
Instagram Ortaklık Reklamlarına Yalnızca Metin İçeren Referanslar Ekliyor
Instagram'ın yeni Ortaklık Referansları özelliğiyle içerik üreticileri, sponsorlu yorumlarla markaları destekleyerek kazanç sağlayabiliyor.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler (özellikle Hyalomma cinsi) yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan bir viral hastalıktır.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, hayvanlara ve insanlara bulaşabilen ve ölüm ile sonuçlanabilen bir çeşit hastalıktır. Özellikle Doğu ve Batı Afrika'da yaygın olan patojenik virüs Bunyaviridae ailesinin Nairovirüs grubuna bağlı bir RNA virüsüdür.
İnsanlarda çoğunlukla ağır geçen bu hastalığın mortalite yani hızlı ölüm oranı %30 olarak kayıtlara geçmiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı genellikle kenelerden bulaştığı için tarım işçileri büyük risk altındadır.
İlk olarak 1944 yılında Batı Kırım’da rastlanılan KKKA hastalığı, en çok Hyalomma kenesinin ısırığı nedeniyle bulaşıyor. Hyalomma kenesi dâhil olmak üzere bilinen 30 farklı kene türü bu hastalığı yayabiliyor.
Hastalık Nasıl Bulaşır
Sığır, koyun ve keçi gibi çiftlik hayvanları ile tilki gibi vahşi hayvanlara da bulaşabilen KKKA hastalığı, kuşlara ve küçük memelilere de enfekte olabilir. Afrika ile Avrupa arasında göç eden bazı kuş türlerinde de Kırım Kongo Hemorajik Ateş hastalığının tespit edilmesi, bu virüsün kuşlar aracılığı ile de yayıldığı fikrini doğrulamıştır.
Bu hastalık tarafından enfekte olan hayvanların etlerinin tüketilmesi de hastalığın hayvandan insana geçmesine sebep olabilir. Yine KKKA hastalığına yakalanmış bir canlının kan ya da kusmuk gibi sıvıları ile temas halinde olunması durumunda da hastalık yayılmış olabilir. Fakat insanlara bulaşmasının en yaygın yolu kene ısırığıdır.
Hastalığın Vücutta Yayılımı
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü, ilk ısırıktan itibaren 2 ile 12 gün arasında vücutta kuluçkaya yatar. Kuluçka süresini tamamlayan hastalık, grip benzeri semptomlarla kendini belli eder. Yaklaşık bir hafta süren grip semptomları yerini kanlı idrar, burun kanaması ve kusma gibi belirtilere bırakır. Ardından karaciğerde şişme kaynaklı ağrılar meydana gelir.
Semptomların belirti verdiği ilk zamanlardan itibaren 9 – 10 gün içerisinde iyileşme görülür. Hastalığa yakalananların ortalama %30’unda hastalığın ikinci haftasında ölüm meydana gelmektedir.
Hastalığın Tedavisi
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi için henüz geliştirilen bir ilaç bulunmamaktadır. Hastalarda destek verici ilaçlar kullanılmaktadır.
Hastalığı bir kez geçiren ve iyileşen kişiler ömür boyu bağışıklık kazanmış olurlar.
Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Mikrobiyoloji bölümünden Prof. Dr. Ayhan Kubar'ın başkanlığında 2007 yılından beri bazı çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalar sonucunda Mustafa Hacıömeroğlu tarafından geliştirilen bir serum yüksek risk grubunda bulunan ve yüzde 90 ölüm riski olan 26 hastada kullanılmıştır. Bu hastalardan 24'ü uygulanan tedaviye olumlu sonuç vermiş ve iyileşmiştir.
KKKA Salgınları
İlk olarak 1944 yılında Batı Kırım’da rastlanılan KKKA hastalığı, 1965 yılında Çin’de de ortaya çıkmıştır. 1969 yılında yapılan bir araştırmaya göre 1956 yılında yüksek ateş geçiren bir çocuktan alınan numuneler de incelendi. Bu inceleme sonucunda bulguların aynı olduğu anlaşıldı. 1981 yılına kadar Güney Afrika’da KKKA hastalığına yakalandığı tespit edilen 123 vakanın 22’si hayatını kaybetmiştir.
1976 yılında Makedonya’da ve 1979’da Irak’ta 10’ar kişide bu vakaya rastlanmış, Irak’ta hastaların ikisinin sağlık personeli olduğu söylenmiştir.
Asya ülkelerinden Pakistan, Afganistan ve Kazakistan'da ölümle sonuçlanan vakalar rapor edildi. Özellikle Pakistan’da 1975, 1986, 1996, 1998, 1999 ve 2000, 2002 yıllarında en büyük bulaşlar gerçekleşti.
Türkiye’de ilk Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakasına 2002 yılında Tokat ilinde rastlanılmıştır. Ardından 2003 ve 2004 yıllarında çeşitli illerden de bulaş haberleri gelmiş, birçok sağlık merkezine KKKA hastalığına karşı korunma yollarını anlatan afişler asılmıştır. Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından ilk ölüm ise 2006 yılında meydana gelmiştir. Türkiye’de 2020 yılında yine Tokat’ta 11 kişide bu hastalığa rastlanılmıştır.
1989 – 1990 yılları arasında Mekke’de de 40 kişide bu hastalığa rastlanılmış ve 12 kişinin hayatını kaybettiği belirtilmiştir.