Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti
Kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanmakla birlikte hak ehliyetine de sahip olurlar.
Hazarlar, Orta Asya'da 7. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar varlığını sürdüren bir Türk halkıdır.
Hazarlar'ın başkenti Itil (İdil) Nehri'nin ağzında, bugünkü Astrahan şehrinin yakınlarındaydı. Hazarlar, Orta Asya'nın kavşak noktasında yer alması nedeniyle önemli bir ticaret ve siyasi güç haline geldiler.
Hazarlar, iki büyük hanedanlık dönemi geçirdiler: Bilge Kağan ve Kül Tiğin. Hazarlar ayrıca, özellikle ticaret yolu üzerindeki konumlarından dolayı, İpek Yolu'nun da önemli bir parçasıydılar. Hazarlar, tarih boyunca Yahudiler ve İslam dinine geçenler gibi çeşitli kültürleri barındırmıştır.
Hazarlar'ın düşüşü, 10. yüzyılın başlarında, Kievan Rusya'sı tarafından gerçekleştirilen bir dizi saldırı sonucu gerçekleşti. Hazarlar'ın kültürü ve mirası, Orta Asya'daki diğer Türk halkları üzerinde etkili oldu.
Hazarların Kökeni
Hazarların kökeni hakkında farklı teoriler vardır ve tam olarak nereden geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, genellikle Hazarların bir Türk halkı olduğu kabul edilir.
Hazarların kökeni hakkında bazı teoriler şunlardır:
Günümüzde arkeolojik ve genetik çalışmalar, Hazarların Türk kökenli olduğunu desteklemektedir. Hazarlar, Türk dili ve kültürü benimsemişlerdir ve Türk halkları ile benzerlikler gösterirler.
Hazarların Tarihi
Hazarların tarihi, 7. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar Orta Asya'da ve Kafkasya'da varlıklarını sürdürmeleriyle başlar.
Hazarlar, 7. yüzyılda İdil Nehri'nin ağzında kurdukları Itil (Atil) başkentiyle Orta Asya'nın siyasi ve ticari merkezlerinden biri haline geldiler. Hazarlar, ticaret yollarının kesiştiği stratejik bir konumda bulunmaları nedeniyle önemli bir ticaret gücü haline geldiler. İpek Yolu'nun bir bölümü Hazar Devleti'nin topraklarından geçiyordu ve Hazarlar, bu yolu kontrol etmeleri sayesinde zenginleştiler.
Hazarlar, İran ve Bizans imparatorlukları ile diplomatik ilişkiler kurarak siyasi güçlerini arttırdılar. 8. yüzyılda Hazar Kağanlığı, İslam'ın doğusundaki tek güç haline geldi ve 8. yüzyılın sonlarında Hazarlar, Müslüman Arap İmparatorluğu ile savaştılar.
Hazarlar, hükümdarlık dönemleri boyunca iki önemli hanedanlık geçirdiler: Bilge Kağan Hanedanlığı ve Kül Tiğin Hanedanlığı. Bilge Kağan, Hazar Devleti'ni Orta Asya'nın en güçlü devletlerinden biri haline getirdi ve Hazarlar, İslam ve Hristiyanlık arasında birçok dini savaşa tanık oldular.
Hazar Devleti'nin tam olarak hangi yıl yıkıldığı kesin olarak bilinmemektedir, ancak genellikle 10. yüzyılın başlarında yıkıldığı kabul edilir.
Kievan Rusya'sı, Hazarlarla ticaret yapmak için bir dizi ticaret merkezi kurmuştu ve zamanla bu ticaret merkezleri Hazar Devleti'nin egemenliği altına girmişti. Kievan Rusya'sı, Hazar Devleti'ne karşı askeri kampanyalara başladı ve sonunda Hazarların egemenliğini kırdı. Hazar Devleti'nin yıkılmasında Kievan Rusya'sının yanı sıra diğer güçlerin de etkisi oldu, ancak tam olarak ne zaman yıkıldığına dair kesin bir tarih bilinmemektedir.
Hazar Devleti'nin yıkılması sonrasında, Hazarlar Kuzey Kafkasya ve Hazar Denizi'nin çevresindeki bölgelere dağıldılar. Hazarların kültürü ve mirası, Orta Asya'daki diğer Türk halkları üzerinde etkili oldu ve Hazarlar'ın izleri günümüzde de birçok ülkede görülebilir.
Hazarların Etimolojisi
Hazarların etimolojisi hala kesin olarak bilinmeyen bir konudur ve farklı teoriler bulunmaktadır.
Bir teoriye göre, Hazar kelimesi Türkçe bir kelime olup "okçu" anlamına gelmektedir. Bu teoriye göre, Hazarlar birçok Türk topluluğu gibi savaşçı bir topluluktu ve savaşta okçuluk yetenekleriyle ünlüydüler.
Bazı kaynaklar ise Hazar kelimesinin İbranice "Huz ve Huzar" kelimesinden türediğini öne sürer. Huz, İran'ın güneybatısındaki bir bölgeyi ifade eder ve İbranice "Huz" kelimesi, Hazarların bu bölgeden göç ettiğini düşündüren bir ipucu olarak yorumlanır.
Başka bir teori ise, Hazar kelimesinin Farsça bir kelime olan "Khazar" kelimesinden türediğidir. "Khazar" kelimesi, "mavi" anlamına gelir ve bu teoriye göre, Hazarlar, mavi gözlü ve mavi saçlı bir topluluktu.
Ancak Hazarların etimolojisi konusunda kesin bir bilgi yoktur ve farklı teorilerin yanı sıra, birçok efsane ve spekülasyon da bulunmaktadır.
Hazarların Kültürü
Hazarlar, karmaşık bir kültür ve toplumsal yapıya sahip bir topluluktu. Hazarlar, İslam, Hristiyanlık ve Musevilik gibi farklı dinlere saygı gösteren bir topluluktu ve bu dinlerin hepsi Hazar Devleti içinde özgürce uygulanabiliyordu.
Hazarlar, ticaret ve zanaat konularında da gelişmiş bir topluluktu. Hazar Devleti, ticaret yollarının kesiştiği bir noktada yer aldığından, Hazarlar ticaret konusunda deneyimliydiler ve bu sayede ekonomik güçlerini de artırabiliyorlardı. Ayrıca, Hazarlar dokumacılık, dericilik, madencilik ve metal işçiliği gibi birçok zanaat dalında da uzmanlaşmışlardı.
Hazarlar, yazı diline de sahiptiler ve Arap alfabesi kullanarak yazıtlar, mektuplar ve belgeler yazıyorlardı. Hazarlar ayrıca, İran kültürü, Hint-Avrupa kültürü ve Türk kültürü gibi çeşitli kültürel etkilerin birleşiminden oluşan bir kültürel mozaik yaratmışlardı.
Hazarlar'ın kültürü, ayrıca müzik, dans, giyim ve yemekler gibi diğer alanlarda da zenginleşmiştir. Hazar müziği, telli çalgılar, vurmalı çalgılar ve nefesli çalgılar gibi birçok enstrümanın kullanıldığı geleneksel bir müzik türüdür. Hazar dansları ise, renkli kostümlerle ve ritmik hareketlerle yapılan gösterişli danslardır. Hazar mutfağı, et ve süt ürünleri, tahıllar, sebzeler ve meyveler gibi birçok malzeme kullanılarak zengin ve lezzetli yemeklerin yapıldığı bir mutfaktır.
Hazarlar'ın kültürü, yüzyıllar boyunca çeşitli etkilerden etkilenmiştir ve bu nedenle çok katmanlı ve zengin bir kültürdür.
Hazarların Ekonomisi
Hazarlar, tarihi boyunca ticaretle uğraşan bir toplum olmuştur. Özellikle Hazar Denizi çevresindeki liman kentleri, ticari açıdan önemli bir konuma sahipti. Hazarlar, ipek ve baharat ticareti yaparak zenginleşmişlerdir. Ayrıca, Hazarlar at, koyun ve sığır yetiştiriciliği de yapmaktaydılar.
Hazarlar, Orta Asya'nın önemli bir konumu üzerinde bulunmaları nedeniyle, ticaret yolu üzerinde yer almaktaydılar. Bu sayede, Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi gördüler. Hazarlar, özellikle İpek Yolu üzerindeki konumları nedeniyle, ticaretin yanı sıra vergi toplama ve güvenliği sağlama görevlerini de üstlendiler.
Hazarlar, diğer Orta Asya toplumları gibi çadırda yaşam sürdürmekteydi ve temel geçim kaynakları hayvancılık ve tarım idi. Ayrıca, maden çıkarma ve zanaat faaliyetleri de yürütmekteydiler. Hazarlar, kendi dillerinde para birimleri kullanmakta olup, ticari işlemlerde altın ve gümüş para kullanılmaktaydı.
Hazar Devleti'nin yıkılması sonrasında, Hazar bölgesindeki ticaret faaliyetleri ve ekonomi büyük ölçüde geriledi. Ancak, Hazarlar'ın ticari mirası, Orta Asya ve Kafkasya bölgesindeki ticari faaliyetlerin gelişmesinde etkili olmuştur.
Hazarlarda Ordu Yapısı
Hazarlar, askeri açıdan disiplinli bir toplumdu. Hazar ordusu, üç farklı birimden oluşuyordu: piyade, süvari ve donanma.
Hazar piyadeleri, zırhlı giysilerle donanmışlardı ve kılıç, mızrak, yay ve ok gibi silahlar kullanırlardı. Süvariler ise, genellikle atlı okçulardan oluşuyordu ve hafif zırhlı giysilerle donanmışlardı. Hazar donanması da, Karadeniz ve Hazar Denizi'nde faaliyet göstermekteydi.
Hazarlar, askeri organizasyonlarında "beylik" adı verilen bir yapı kullanırlardı. Beylik, bir bey tarafından yönetilen ve genellikle bir ailenin bireylerinden oluşan bir askeri birimdi. Her beylik, belirli bir alanda bulunan köyleri ve şehirleri kontrol ederdi. Beyler, genellikle üst düzey subaylar tarafından seçilirlerdi ve Hazar ordusunun lideri olan "kagan" tarafından onaylanırlardı.
Hazar ordusu, sıkı disiplin altında çalışırdı ve orduda hırsızlık, alkol kullanımı ve diğer suçlar ciddi bir şekilde cezalandırılırdı. Ayrıca, Hazarlar'ın askeri gücü, toplumsal yapılarında ve siyasi sisteminde önemli bir rol oynadığı için, orduya ayrıcalıklı bir konum verilirdi.
Ayrıca Bakınız