Duyguların İfadesi

03.10.2023 / Eğitim

Duygular kendilerini ifade ediliş biçimleriyle ortaya koyar. Duyguları ifade etmenin temelinde farklı kültürler ve farklı diller vardır.

Duyguların İfadesi

Bazı dillerde duyguları ifade etmeninin basit şekilleri varken, bazı dillerde duygu ifade ayrımları karmaşıktır ve nüanslar önem kazanır. Özellikle farklı beden dilleri, duyguları farklı şekilde ifade etme aracıdır. Duyguların her kültürde farklı ifade ediliş tarzı vardır.

Her duygu taşıdığı değere göre farklı biçimde ifade edilmekte, kültürlerde değerler yaklaştıkça onların ifade ediliş tarzı da birbirine yaklaşmaktadır. İnsan bir bakıma kültürel bir varlıktır ve her kültür farklı özellikleriyle diğer kültürlerden ayrılır. Dolayısıyla kişilerin kültürlerinin bir parçası olan duygularını ifade biçimleri kültürden kültüre farklılık gösterir. Nitekim Ekman’ın yaptığı uzun süreli araştırmalar bütün kültürlerde aynı olan duyguların ifade biçimlerinin aynı olduğunu söylemektedir.

Duyguları ifade eden davranışların bir kısmı kişinin kontrolünde ortaya çıkar. Kişi duygularını ne ölçüde kontrol etse de duygular çoğu zaman insan yüzünde kendisini gösterir. Beden dili, kültüre göre farklılık gösterse de beden dilinin bir parçası olan yüz ifadeleri kültüre bağlı olarak pek değişmez.

Ancak beden dilinin diğer öğeleri olan jestler bir kültürden diğerine önemli değişiklikler gösterebilir. Ayrıca yüz ifadelerinin dışında, sesler ve konuşma biçimleri de duygu ifadesinin önemli araçlarıdır. Örneğin, insanlar genellikle öfkeliyken yüksek sesle konuşur ve bu yaklaşık tüm kültürlerde ortak bir ifade şeklidir.

Kişinin hissettiklerini tanımlamasından sonra bu duyguları ifade etmesi önemlidir. Duyguları konuşarak ve yazarak ifade etmek mümkündür.

Konuşarak ifade etmek: Duyguları ifade etmenin en iyi yolu, onları dinlemeye ve paylaşmaya hazır bir dost veya arkadaşla paylaşmaktır. Paylaşma sadece duyguları konuşmak değil onları dışa vurmaktır. Burada duyguların paylaşıldığı kişinin güvenirliği önemlidir. Güvenilir kişiyle tüm duygular kolaylıkla paylaşılır. Paylaşılan kişinin hem iyi bir dinleyici olması hem de önerilerde bulunma yeteneğinde olması önemlidir. Dinleyicinin pozitif dinleme yeteneğinde olmasına önem vermek gerekir.

Yazarak ifade etmek: Duygular çok mahrem, başkalarıyla paylaşılmak istenmiyorsa, yazarak duyguların oluşturduğu gerilimden bir ölçüde kurtulmak mümkün olabilir. Aksi halde “kafaya takmak” gibi bir durumla karşılaşmak kaçınılmaz olur ve kişi bu durumda olumsuz duyguların ömrünü uzatmış olur. Örneğin, tansiyon takip kartları tutanlar aynı zamanda bir duygu günlüğü de tutar ise olumsuz duyguların tansiyon üzerindeki psikosomatik etkisini görebilirler.

Duyguların ifadesi konusu üç aşamalı bir süreci izler. Bu sürecin ilk adımı duyguların nasıl tanımlanacağı ve ifade edileceği ile ilgilidir. İkinci adım kişide farkındalık oluştuktan sonra sıra duyguları tanımlama ve onları ifade etmeyi öğrenmektir. Duyguları ifade etmeyi öğrenme aslında onları başka biriyle paylaşmayı öğrenmeyle ilgilidir.

Paylaşacak biri yoksa duyguları ifade eden şarkılar mırıldanmak veya yazarak ifade etmek, duyguları dışa vurmanın bir yolu olarak düşünülebilir. Duyguları ifade etmenin üçüncü adımı ise öfke veya düşmanlık, sevgi veya muhabbet gibi ne tür duygular oluşuyor ise onların oluşmasına kaynaklık eden kişilerle iletişim kurmak, daha doğru bir ifadeyle onlarla yüzleşmek duyguları ifade etmenin üçüncü adımıdır.

Bu adımlar aşağıda açıklanmıştır:

Bastırılmış duygulardan kaynaklanan belirtileri tanımlamak: İnsanın duygusal durumunu etkileyen ve bastırılmış duygulara bağlı gelişen belirtiler vardır. İnsan içinde tuttuğu, başkasıyla paylaşmak istemediği duygularını ne ölçüde kendi içinde yaşasa da bunlar fiziksel veya psikolojik olarak kendini mutlaka belli eder. Bastırılmış duygular kendini; kaygı yoluyla, depresyonla, psikosomatik semptomlarla (belirti) ve kas gerginliği ile belli eder.

Kaygı: Birçok faktör kaygının oluşmasına neden olabilir. Bazen bir belirsizlik durumu, bazen beklenmedik olumsuz bir haber duymak, bazen istenmeyen biriyle karşılaşmak kaygının ortaya çıkmasına neden olabilir. Kaygının nedeni bilinen veya belirli bir duygu durumu değilse, bu durumda bastırılmış, ifade edilmemiş bir duygu kaygının nedeni olabilir. İnsanın yaşadığı her duygu durumu bir bakıma boşaltılması gereken bir enerji yükü taşır. Kişi bu yükten kurtulmadıkça ve onun altında ezildikçe kaygı ile buna tepki vermeye başlayacaktır.

Depresyon: Kişinin günlük yaşama uyumunu bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, melânkoli veya keder durumudur. Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu depresyon değil, moral bozukluğudur. Klinik depresyon tıbbî bir teşhistir ve moral bozukluğundan farklıdır. Depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, sinirli, motivasyonsuz hissedebilir. Klinik depresyon, moral bozukluğu gibi normal üzüntü hissinden daha yoğun yaşanır ve kişinin gündelik yaşamını etkileyecek düzeyde çöküntü duygusu oluşturur.

Peck, depresyonu “sıkışmış duygular” olarak tanımlamaktadır. İnsanı üzen bazı kayıplardan ve acılardan sonra ağlamak veya kendini başka türlü ifade ederek boşalma olmadığı zaman kişi depresif bir duygu yaşayabilmektedir. Derin acı veya hüzün durumlarında bu duyguların vücutta oluşturduğu duygu durumunun boşaltılması gerekir. Depresyon bazen şiddetli bir öfke duygusunun ifade edilmemesi durumunda da ortaya çıkabilir.

Bu durumu Gestaltçı psikologlar, maskelenmiş kızgınlık duygusunun kişinin kendine yönelmesi sonucunda depresyonun ortaya çıkması şeklinde ifade etmektedirler. Eğer son zamanlarda yaşadığı belli bir kayıp olmadığı halde birey kendini depresif hissediyorsa, neye öfkelenmiş olduğunu kendine sormalıdır. Psikosomatik semptomlar, psikosomatik, psikololojik kökenli olan, fiziksel hastalıklara verilen genel addır.

Duyarlı A tipi kişiler olarak ifade edilen insanların temel rahatsızlıkları olan baş ağrısı, yüksek tansiyon ve ülser gibi rahatsızlıklar, kaygılı, öfkeli ve depresif kişilerin yaşadıkları rahatsızlıklar psikosomatik belirtilerdir. Bunlar daha çok ifade edilmeyen duygulardan kaynaklanır. Psikosomatik belirtiler kronik strese, yıllar boyu ifade edilmemiş duygulara vücudun ödediği bir bedeldir. İnsan üzerinde derin etkiler bırakan duyguları tanımlamak ve ifade etmeyi öğrenmek, pek çok psikosomatik semptomun azalmasını veya kaybolmasını sağlayabilir.

Kas gerginliği: Gergin, sıkılmış kaslar, genellikle duyguların uzun süreli ifade edilmemesinin sonucu ortaya çıkan psikosomatik belirtidir. İnsan duygularını ifade etmeyip kendi içinde yaşadığı zaman, bu duygular kasları sıkmaya veya daha gergin kasların oluşmasına neden olur.

Kişi eğer engellenme ya da saldırganlık duygularının altında ise bu duygular onun boyun ve omuz kaslarında gerilmeye neden olabilirken; üzüntü ve hüzün göğüs bölgesi ve göz etrafında; korku veya kaygı mide kaslarında gerilmeye neden olabilir. Ancak şu kadarını belirtmek gerekir ki hangi duygunun hangi kas grubuyla alâkalı olduğunu belirlemek kolay değildir; ancak herhangi bir kas grubundaki gerilme mutlaka bir duygu durumunun ortaya çıkardığı psikosomatik belirtidir.

Bedene dönmek: Gündelik telâşlarla, sorunlarla, kaygı ve endişelerle uğraşmak ve bu olumsuz duyguların üstesinden gelmek durumunda olan insan, bu tür duygulara neden olan olumsuz olayları kafasına takarak olumsuz duyguları daha uzun süreli yaşamak durumunda kalmaktadır. İnsanın kafasına taktığı olumsuz duyguların kaynağıyla yüzleşmek için zihinsel süreçlerden kurtulup bedene dönmesi gerekmektedir. Kişi ancak bedene dönerek kendisiyle yüzleşebilir ve sorunlarının kaynağına inebilir.

Kişinin zihinsel takınık durumdan kurtulup kendisiyle yüzleşebilmesi için aşağıdaki yöntemlerin kullanılması yararlı olabilir:

Fiziksel gevşeme: Beden gergin ve kişinin kafası istemediği duyguların etkisi altında ise bu durum strese ve bedende gerilime neden olur. Kas geriliminden ve stresten kurtulmak için meditasyon ve diğer sporlarla gevşetilmesi yararlı olur. Şu anda ne hissediyorum? Bu sorunun cevabı kişinin kendisinde gerilim, kaygı, korku ve endişe gibi olumsuz duygular oluşturan durumla yüzleşmesini sağlar.

Duyguları tanımak veya ayırt etmek: Herhangi bir his oluştuğunda, bu hissin kaynağının ne olduğunu veya duygunun ne tür bir duygu olduğunu tanımlamak onları tanımlamayı sağlar. Duygular olumlu ve olumsuz duygular olarak tanımlanabilir.

Olumlu duygular: Dostça, eğlendirici, emin, güvenilir, emniyetli, ferahlatıcı, gururlu, güzel, harika, hevesli, affedici, anlayışlı, becerikli, canlı, cesaretli, cesur, destekleyici, heyecan verici, cömert, değerli, heyecanlı, hoşnut, huzurlu, kendine güvenen, kuvvetli, mutlu gibi duygular olumlu duygulardır.

Olumsuz duygular: Dalgın, korkak, düşmanca, güvensiz, endişeli, huzursuz, inatçı, kararsız, kaygılı, kızgın, kötümser, küçük düşürülmüş, küçümseyici, nefret dolu, öfkeli, önyargılı, paniğe kapılmış, sabırsız, sıkılgan, sıkıntılı, sinirli gibi duygular ise olumsuz duygulardır. Olumlu ve olumsuz duyguların tanınması, duygu durumunun arkasındaki gerçek motivin anlaşılmasını sağlar.