyaya gelen Anneliese çok katı bir din eğitimi ile yetişti.

Annesi Anna, babası Josef Michel ile nişanlıyken evlilik dışı bir kız dünyaya getirerek kendi ailesini utanca boğduğu için evlenirken siyah bir duvak takmaya mecbur edilmişti.

Evlilik dışı dünyaya gelmiş Martha, 8 yaşında ölünce suçluluk psikolojisinin pençesindeki annenin günahının faturasını Anneliese ödedi. Annesi sürekli tenkit edip her hareketini kontrol ediyordu.

Meryem Ana Sendromu olarak da adlandırılan bir psikolojik duruma evrilen iyi niyetli tatlı Anneliese, Dünya'daki bütün kötülüklerden kendisini sorumlu hissediyor, karşısına çıkan insanların acılarını çekip onların yükünü azaltmak istiyordu.

Bir gün tren istasyonunda yatıp kalkan uyuşturucu müptelalarının günahlarının bedelini ödemek için onlarla beraber soğuk, taş yerde yattı.

Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan Anneliese zeki, çalışkan bir kızdı. Yüzmek, tenis oynamak, güzel sesiyle şarkı söylemek, piyano, akordeon çalmak gibi ilgi alanları olan dışa dönük genç kızın hayali de öğretmen olmaktı.

Bir erkek arkadaşı olduğunu duyan annesi bunu öğrenince araya girdi. İtaatkâr Annelise erkek arkadaşı Peter'den ayrılmak zorunda kaldı. İstekleri ve ailesi arasında kalmak istemiyordu.

Evliliğe bakire olarak gitmesi gerektiği defalarca annesi tarafından telkin edilen ve her hareketi tenkit edilen Anneliese okul arkadaşlarının da ifade ettiği gibi içine kapandı. Bu depresyon Anneliese'nin yuvarlandığı uçuruma doğru atılmış ilk adımıydı.

Gençlik ateşi, özgürlük isteği ve cehennem korkusu arasında bocalayan Anneliese'nin ruhu daha fazla dayanamadı.  

1968'de 16 yaşında yaşadığı ilk atakta bilinç kaybını felç takip etti. Yaşadığı kasılma ve kramplardan dolayı Anneliese kendi dilini ısırdı.

Bilinmeyen karanlık bir gücün pençesine düşmüştü sanki... Karnında bir ağırlık hissediyor ve kıpırdayamıyordu. Yardım için sesi bile çıkmayan çaresiz genç kız, durumunu cehennemin ortasına düşmek olarak tarif ediyordu.

Yapılan tetkiklere epilepsinin çok şiddetli bir formu olan Grand Mal olduğu ortaya çıktı. Sonraki sene arka arkaya iki atak daha yaşadı. Yorgun ve zayıf düşen Anneliese zatürreye yakalandı ve dolaşım bozukluğu teşhisiyle klinikte tedaviye alındı.

Sonraki yıllarda (temporal lobu solda) bir beyin patolojisi tespit edilen Anneliese'ye verilen kuvvetli ilaçların, saplantılı inanç ve korkulara etki etmesi zor görünüyordu.  Durumu umutsuz bir hal almıştı...

1973'de İtalya'da bir kilise ziyareti esnasında olaylar iyice çığırından çıktı. Ayaklarının altında cehennem ateşini hisseden Anneliese kiliseden koşarak kaçtı. Dini nesnelere ve dualara tahammül edemiyordu.

Etraftaki ziyaretçilerin hepsi kendisinden gelen kötü kokuyu fark etmişti. Ailesi Anneliese'nin şeytan tarafından tacize uğradığını düşünüyordu. 

Doktorların çaresiz kaldığı ataklardan sonra yemeden içmeden kesildi.

Duyduğu seslerden ve gördüğü iblis imgelerinden dolayı uykusu kaçan, sürekli hareket edip, kendine ve çevresine zarar veren, köpek gibi masa altlarına sürünen ve havlayan, böcek ve kömür yiyen, ölü bir kuşun kafasını koparan ve hatta yerden kendi idrararını yalayan, gün içinde 600 kez diz çökmekten dizleri parçalan, paranoyaların çıldırttığı bir insana dönüştü.

Bütün testleri geçeceksin. Ama farklı türden testler için de zorlanacaksın. Bu tanrının sana bir lütfüdür. Ölümüne değin sadık kalacaksın.

 Anneliese'nin manevi notlarından alıntı

Anneleise iki kere ret etmesine rağmen, 1975 yılında ailenin ısrarıyla 'Büyük Şeytan Çıkarma' işlemi büyük kilise tarafından kabul edildi ve bu iş için iki rahip atadı. Haftada 2-3 seans yapıldı.

Katolik kilisesinin exorcism için 1614 yılından beri ritüele romanum adi altında kabul görmüş ve uygulanan katı kuralları vardı. Bu kurallardan biri şeytanın girdiği bedeni zayıflatarak onu güçsüz bırakmaktı.

Anneliese aşırı inançlı ailesinin telkinleriyle lanetlendiğine derinden inandı. Yemek yememeye başladı.  Duvarı ısırmaya kalkıştığında birkaç dişini kaybeden ve burnunu yere vuran, iblislerin soyunması için zorladığı Anneliese'yi zapt etmenin mümkünatı yoktu.

Kendisine zorla zerk edilen dini yargıların yarattığı suçluluk ve hep bastırılmış masum istekleri arasında sıkışıp kalan genç kadın tüm gerçeklik algısını yitirdi.  Hep günah diye bastırdığı, insanlığa, kadınlığa ve gençliğe dair bütün arzuları içinde farklı bir benliği besledi

Şeytan çıkarma işlemi esnasında Anneliese'nin bilinçaltından çocukluğu bir iblis olarak seslendi:

Hayır Anne, sabahın bu saatinde kiliseye gitmek istemiyorum. Uyumak istiyorum, oyun oynamak. Kiliseden nefret ediyorum.

Ailenin de dâhil olduğu son şeytan çıkarma ayininden sonra zavallı Anneliese, zatürreden kaynaklanan ateşten bir deri bir kemik halde öldü. Anneliese'yi tanıyan sınıf arkadaşı ölüm haberini aldığında söylediği ilk şey 'Onu öldürüdüler!' olmuş.

Anne ve baba tutuklandı, şeytan çıkaran rahipler ihmalkârlık ve cinayetten suçlu bulundular ve 6 aylık hapis cezasına çarptırıldılar.

Bunun yanında şeytan çıkarma operasyonuna onay veren Roma Katolik Kilisesi ve piskopos olaydan bihaber oldukları yalanını ortaya atarak suçlamalardan sıyrıldı. Oysa şeytan çıkaran rahipler genç kadının durumu hakkında sürekli piskoposa rapor veriyordu.

Adli Tıp raporuna göre Anneliese'in ölüm nedeni yetersiz beslenmeydi. Fiziksel ve sinirsel yorgunluk, kalp ve dolaşım problemleri ve ilaç tedavisinin olumsuz etkileri dışında beyin ve iç organları sağlıklıydı.

Psikiyatristler Epileptik nöbetlerin, şeytan çıkarma işlemine dönüştürülüp, kronik hale getirildiğini ifade etti.

Rahiplerin şeytan çıkarmada kullandığı ritüeller ve telkinler Anneliese'in psikotik davranış biçimini tetiklemişti. Yapıp ettiği her şey baskılarla bozulmuş cinsel gelişiminin onda bıraktığı hasarlardan ve otoriteye karşı nefretle gösterdiği tepkilerden ibaretti.

Bir manastır rahibesi Anneliese'nin kendisine görünüp:  “Ölümüm, Alman halkının günahlarını kefaretini ödemek ve kurtuluşu içindi. Tanrının sonsuz gücünün göstergesi olarak vücudum hiç bozulmadı” dediğini iddia etti.

anneliese michel