Fotoğrafçılığın Keşfi

22.07.2022 / Eğitim / Genel

Fotoğrafçılık; kamera, lens ve ışık kullanarak, gözle görebildiğimiz cisim ve şekilleri, kaydederek görüntü oluşturma işidir.

Fotoğrafçılığın Keşfi

İşlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle bir sanat olarak kabul edilir.

Fotoğrafçılık ile uğraşan kişi Fotoğrafçı olarak tabir edilir. Alanlarında uzmanlaşmış fotoğrafçılar ise, ilgilendiği ve/veya meslek olarak icra ettiği fotoğraf türüne göre bir veya daha fazla unvan alabilir.

Bilim, imalat (örneğin fotolitografi) ve iş dünyasının birçok alanında, ayrıca sanat, film ve video üretimi, eğlence amaçlı, hobi ve kitle iletişimi için kullanılmaktadır.

Tipik olarak, nesnelerden yansıyan veya yayılan ışığı, zamanlanmış bir pozlandırma sırasında bir kameranın içindeki ışığa duyarlı yüzey üzerinde gerçek bir görüntüye odaklamak için lens kullanılır. Elektronik görüntü sensörü ile bu, her pikselde elektronik olarak işlenen ve sonraki görüntüleme veya işleme için dijital bir görüntü dosyasında saklanan bir elektrik yükü üretir.

Fotoğrafik emülsiyonla elde edilen sonuç, görünmez bir gizli görüntüdür. Bu, daha sonra, fotoğrafik malzemenin amacına ve işleme yöntemine bağlı olarak, negatif ya da pozitiv, görünür bir görüntüye kimyasal olarak "geliştirilir". Film üzerindeki negatif bir görüntü, bir agrandisör kullanarak veya kontakt baskı ile kâğıt tabanı üzerinde fotoğrafik olarak pozitif bir görüntü oluşturmak için kullanılır.

Etimoloji

Bildiğimiz kadarıyla Mart 14 1839'da Sir John Herschel Royal Society of London'da bir dersinde fotoğrafçılık (photography) kelimesini dünyaya tanıtmıştır. Ancak aynı senenin 25 Şubat'ında Vossische Zeitung adında bir gazetede Johann Heinrich von Mädler bu kelimeyi kullanmıştır.

Tarihçe

Fotoğrafçılık birkaç teknik buluşun bir araya gelmesi sonucu oluşmuştur. İlk fotoğraflar yapılmadan uzun zaman önce Çinli filozof Mo Di ve Yunan matematikçiler Aristoteles ve Öklid M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda bir iğne deliği kamerasından bahsetmişlerdir. MS 2. yüzyılda Bizanslı matematikçi Anthemius deneylerinde bir tür karanlık oda kullanmıştır. Ünlü optik bilimcisi İbn-i Heysem'in (965-1040) karanlık odalar ve iğne deliği kamerası hakkında araştırmaları vardır. Albertus Magnus (1193-1280) gümüş nitratı (AgNO3) keşfetti ve Georges Fabricius (1516-1571) gümüş klorürü (AgCl) keşfetti. Wilhelm Homberg 1694 yılında bazı kimyasalları ışığın nasıl kararttığını (fotokimyasal etki) açıklamıştır. Fransız yazar Tiphaigne de la Roche'nin 1760 senesinde yayınlanan Giphantie adlı romanında fotoğrafçılığın ne anlama geldiği hakkında önemli yorumlar yapmıştır.

19. yüzyılın ilk on senesinde icat edilen fotoğrafın (kamera yolu ile) resim ve heykel gibi geleneksel sanatlardan daha fazla bilgi ve ayrıntı yakaladığı görülmüştür. 1820 senesinde kimyasal fotoğrafçılığın keşfedilmesi modern fotoğrafçılığın önemli dönüm noktalarında biri olmuştur. İlk kalıcı iz bırakan fotoğraf (photoetching) Fransız mucit Nicéphore Niepce tarafından 1822 senesinde üretilmiştir. Ancak Niepce fotoğrafı çoğaltmak isterken maalesef tahrip etmiştir. 1825 senesinde ise Niepce yeniden başarılı olmuştur. İlk kalıcı doğa fotoğrafını (View from the Window at Le Gras) karanlık oda ile 1826 senesinde yapmıştır. Ancak fotoğraları çok uzun sürede çekim yapabildiği için (8 saat) yeni sistemler üzerinde çalışmıştır. Louis Daguerre ile birlikte, 1816'da Johann Heinrich Schultz tarafından keşfedilen gümüş ve kireç karışımlarının ışığa maruz kaldığında kararmasının sonucu olarak gümüş bileşimlerle çalışmışlardır. Niépce 1833 yılında öldü, fakat Daguerre çalışmalarına devam etti.

Daguerre 1838'de, Paris sokaklarının dagerreyotipisini çekerken bir yaya ayakkabısını boyatıyordu (pozlamada görülebilecek kadar uzun bir süre-birkaç dakika) ve bu fotoğraf dünyanın ilk insan fotoğrafı olarak kabul edilmiştir.En sonunda Fransa 1839 yılında Daguerre'nin buluşunu tüm dünyaya Fransa'nın hediyesi olarak tanıtma sözü karşılığında (ki bunu gerçekleştirmiştir) Daguerre 'ye emekli aylığı ödemeyi kabul etmiştir.

Bu arada, Hercules Floransa ve İngiliz mucit William Fox Talbot zaten 1832 yılında Brazilya'da Photographie olarak adlandırdığı çok benzer bir işlemle daha önceden gümüş işleme resmi düzeltebilmişlerdir ancak bunu gizli tutmuşlardır. Talbot, Louis Daguerre'nin icadını duyduktan sonra insanların kolayca portre fotoğraflar çektirebilmeleri için kendi işlemini saflaştırmıştır.

1840'ta Talbot negatif görüntüler oluşturan kalotip işlemini icat etmiştir. Talbot'un 1835 basımlı "Oriel window in Lacock Abbey" adlı fotoğrafı bilinen en eski negatiftir. John Herschel'in birçok yeni yönteme önemli katkıları olmuştur. Herschel cyanotype işlemini icat etmiştir, bugünkü ozalit (mavi baskı). Herschel fotoğrafçılık,pozitif,negatif gibi terimleri kullanan ilk kişidir.

19. yüzyıl boyunca fotoğrafik cam levhalar ve baskı alanında birçok gelişmeler yaşanmıştır. 1884 senesinde Kodak kurucusu George Eastman fotoğrafik levhaların yerini alacak olan film'i icat etmiştir. 1908 senesinde Gabriel Lippmann, Lippmann levhası olarak da bilinen girişim fenomenine dayalı ışığın fotoğrafik olarak yeniden çoğalması metoduyla fizik alanında Nobel Ödülü'nü kazanmıştır.

Fotoğrafçılığın Türleri

  • Astronomi fotoğrafçılığı
  • Belgesel fotoğrafçılığı
  • Foto muhabirliği
  • Gezi ve sokak fotoğrafçılığı
  • Hava fotoğrafçılığı
  • Hayvan ve vahşi yaşam fotoğrafçılığı
  • Konser fotoğrafçılığı
  • Makro fotoğrafçılık
  • Manzara fotoğrafçılığı
  • Mimari fotoğrafçılık
  • Moda fotoğrafçılığı
  • Natürmort(still life) fotoğrafçılığı
  • Parti, düğün ve özel organizasyon fotoğrafçılığı
  • Portre fotoğrafçılığı
  • Sanat fotoğrafçılığı
  • Soyut fotoğrafçılık
  • Spor fotoğrafçılığı
  • Stok fotoğrafçılığı
  • Sualtı fotoğrafçılığı
  • Ürün fotoğrafçılığı
  • Yemek fotoğrafçılığı
  • Yeni doğan fotoğrafçılığı

Fotoğrafçılık Terimleri

Fotoğrafçılıkta kullanılan bazı terimler vardır. Bu terimleri şöyle açıklayabiliriz..

Siyah-Beyaz

Tüm fotoğraflar aslında monokromdu yani siyah-beyazdı. Renkli film kullanılabilir hale getirildiği zaman dahi siyah-beyaz filmler hem düşük maliyeti hem de fotoğraflar "klasik" görünüm verdiği için uzun seneler renkli filmlere karşı baskınlığını korumuştur. Şunu da belirtmek lazım ki tüm siyah beyaz resimler sadece siyah ve beyaz değildir,işlemelere bağlı olarak başka renkler de barındırırlar. Bazı tam renkli dijital fotoğraflar çeşitli teknikler kullanıp işleyerek siyah-beyaz hale getirilebilir. Hatta bazı üretici firmalar sadece monokrom fotoğraf çekebilen dijital makineler üretmiştir.

Renkli

James Clerk Maxwell tarafından 1855 yılında ortaya atılan üç renkli yöntemle yapılan ilk renkli fotoğraf, Thomas Sutton tarafından 1861 yılında çekildiği. Fotoğrafta ekoseli kumaş iplikleri bulunmaktadır.

Renkli Fotoğraf 19. yüzyılın ortalarından itibaren icat edilmiş ve geliştirilmiştir. Renkli fotoğraflar üzerinde yapılan ilk deneyler son derece uzun pozlamalar gerektirmiş (saatler hatta bazen günler) ve beyaz ışığa maruz kalan renkli fotoğraflar kısa sürede solmuştur.

İlk kalıcı renkli fotoğraf, fizikçi James Clerk Maxwell'in üç renk ayrımı ilkesine dayanarak 1861 senesinde çekilmiştir. Kağıda renkli baskı, 1860'ların sonlarında Louis Arthur Ducos du Hauron tarafından öncülük edilen eksiltici bir renk üretimi yöntemi olan çıkarmalı renklerde yapılan üç görüntünün karbon baskılarının üst üste bindirilmesiyle üretilebilir. Rus fotoğrafçı Sergey Prokudin-Gorski, bu renk ayırma tekniğini kapsamlı bir şekilde kullandı. İlk ticari olarak başarılı renk işlemi olan otokrom, 1907'de Auguste ve Louis Lumière kardeşler tarafından tanıtıldı.

Dijital Fotoğrafçılık

İlk dijital fotoğraf makinesi 1975 yılında Kodak'ta mühendis olarak çalışan Steven Sasson ve bir grup teknisyen tarafından yapıldı.Kitlesel pazara sunulan ilk renkli dijital fotoğraf makinesi ise 1994 yılında Apple tarafından ABD'de piyasaya sürüldü.

Fotoğrafçılığın İşlevi

Kamera görüntüyü oluşturan cihazdır ve fotoğraf filmi ya da elektronik sensör algılayıcı ortamdır. Fotoğrafçılar kamerayı ve lensi kontrol ederek, ışık kaydeden maddeye (mesela film) gerekli ışığı pozlayarak "gizli resim" (filmde) veya "raw" (dijital makinelerde) dosyalarının bazı işlemler sonucu oluşmasını sağlarlar. Dijital kameralar ışığa duyarlı elektronik görüntü sensörü kullanır.

Fotoğrafçılıkta kullanılan kontrol ayarları ve bu ayarların açıklamaları:

  • Fokus (Lens): Görülen bir nesnenin pozisyonu veya daha net bir görüntü üretmek için gerekli bir optik cihaz ayar the adjustment
  • Diyafram: Diyafram olarak kullandığımız terimin İngilizcede iki farklı şekilde kullanılıyor olması biraz kafa karıştırıcıdır. ‘Diaphragm’ ile anlatılan geçen ışık miktarını ayarlayan yapraklı mekanizma iken bizim burada kullandığımız diyafram ‘Aperture’ terimine karşılık gelir ve ‘Açıklık’ kelimesi ile ifade edilebilir. Açıklığın çapını, dolayısıyla da geçen ışığın miktarını belirleyen bu yaprakların hareketidir.
  • Enstantane: Fotoğraf makinesinde, ışıklama süresini belirlemek için kullanılan Işık Düzeneği; Obtüratörün açılması ile kapanması arasında geçen zaman; yani, ışığa duyarlı alanın ışık aldığı süre.
  • Beyaz Ayarı: Beyaz bir nesneye renkli ışık tuttuğunuzda, nesne o ışığın renk tonlarında görünür. Farklı ışık kaynakları farklı renk sıcaklıklığına sahiptir ve bu da sahnenin renkleri üzerinden doğrudan etkiye sahiptir. Güneş ışığı, gölgeden, gölge de evimizdeki lambalardan farklı renk sıcaklığına sahiptir. Beynimiz ortamdaki ışık kaynağına göre irisimizi kullanarak pozlamayı yaptığı gibi, normal bir şekilde görebilmemiz için ışığın rengini de yorumlar. Dijital fotoğraf makinesinin beyaz dengesi özelliği de ışık sıcaklığındaki bu farkları ayırt edecek şekilde tasarlanmış ve filmli dönemde kullanılan film ve filtrelerin yerine geçmiştir.
  • ISO: ISO dijital fotoğraf makinelerimizde yer alan sensörlerin, ışığa olan duyarlılık derecesine verilen isimdir. Diğer bir şekilde tanımlarsak eğer, International Standards of Organisations (ISO) yani Uluslararası Standartlık Örgütü’ne verilen isimdir. Analog makinelerin olduğu zamanda ise bu adlandırma ASA, American Standarts Association (ASA) yani Amerikan Standartlar Enstitüsü olarak yer almaktadır. ASA ve ISO kısaca ışığa karşı duyarlılık derecesi denilebilir.