Her Hadis Şerif Değildir
Anlatılan kıssalara, olaylara ve yapılan konuşmalara hadis denir. Ayetlerde Kur’an için 'hâze’l-hadîs’ ve 'ahsenü’l-hadîs’ denilmektedir.
Anlatılan kıssalara, olaylara ve yapılan konuşmalara hadis denir. Ayetlerde Kur’an için 'hâze’l-hadîs’ ve 'ahsenü’l-hadîs’ denilmektedir.
Eski Türkler’in Tengricilik inancı, Türk Şamanizmi olarak da adlandırılmaktadır. Yeryüzündeki her varlık bir ruh barındırır.
İbni Abbâs'a göre zenimden kasıt, kaba saba hareketleri, bir aileye sonradan katılan ve soy olarak kendilerinden olmayan kişidir.
Birinin üzerine farz olmadığı halde kendiliğinden yaptığı iyiliğe nefel veya nafile denir. Fazladan yapılan ibadete de nafile denilmiştir.
Sözlükte “ulu ve yüce olmak” manasındaki mütekebbir, “zatının ve sıfatlarının mahiyeti bilinemeyecek kadar büyük, ulu” anlamına gelir.
Er-Rasül, özet olarak şuydu: / Âmine hatunun içinden doğdu; / Kırkında, Kur’an’la hayat buldu. / Kur’an sayesinde Efendimiz oldu.
Hazret-i Ömer efendimiz Kur’ân-ı Kerîm’i iki şey için okurmuş. Birincisi “Sevap” için. İkincisi '’yaşamak’’ için.
Bu Fetih’ten, bir Fâtih Rönesans’ı doğmuştu. Fakat biz bunu gereğince değerlendiremediğimizden, Batı Rönesans’ına yenildik.
Geceleri bir miktar kalkıp Kur’an’ı tetkik etmiyoruz. Bu yüzden, gündüzleri nerede ve ne kadar yanlış yaptığımızı bilmiyoruz.
Eşari: “Havva, Asiye, Sare, Hacer, Meryem ve Hz. Musa’nın annesine meleğin geldiği Kur'an’la sabit, şu halde peygamber olabilirler diyor.”
Kadir, bizim de kadr ve haysiyet diye ifade ettiğimiz şekilde şeref ve büyüklük anlamında olmasıdır ki “azamet ve şeref gecesi” demek olur.
Sahurda ne yapıyoruz? Rabbimizin bizden istediğini mi yapıyoruz yoksa kendi bildiğimizi mi okuyoruz? Bu konuya sahurun anlamıyla başlıyoruz.
Allah nezdinde mümin sayılabilmek için, kişinin, yaratıcısının kendisinden istediği vazifeleri mutlak surette yerine getirmesi gerekir.
İslâm kelimesinin çeşitli eserlerden derlediğimiz tariflerini vereceğiz. Önceden bildiğimiz gibi miymiş yoksa değil miymiş göreceğiz.
Biz bu Kitabı sana boş yere değil, aksine bir gaye uğruna yani insanların ve cinlerin bana kulluk etmesi adına lütfettik.
Tevbe 127’de indirilen ayetlerin bazı kişiler tarafından tenhalarda uygulandığını ve bu kişilerin birbirlerini kolladıkları anlatılmaktadır.
Mevzuya başlarken, en önce şu husus hatırlatılmalıdır: Âlimler, ille de Arapçayı bilenler değil, Kur’an’ın dilini çözenlerdir.
İslâm âlimleri arasında, dinî hayatın bütünlüğü açısından imanla amel arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğunda ihtilâf yoktur.
Müdaffif, “ölçüde ve tartıda hile yapan, ölçü ve tartıyı kendi menfaatine eksik tutan, eksik ölçüp tartan” anlamına gelmektedir.
Münafığın küfrü, kafirin küfründen daha çirkindir. Çünkü münafık, kafirde bulunmayan başka çirkinliklerle de vasıflıdır.
Allah’a itaat eden insanlar ile Allah’a isyan eden şeytanlar ve şeytancılar, birbirlerinin ezeli ve ebedi rakipleridirler.
İran’da bulunan çarpıcı güzellikteki tarihi cami Nasır el Mulk, geleneksel dış cephesinin duvarları arasında muhteşem bir sır saklıyor.
İnsan olarak hangi dine inanırsak inanalım dua ederiz. Dua ederken istenilen şeylerin de hayırlı bir şekilde olmasını dilemeliyiz.
Çağa ayak uyduracağım derken çağ dışı olmaya meyilli bir nesil yetişiyor. Ve bu nesil meylettikleri şeyin doğruluğunu dahi ispat edemiyor.
Gecelerin diriltilmesi, istiğfar iledir. Ayrıntısını merak edenler, yazının gerisini okumaya kendilerini ikna etmelidir.