2023 Kurban Bayramı Tarihi ve Tatil Günleri
Her sene çok merak edilen konulardan biri, özel günlerin kaç gün tatil imkânı yaratacağı hususu. İşte 2023 Kurban Bayramı’na dair bilgiler.
İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiler, yüzyıllardır devam eden bir çatışmanın parçasıdır. Bu çatışmanın kökenleri, 19. yüzyılda, Yahudilerin Filistin'e göç etmeye başlamasına kadar uzanır.
İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiler, yüzyıllardır devam eden bir çatışmanın parçasıdır. Bu çatışmanın kökenleri, 19. yüzyılda, Yahudilerin Filistin'e göç etmeye başlamasına kadar uzanır.
Yahudiler, Filistin'i, atalarının toprakları olarak görüyorlardı. Ancak, Filistin'de yaşayan Araplar da bu topraklara kendilerinin ait olduğunu iddia ediyorlardı.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Yahudi göçü artmaya devam etti. Bu durum, Filistinli Araplar arasında endişelere yol açtı. Filistinli Araplar, Yahudi göçünün kendi topraklarına yönelik bir tehdit olduğunu düşünüyorlardı.
1917 yılında, İngiltere, Balfour Deklarasyonu'nu yayınladı. Bu deklarasyonda, İngiltere, Filistin'de Yahudilere bir vatanlık kurulmasına destek verdiği ilan edildi. Balfour Deklarasyonu, Filistinli Araplar tarafından bir hayal kırıklığı olarak görüldü.
1922 yılında, İngiltere, Filistin'i bir mandater bölgesi olarak ilan etti. Bu durum, Filistin'in yönetiminin İngiltere'ye geçmesi anlamına geliyordu. İngiltere, Filistin'de Yahudilere toprak satışını teşvik etti. Bu durum, Filistinli Araplar arasında daha da büyük bir öfke yarattı.
İsrail’in Kuruluşu
Bu çatışma, 1948 yılında İsrail'in kuruluşuyla birlikte daha da şiddetlendi. İsrail'in kuruluşu, Filistinli Arapları büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Filistinliler, İsrail'in kurulması ile birlikte topraklarının bir kısmını kaybetmiş oldular.
1947 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarını Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşacak bir planı kabul etti. Ancak, bu plan, Arap devletleri tarafından reddedildi.
1948 yılında, İngilizler Filistin'den çekildi. Bunun üzerine, Yahudiler, İsrail Devleti'nin kurulduğunu ilan ettiler. İsrail'in kuruluşu, Arap devletleri tarafından bir tehdit olarak görüldü ve bu durum, 1948 Arap-İsrail Savaşı'nın başlamasına yol açtı.
1948 Arap-İsrail Savaşı'nda, İsrail, Filistin topraklarının önemli bir kısmını ele geçirdi. Bu durum, Filistinli Arapların büyük bir kısmının yerinden edilmesine yol açtı.
İsrail'in kuruluşu, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın temelini oluşturdu. Bu çatışma, günümüzde de devam etmektedir.
1948 yılında İsrail'in kuruluşuyla ilgili bazı önemli ayrıntılar şunlardır:
Bu savaşta, Filistinli Arapların büyük bir kısmı yerinden edildi.
İsrail'in kuruluşu, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın temelini oluşturdu. Bu çatışma, günümüzde de devam etmektedir.
1948 Arap-İsrail Savaşı, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu savaşta, İsrail, Filistin topraklarının önemli bir kısmını ele geçirdi. Bu durum, Filistinli Arapların büyük bir kısmının yerinden edilmesine yol açtı.
Savaşa katılan taraflar şunlardı:
İsrail: İsrail
Arap devletleri: Filistin, Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan ve Irak
Savaş, 15 Mayıs 1948'de başladı ve 10 Mart 1949'da sona erdi. Savaşın sonucunda, İsrail, Filistin topraklarının önemli bir kısmını ele geçirdi. Bu durum, Filistinli Arapların büyük bir kısmının yerinden edilmesine yol açtı.
Savaşın sonuçları şunlardı:
1967 Altı Gün Savaşı, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmayı daha da derinleştirdi. Bu savaşta, İsrail, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Bu durum, İsrail ve Filistin arasındaki anlaşmazlığın çözümünü daha da zorlaştırdı.
967 Altı Gün Savaşı'nın nedenleri şunlardı:
Savaşa katılan taraflar şunlardı:
İsrail: İsrail, ABD ve Avrupa devletleri
Arap devletleri: Filistin, Mısır, Suriye, Ürdün ve Irak, Sovyetler Birliği
Savaş, 5 Haziran 1967'de başladı ve 10 Haziran 1967'de sona erdi. Savaşın sonucunda, İsrail, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Bu durum, İsrail ve Filistin arasındaki anlaşmazlığın çözümünü daha da zorlaştırdı.
Savaşın sonuçları şunlardı:
1993 Oslo Anlaşması, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın çözümü için önemli bir adım olarak görüldü. Bu anlaşma, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında imzalanan iki ayrı anlaşmadan oluşuyordu.
İlk anlaşma, 13 Eylül 1993 tarihinde Washington, DC'de imzalandı. Bu anlaşma, İsrail'in FKÖ'yü Filistinlilerin tek meşru temsilcisi olarak tanımasını ve FKÖ'nün, İsrail'in varlığını tanımasını içeriyordu.
İkinci anlaşma, 20 Ağustos 1993 tarihinde Oslo, Norveç'te imzalandı. Bu anlaşma, İsrail ile Filistin'in, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde ortak yönetim oluşturmasını öngörüyordu.
Oslo Anlaşması, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın çözümü için umut verici bir başlangıç olarak görüldü. Ancak, anlaşma, taraflar arasında bazı anlaşmazlıklar nedeniyle tam olarak uygulanamadı.
Oslo Anlaşması'nın başlıca maddeleri şunlardı:
Ancak, Oslo Anlaşması, taraflar arasında bazı anlaşmazlıklar nedeniyle tam olarak uygulanamadı. Bu anlaşmazlıklar, 1995 yılında İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin'in öldürülmesi ve 2000 yılında İkinci İntifada'nın başlamasıyla daha da derinleşti.
Oslo Anlaşması, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın çözümü için önemli bir adım olarak görülse de, anlaşmanın tam olarak uygulanmasına engel olan bazı anlaşmazlıklar devam etmektedir. İsrail ve Filistin arasındaki çatışma, günümüzde de devam etmektedir. Bu çatışma, iki taraf arasında birçok şiddet olayını beraberinde getirmektedir.
İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın temel sorunları şunlardır:
Toprak sorunu: İsrail ve Filistin, Filistin topraklarının mülkiyeti konusunda anlaşmazlık içindedir. İsrail, Filistin topraklarının bir kısmını ele geçirmiştir ve bu toprakları terk etmeyi reddetmektedir. Filistinliler ise, bu toprakların kendilerine ait olduğunu iddia etmektedir.
Sığınmacı sorunu: 1948 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra, Filistinli Arapların büyük bir kısmı yerinden edilmiştir. Bu Filistinli Araplar, bugün hala mülteci kamplarında yaşamaktadır. İsrail, bu Filistinli Arapların geri dönüşünü kabul etmemektedir.
Kudüs sorunu: Kudüs, hem İsrail hem de Filistin için kutsal bir şehirdir. İsrail, Kudüs'ün tamamını kendi başkenti olarak kabul etmektedir. Filistin ise, Doğu Kudüs'ün kendi başkenti olmasını istemektedir.