Thames Nehrinde Yüzen Batık Ev

31.12.2019 / Kültür / Sanat / Çevre

Aktivist grup Yokoluş İsyanı, Londra’daki Thames Nehri'nde bir banliyö evi yüzdürerek iklim değişikliği konusunda farkındalık oluşturuyor.

Thames Nehrinde Yüzen Batık Ev

Yükselen gelgitler ve küresel ısınma nedeniyle ortaya çıkan tehditlerle mücadele etmek için ciddi eylemlerin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu dramatik görsel de bunlardan biri ve Yokoluş İsyanı (Extinction Rebellion) eylem grubunun ana merkezi olduğu için başta İngiliz hükümetine ve ardından uluslararası arenada söz sahibi olan tüm ülkelere bir çağrı niteliği taşıyor.

Katey Burak ve Rob Higgs tarafından inşa edilen Sinking House, grubun bir eylem çağrısı olarak sahnelediği bir dizi yüksek profilli eylemin en sonuncusu. Tower Bridge’in hemen arka planında beliren bu aile evinin yıkıcı manzarasını görmeden geçmeniz mümkün değil. Yükselen su seviyeleri sebebiyle kıyı kesimlerinde pek çok aile bu tabloyu tecrübe etmek zorunda kaldı ve gelecekte de sıradaki ev bizimki olabilir.

sinking house

İklim Uzman Komitesi Başkanı Stephan Harrison, Grönland buz tabakalarının en yüksek noktasında yaz aylarında saniyede 140.000 metrik tonda yani 200 Thames nehri eşdeğerinde buz eridiğinin özellikle altını çizerek şunları söylüyor:

İklim değişikliği hakkındaki gerçekleri duyduğumda beynim onları algılamakta zorluk çekiyor çünkü çok geniş kapsamlı ve oldukça korkutucu. Hükümete ve uzmanlara yapılması gereken değişiklikleri sunmakla birlikte, insanların da bu konuda açık fikirli olması için görsel olarak bağlanabilecekleri bir şey yapmak istedik. Fakat biliyoruz ki büyük yasal ve finansal değişiklikler yapılmadan, bireysel olarak önemli değişiklikler yapmamız çok zor.

Suların yükselmesi konusunda yaşadığımız en son olaylardan biri olan Venedik'teki sel baskınları aslında bize çok çarpıcı görüntüler sunuyordu. “Su Altındaki Venedik'in Trajik Güzelliği” yazısında her ne kadar bunun sanatsal boyutuna bir bakış atma imkanı sunmuş olsak da, aslında tüm bu yaşananlar, toplumların en savunmasız üyelerinin yani bizim yaşam alanlarımızı ve anılarımızı süpüren felaketler.