Halk Oyunları Tarihi ve Çeşitleri

17.12.2019 / Kültür / Sanat / Eğlence

Folklor, maddi ve manevi kültürü kendine özgü metotlarla derleyen ve halk kültürü üzerinde değerlendirmeler yapan bir bilimdir.

Halk Oyunları Tarihi ve Çeşitleri

Folklor kelimesi (Folk-Lore = Halkbilimi) ilk kez 1846’da William Johnes Thomas kullanmıştır. Bir davranışın folklor olabilmesi için şu özellikler gereklidir.

  • Anonim değere sahip olmalıdır.
  • Kuşaktan kuşağa sözlü aktarılmalıdır.
  • Kendi kendine öğrenilir olmalıdır.
  • Zaman derinliğine sahip olmalıdır.
  • Mekân yaygınlığına sahip olmalıdır.
  • Gerçek hayata ait olabilmelidir.

halk oyunları tarihçesi

Toplumsal konuşma dilinde ne yazık ki halk oyunları ve folklor aynı anlamda kullanılmaktadır. Oysaki bu yanlış bir tabirdir. Halk oyunları, folklorun içinde yer alan halk mimarisi, halk tiyatrosu, halk müziği gibi folklorun kültürel bir öğesidir.

Müzikli veya müziksiz belli bir ritme dayalı, bedensel olarak ortaya konan forma “oyun” denir. Halk oyunları ise bir ulusun duygu ve düşüncelerine dayalı, hareketin, ritmin, müziğin ve kostümün bütünleşmesidir. Halk oyunları düğünlerde, dini ve millî bayramlarda vb. zamanlarda oynanmaktadır.

Halk Oyunları Tarihçesi

Dans insanın varoluşu ile başlar. İlk zamanlar dansın amaçları inanç, eğitim ve eğlencedir. Tarihte ilk Türk uygarlarından Şamanların, Hunların ve Oğuzların günümüze uzanan belgelerinde yaptıkları törenlerde en önemli bölümü halk oyunlarının oluşturduğu bilinmektedir.

Türkler, Orta Asya’dan getirdikleri kültürlerini Frigya, İon, Bizans kültür birikimleri üzerine Selçuklu ve Osmanlı kültürlerini de ekleyerek geliştirdiler. Bunun sonucunda ortaya çıkan, paha biçilmez halk oyunlarımız nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.

halk oyunları çeşitleri

Türkler danslarda kılıç kalkan, hayvan postu, zil gibi araçlar kullanmaktaydı. Günümüz halk oyunlarında da eski dansların izine rastlanmaktadır.

Folklor (Halk bilimi) alanında çalışmalara ilk olarak İstanbul Belediye Konservatuarı 1926 yılında başlamıştır. 1929 yılında halk müziği ve halk oyunları derlemeleri yapılmış ve Türkiye’de ilk kez halk oyunlarının filmle tespiti gerçekleşmiştir.

1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ve himayesinde Birinci Uluslararası Halk Oyunları Festivali düzenlenmiştir. Beylerbeyi Sarayı’nda düzenlenen festivale Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan halk oyunları ekipleri de katılmıştır.

halk oyunları

Ülkemizin ilk yurt dışı gösterileri 1949-1950 yıllarında Muzaffer Sarısözen yöneticiliğinde İtalya ve İspanya’da gerçekleştirilmiştir.

1966 yılında Milli Folklor Enstitüsü, 1975 yılında Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları kurulmuştur. 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, 1988 de Gaziantep Üniversitesi'nde, 1989’da Ege Üniversitesi'nde, 2001’de Sakarya Üniversitesi'nde Türk Müziği Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü kurulmuştur.

halk oyunları çeşitleri

Halk oyunlarımızı seyrederken, yurdumuzun değişik yörelerinde yaşayan insanların örf, adet ve geleneklerini, karakterlerini, duygu ve düşüncelerini, inanışlarını ifade ettiğini, tabiat ve diğer canlılarla yaptıkları mücadeleyi anlatan özellikler taşıdığını görürüz. Her sanat dalında olduğu gibi halk oyunlarımız da insanı anlatır. Bu nedenle oyunlarımızın altında, kaynağı çok eskiye dayanan, bugün unutulmaya yüz tutmuş derin bir mananın gizlendiği hissedilir.

Halk Oyunları Türleri

  • Karşılamalar: Çiftlerin karşılıklı olarak toplanmasıyla bir grup halinde de oynanmaktadır. Kız ve erkekten oluşan çiftlerin, karşılıklı iki sıra halinde dizilmesiyle bir grup oyunu biçiminde de sürdürülmektedir. Karşılamalar salma oyunlardır. Oyuncular birbirlerine tutunmazlar. Bazı karşılamalarda bütün oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur. Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın Doğu ve Güneyinde görülen bir oyun türüdür.
  • Barlar: Toplu olarak ve genellikle düz dizi ya da yarım ay biçiminde, oyuncuların birbirlerine tutunarak oynadıkları disiplinli grup oyunlarına bar denir. Genellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde icra edilen bir oyun türüdür.
  • Horonlar: Oyuncuların dizi biçiminde birbirine tutunarak oynadığı oyunlardır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar. Doğu Karadeniz kıyılarında kemençe veya davul eşliğinde icra edilir.
  • Araçlı Oyunlar: Kaşık oyunu, araçlı oyunlara güzel bir örnektir. Oyuncular ellerinde ritim aracı olarak tahta kaşıklar bulundururlar. Güney Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kesimleri genellikle kaşıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilir
  • Yallılar: Kars yöresinde bir sıra oyunu adıdır. Düğünlerde el ele tutuşulur, kadınlar ve erkekler tarafından yürütülür. Yallı oyunu, tek çeşitten ibaret değildir. Kars yöresinde muhtelif yallılar vardır. Yallılar, doğuda Kafkas Azerbaycan’ını da içine alır.
  • Nanaylar: Çoğu zaman kızların ve erkeklerin beraber yallı(halay) tutukları zaman söylenirse de, nanay denince akla ilk gelen kızlar ve gelinlerdir. Yallıya çıkıldığı zaman el ele tutulur. Bir yallıda altıdan yirmiye kadar kız ve erkek bulunabilir.

Örnek nanay:

Nanay nanaydan gelir,

Selvim saraydan gelir,

Andır galsın nanayı,

Hamsı(Hepsi) da yardan gelir

  • Bengiler: Marmara bölgesinin güneyinde genellikle Balıkesir dolaylarında görülen bir oyun türüdür.
  • Mengiler: Ege bölgesi ve Akdeniz bölgesinin bazı illerinde bu oyun türüne rastlamak mümkündür.
  • Seymenler: Özellikle Ankara çevresi köy düğünlerinde kız evine gelin almaya giden ve bundan başka bazı törenlere de katılan yöresel giyimli kişilerin oluşturduğu topluluktur.

Davul ve zurna ile oynanması nedeniyle yörede oynanan diğer zeybeklerden farklı olan seymen zeybeği iki yada üç kişi ile düğünlerde düzenlenen Seymen alayının önündeki efelerce oynanır. Kılıç ya da teke palası kuşanan efeler, oyun boyunca bunları havada savururken naralar da atarlar.

  • Zeybek: Bu oyun türüne özellikle Ege’de rastlanır. Zeybek kelimesi (Zey:Topluluk Bek:Bey)” topluluk beyi” anlamına gelir. Bireysel oyunlardır. Kişi sayısı sınırlaması yoktur. Sahneye büyük biri çıktığında onu yalnız bırakma geleneği vardır. Bu davranış saygı gereğidir. Kadın ve erkek ayrı oynar. Zeybek oyunları, toplu olarak oynandığı zaman oyuncuların birbirlerine tutunmadan oynadıkları salma oyunlardır. Türkiye’deki Türk halk oyunlarından en yaygın olanlarından biri de zeybek türü oyunlardır. Kelimenin kullanıldığı Türkiye’de yaklaşık 3.000 oyun vardır. Bölgelere bakarsak, sadece Batı Anadolu’da değil, İç Anadolu’da ve hatta diğer topluluklarının yaşadığı Orta Asya topraklarında da zeybek türünün oynandığını görüyoruz.

Zeybekler bir efenin yönetiminde ovadan ovaya, dağdan dağa gezen, yoksulları gözetip yörede belirli bir otoriteye sahip olan, genellikle zalimlere veya sonradan görme zenginlere göz açtırmayan, zaman zaman işlediği bir suç yüzünden hapse girmeden dağlara kaçan, yönetime ters düşmüş insanlardır. Efeler ise yanına gelen, kendisine sığınan diğer zeybeklere yol, yöntem öğreten, onları eğiten, yerine göre akıl verip anlaşmazlıkları çözen bir kimlik içinde görünmüşlerdir.

Zeybeklerin yaşayışları çok hareketlidir. Çok kısa bir süre içinde kilometrelerce uzaklara gidip takipten kurtulabilirler. Ancak bu hareketli geçen yaşayışları içinde, zaman zaman coşkuya, heyecana ve özleme kapıldıklarını; yer yer hareketli, yer yer ağır ve asaletini ortaya koyan duruş ve adımlarla örülmüş bir oyuna kalktıklarını biliyoruz. Bu oyun sırasında ses tonlarıyla, hareketleriyle ve hatta mimikleriyle çevrelerinde saygı ve hayranlık duygularını canlandırırlar.

Oyunlarında çalınan enstrümanlar arasında bağlamaları, curaları, açık havada ise davul ile zurna birlikteliğini görürüz. Kapalı mekânlarda ise darbuka, tef veya zilli maşa da kullanılır. Geçen yüzyılın başından itibaren klârnetin de yer yer oyunlarda kullanılması, bu bölgenin Batı kökenli sazlara karşı olan eğilimini kanıtlamaktadır.

İki tür zeybek vardır.

1. Ağır Zeybek (Erkekler)

2. Kıvrak Zeybek (Kadınlar)

Oynayan kişiler saygın kişilerse, oyuna o kişinin adıverilir. Yörük Ali Zeybeği, Çakır Efe Zeybeği gibi.

  • Halaylar: Alaydan türemiştir. Düzenli insan topluluğu ile kalabalık oynanır. Sıralı oynanır. En az 5 kişi olmalıdır. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu’da davul ve zurna eşliğinde oynanır. Çok haraketli bir danstır.

Halaylarda 4 bölüm vardır:

1.Ölüm (kötüyü öldürme)

2.Doğum (iyinin gelmesi)

3.Güçlendirme (iyinin devamı)

4.Kutlama(bu durumların kutlanması)

Bu dört bölüm parçalanarak görülür;

a.Ağırlama

b.Yanlama

c. Sıktırma, Oynatma, Yeldirme

d. Belleme, Hoplama, Zıplatma

Elden, belden, omuzdan ve parmaklardan tutuşlar vardır. Genellikle hızlı kısımlarda omuzlardan tutulur. Oyun halay başının komutuyla yönetilir. Mendil vazgeçilmez bir oyun aracıdır. 4 zamanlı ağırlıklıdır. Ezgiler geçişlidir. Oyunlar ağırdan başlayıp gittikçe hızlanır.

Halaylarda kullanılan enstrümanlar genellikle davul ve zurnadır. Nanay biçiminde oynanan oyunlarda ise hiç çalgı kullanılmaz. Karşılıklı türküler söylenerek oynanır. Karma oynandığı gibi sadece erkekler, sadece kadınlar tarafından da ayrı oynanır. Giyim hatları birbirine benzer.

  • Çiftetelli: Türk Dil Kurumu sözlüğünde “göğüs ve göbek titreterek, gerdan kırarak oynanan bir oyun ve bu oyunun müziği” olarak tanımlanır. Çiftetelli, yalnız eğlence amacı ile ritim eşliğinde vücudun, omuz, göğüs, bacak titreşimleriyle, kalça ve göbek atarak, gerdan kırarak oynanmasıdır.

Osmanlılarda, saray eğlencelerinde çiftetelli oyunu görülmektedir. Günümüzde hareket serbestliği ve figür zenginliği nedeniyle Anadolu’nun tüm yörelerinde herkes tarafından kolayca oynanmaktadır. Tek kişi ile olduğu gibi birçok kişinin katılmasıyla kadın ve erkek toplu olarak da sergilenebilir.

Çiftetellide adımlar küçük atılır, ayakların oyunda değeri yoktur. Serbest ve istenildiği gibi adım atmak mümkündür. Temel olan ritmin vücuda ve omuzlara alınmasıdır. Çiftetellide eğlence ve müziğe uydurulmuş bir vücudun neşesinin gösterilmesi veya yaşanması söz konusudur. Belli bir yön kısıtlaması olmadığı için bağımsız, hatta disiplinsiz bir oyun olduğu savunulur.

Çiftetellide Zeybek ve Halay gibi belirlenmiş özel kıyafetler yoktur. Genelde parlak, canlı ve süslü kıyafetler kullanılır.

halk oyunları tasnifleri

Türk Halk oyunları aşağıdaki maddelere göre de tasnif edilmiştir.

  • İsimlere göre
  • Oynayanların cinsine göre
  • Oyunun hızına göre
  • Hareketlere göre
  • Düzenlerine göre
  • Tutuş şekillerine göre
  • Konularına göre
  • Kişi sayısına göre

Seyirlik Oyunlar

Seyirlik oyunlar anonimdir. Çağlar boyu süren halk tiyatro geleneğinin günümüze kadar gelen mirasıdır. Geçmişe oranla az da olsa bu oyunlar oynanmaktadır.

Seyirlik oyunlar, oynandığı toplumun kültür düzeyine ve oynandığı çağa bağlıdır. Köy yaşamı içinde çok önemli bir yer tutar.

seyirlik oyunlar

Bu oyunların kökeninde Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar çok çeşitli kültürlerin izleri görülür.

Köy seyirlik oyunlarının oluşumu bir görüşe şöyle nitelendirilmektedir. “Anadolu köylülerinin kültürü dolayısıyla dramatik sanatı, beş önemli etkenle bir araya gelerek oluşmuştur. Bunlar: Yer, soy, imparatorluk, İslam ve Batılılaşmadır.” Köy seyirlik oyunları daha çok köylerde yılın belirli günlerdeki bazı törenlerde, düğünlerde ve uzun kış gecelerinde oynanır.

dansçı kızlar

Gelenekte bu oyunların özel bir adı yoktur. Oyunlar kaynağını kültürel ve ekonomik ortamdan alır. Seyirlik oyunlarda topluluğu eğlendirmek, neşelendirmek amacı güdülür. Toplumun aksak yönleri, bozuk ilişkileri alaya alınır. Kelime oyunlarından yola çıkarılarak espriler yaratılır. Her oyunun sonunda seyirciye ahlaki bir mesaj verilir. Oyunlar genellikle sözlüdür.

Oyunlar meydanlarda veya evlerde oynanır. Oyuncular profesyonel değildir. Genellikle yönetmenin görevini en tecrübeli oyuncu üstlenir. Oyunlarda dekor önemli değilken, müzik ve dans mutlaka vardır. Kostümler, aksesuarlar çok önemlidir. Çok fazla kılık değiştirilir. Kadın kılığına giren erkekler, kadın makyajı yapmazlar.

Halk seyirlik oyunları arasında şunları sayabiliriz;

  • Oyun Çıkarmalar: Damat tıraşı, kız kaçırma gibi seyirlik oyunlardır. Karagöz : Karagöz bir gölge oyunudur. Hayvan derisinden yapılan çeşitli şekillerin (hayvan, insan, eşya gibi) arkadan verilen ışıkla beyaz perde üzerine aktarılmasıdır. Karagöz Osmanlı zamanında saray tarafından ilgi görmüş şehzadelerin düğünlerinde gösterilmiştir.

Başkahramanlar Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, halkın ahlak ve sağduyusunu temsil eder. Hacivat ise kaypak, düzene uyan birisidir. Oyunun diğer tipleri olarak Tiryaki, Matiz, Beberuhi, Tuzsuz Çelebi, Zenneler sayılabilir. En çok bilinen oyunlarından bazıları, Büyük Evlenme, Kanlı Nigar, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Karagöz’ün Yazıcılığı, Karagöz’ün Hekimliği’dir.

  • Orta Oyunu: Karagöz’ün perdeden yere inmiş halidir. Yani oyun perde de değil, sahnede icra edilir.

Etrafı seyirciler ile çevrili olduğu için orta oyunu adını almıştır. En önemli iki kahramanı Kavuklu ve Pişekâr’dır. Kavuklu cahil, kurnaz, telaşlı ve neşeli olup Pişekâr da işgüzar, iyiyi kötüden ayıran yaşlı bir kişidir. Oyunlar bu iki kahraman arasında geçen söz düellolarından ibarettir.

  • Kukla: Türkçe bebek anlamına gelen ve bugün Anadolu’da yaşayan Korçak, Kaburcuk, Kaurcak, Lübet gibi isimlerle yaşayan kukla seyirlik oyunların en eskilerindendir. Konusu günlük hayattan ve edebi hikâyelerden oluşur. 14.yüzyıldan bu yana var olduğu bilinmektedir. Başkahramanları İbiş ve İhtiyar’dır. İhtiyar varlıklı bir kişi olup İbiş ise kurnaz ve hazır cevaptır. 19. yüzyıl sonlarında kukla sanatı önemini yitirmeye başlamıştır.
  • Meddah: Hikâye anlatma üzerine dayalı bir tür taklit yapma sanatıdır. Meddah, günlük yaşamdaki olayları, masalları, destanları ve hikâyeleri bir sandalyeye oturarak dinleyicilere aktarır. Meddah, aksesuar olarak bir mendil ve bir sopa (baston) kullanır. Hikâyelerinin kahramanlarını o yörenin şivesi ile konuşturur. Bu sanatın günümüzdeki temsilcileri stand-up yapan şovmenlerdir.
  • Cirit: Diğer adı Çavgan olarak bilinen bu oyun, Türklerin oynadıkları bir ata oyunudur.16.yüzyılda bir tür savaş oyunu olarak kabul edilmiştir. 19.yüzyılda sarayların en büyük gösteri sporu ve oyunu olmuştur. Bu oyun gündüz geniş bir meydanda oynanır. Oyuncular atlarına binerler, ellerine ciritleri alırlar. Bunlar 30-40 kişi olabilir, sayıya göre iki eşit parçaya ayrılırlar. İki tarafın birinden bir atlı öne fırlar, karşı tarafın oyuncularından birinin adını seslenerek meydana davet eder. Aralarından yaklaşık 40 metre vardır. Aralarındaki mesafe ne kadar uzun olursa oyun o kadar heyecanlı olur. Davet eden kişi ciritini atar. Ondan sonra çağırdığı kişi kendini kovalar. Seyirciler atılan değnekleri toplayıp sahiplerine vererek oyunun heyecanına katılmış olurlar. Eğer atılan değnek ata değer ve atı öldürürse düğün sahibi atın bedelini öder. Oyunda çok yakından vurmak yasaktır. Oyun esnasında atlar ve göstericiler çok çeşitli gösteriler sunarlar. (Karşı oyuncunun attığı ciridi havada yakalamak, atın karnı altına gizlenmek, tek üzengi üzerinde dikilmek gibi...)
  • Tura: Deriden yapılmış kemerler kullanılır ve köyün gençleri tarafından oynanır. Bu oyun gelin almadan önce kız eviyle oğlan evi arasında yapılır. Bu oyunda iyi koşmak ve dayak yememek marifettir. Oyunda kavga çıkması muhtemeldir ve yaşlılar araya girerek sakinleştirirler. Oyunun amacı gençlerin acıya karşı dayanıklılıklarını ispat etmeleridir.

halk oyunları çeşitleri

Halk Oyunlarının Sahneye Uyarlanması

Belli bir sanatın seyirciye sunulmak üzere uygulandığı mekâna sahne denir. Günümüzde 3 tip sahne görülür.

  • 1. Tip Sahne: Üç tarafı kapalı, bir tarafı seyirciye açık sahnedir. Sunuş için en ideal olanıdır. Genelde dikdörtgen, oval-kare vb. sahnelere rastlanır.
  • 2. Tip Sahne: Bir tarafı kapalı üç tarafı seyirciye açık sahnedir. Sahne zemine sıfırdır veya biraz yukarıdadır. Seyircilerin açılı bir şekilde oturması gerekir.
  • 3. Tip Sahne: Dört tarafı da seyirciye açık sahnedir. İdeal bir sahne değildir. Halk oyunları gösterileri genelde bu tip sahnelerde sergilemek zorunda kalınır.

Bir sahnede teknik olarak şunlar yer alır;

  • Işık
  • Dekor
  • Efekt
  • Aksesuar
  • Kostüm
  • Diğer Unsurlar (Makyaj vb.)

Halk oyunları sahneye getirilirken aşağıdaki unsurlar ortaya çıkar;

  • Sahne teknikleri
  • Oyun
  • Çizgi (oyun formu)
  • Koreograf

halk oyunlarının sahneye uyarlanması

Halk oyunlarını sahnelerken göz önünde bulundurulması gereken hususları şöyle açıklayabiliriz.

  • Halk oyunları sahnelenirken sahnelemede çizgiler ön plandadır. Ana amaç çizgilerin ön plana çıkması ise, geometrik şekiller o kişinin yorumu ile ortaya çıkar. Amaç oyunu ön plana çıkarmaksa çizgi ikinci planda kalır.
  • Halk oyunlarının sahneye getiriliş amacı oyunları tanıtmak ve yayılmasını sağlamaktır. Her oyunun yöresel formları vardır. Çizgiler hazırlanırken bu formlara uyularak sunuş yapılmalıdır. Şekil olarak daima oyunlar ön planda tutulmalıdır. Çizgi ve diğer unsurlar zemin olarak kalmalıdır.
  • Halk oyunlarının sahnelenmesinde malzemenin orijinal olması çok önemlidir. Örneğin zeybek sahnelenirken oyunda zeybek formu yoksa orijinalliği de yok demektir. Bu orijinalliği sağlıklı aktarabilmek için oyunların otantik yapısının iyi bilenmesi gerekir. Oyunun orijinalliğinin yanında kostüm, müzik, enstrümanlar ve oyuncular da konuya uygun olmalıdır.
  • Sahnelenen oyunda fiziksel ve estetik dengeye dikkat edilmelidir. Fiziksel denge denince görevli kişiler ve dekor anlaşılır. Estetik denge ise sanatsal boyutu ifade eder. Sahnelenen oyunda ekibin boy ortalaması çok önemlidir. Oyuncular ya uzundan kısaya, ya kısadan uzuna veya kısalar kenarda uzunlar ortada (çatı) şeklinde yerleştirilir. Eğer boy farkı çok ise ayakkabı topuklarıyla, başlıklarla ve bayanların etek boyları ile oynanabilir.
  • Oyunu sahneye koyacak kişinin sahne ölçülerini bilmesi gerekir. Sahneye uygun çizgiler kullanılmalıdır. Örneğin; dikdörtgen bir sahnede, daire formunu kullanmak pek uygun olmaz. Ya iki daire veya oval bir form kullanmak gerekir.
  • Halk oyunlarının sahnelenmesinde simetri daima ön plana konmuştur. Oyunun orijinalliği (figürü) bozulmadan simetri yapılmalıdır. Simetri oyun düzenlenmesinde bağlayıcı kural olmamalıdır. Fakat muhakkak simetri olmalıdır diye diretilirse, figürün estetiği kaybolur. Figürler eşit güçte dağıtılabilecekse simetri yapılmalıdır. Simetriyi harekette değil, çizgide yakalamak gerekir.
  • Figürün çok fazla tekrarı seyirciyi sıkar. Bunun için sunuş tekrarı ve zamanlama iyi ayarlanmalıdır. Figürlerin tekrar sayısı çizgiyi oluşturmamıza da yardımcı olur.
  • Sahnelemede sayısal uyumada çok dikkat edilmelidir. Oyuncu sayısı, figürlerin sayısı, erkek veya bayan oyuncu sayıları uyumlu olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için öncelikle kâğıt üzerinde bir çalışma yapılmalıdır.