
Instagram Ortaklık Reklamlarına Yalnızca Metin İçeren Referanslar Ekliyor
Instagram'ın yeni Ortaklık Referansları özelliğiyle içerik üreticileri, sponsorlu yorumlarla markaları destekleyerek kazanç sağlayabiliyor.
Folklor, maddi ve manevi kültürü kendine özgü metotlarla derleyen ve halk kültürü üzerinde değerlendirmeler yapan bir bilimdir.
Folklor kelimesi (Folk-Lore = Halkbilimi) ilk kez 1846’da William Johnes Thomas kullanmıştır. Bir davranışın folklor olabilmesi için şu özellikler gereklidir.
Toplumsal konuşma dilinde ne yazık ki halk oyunları ve folklor aynı anlamda kullanılmaktadır. Oysaki bu yanlış bir tabirdir. Halk oyunları, folklorun içinde yer alan halk mimarisi, halk tiyatrosu, halk müziği gibi folklorun kültürel bir öğesidir.
Müzikli veya müziksiz belli bir ritme dayalı, bedensel olarak ortaya konan forma “oyun” denir. Halk oyunları ise bir ulusun duygu ve düşüncelerine dayalı, hareketin, ritmin, müziğin ve kostümün bütünleşmesidir. Halk oyunları düğünlerde, dini ve millî bayramlarda vb. zamanlarda oynanmaktadır.
Dans insanın varoluşu ile başlar. İlk zamanlar dansın amaçları inanç, eğitim ve eğlencedir. Tarihte ilk Türk uygarlarından Şamanların, Hunların ve Oğuzların günümüze uzanan belgelerinde yaptıkları törenlerde en önemli bölümü halk oyunlarının oluşturduğu bilinmektedir.
Türkler, Orta Asya’dan getirdikleri kültürlerini Frigya, İon, Bizans kültür birikimleri üzerine Selçuklu ve Osmanlı kültürlerini de ekleyerek geliştirdiler. Bunun sonucunda ortaya çıkan, paha biçilmez halk oyunlarımız nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.
Türkler danslarda kılıç kalkan, hayvan postu, zil gibi araçlar kullanmaktaydı. Günümüz halk oyunlarında da eski dansların izine rastlanmaktadır.
Folklor (Halk bilimi) alanında çalışmalara ilk olarak İstanbul Belediye Konservatuarı 1926 yılında başlamıştır. 1929 yılında halk müziği ve halk oyunları derlemeleri yapılmış ve Türkiye’de ilk kez halk oyunlarının filmle tespiti gerçekleşmiştir.
1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ve himayesinde Birinci Uluslararası Halk Oyunları Festivali düzenlenmiştir. Beylerbeyi Sarayı’nda düzenlenen festivale Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan halk oyunları ekipleri de katılmıştır.
Ülkemizin ilk yurt dışı gösterileri 1949-1950 yıllarında Muzaffer Sarısözen yöneticiliğinde İtalya ve İspanya’da gerçekleştirilmiştir.
1966 yılında Milli Folklor Enstitüsü, 1975 yılında Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları kurulmuştur. 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde, 1988 de Gaziantep Üniversitesi'nde, 1989’da Ege Üniversitesi'nde, 2001’de Sakarya Üniversitesi'nde Türk Müziği Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü kurulmuştur.
Halk oyunlarımızı seyrederken, yurdumuzun değişik yörelerinde yaşayan insanların örf, adet ve geleneklerini, karakterlerini, duygu ve düşüncelerini, inanışlarını ifade ettiğini, tabiat ve diğer canlılarla yaptıkları mücadeleyi anlatan özellikler taşıdığını görürüz. Her sanat dalında olduğu gibi halk oyunlarımız da insanı anlatır. Bu nedenle oyunlarımızın altında, kaynağı çok eskiye dayanan, bugün unutulmaya yüz tutmuş derin bir mananın gizlendiği hissedilir.
Örnek nanay:
Nanay nanaydan gelir,
Selvim saraydan gelir,
Andır galsın nanayı,
Hamsı(Hepsi) da yardan gelir
Davul ve zurna ile oynanması nedeniyle yörede oynanan diğer zeybeklerden farklı olan seymen zeybeği iki yada üç kişi ile düğünlerde düzenlenen Seymen alayının önündeki efelerce oynanır. Kılıç ya da teke palası kuşanan efeler, oyun boyunca bunları havada savururken naralar da atarlar.
Zeybekler bir efenin yönetiminde ovadan ovaya, dağdan dağa gezen, yoksulları gözetip yörede belirli bir otoriteye sahip olan, genellikle zalimlere veya sonradan görme zenginlere göz açtırmayan, zaman zaman işlediği bir suç yüzünden hapse girmeden dağlara kaçan, yönetime ters düşmüş insanlardır. Efeler ise yanına gelen, kendisine sığınan diğer zeybeklere yol, yöntem öğreten, onları eğiten, yerine göre akıl verip anlaşmazlıkları çözen bir kimlik içinde görünmüşlerdir.
Zeybeklerin yaşayışları çok hareketlidir. Çok kısa bir süre içinde kilometrelerce uzaklara gidip takipten kurtulabilirler. Ancak bu hareketli geçen yaşayışları içinde, zaman zaman coşkuya, heyecana ve özleme kapıldıklarını; yer yer hareketli, yer yer ağır ve asaletini ortaya koyan duruş ve adımlarla örülmüş bir oyuna kalktıklarını biliyoruz. Bu oyun sırasında ses tonlarıyla, hareketleriyle ve hatta mimikleriyle çevrelerinde saygı ve hayranlık duygularını canlandırırlar.
Oyunlarında çalınan enstrümanlar arasında bağlamaları, curaları, açık havada ise davul ile zurna birlikteliğini görürüz. Kapalı mekânlarda ise darbuka, tef veya zilli maşa da kullanılır. Geçen yüzyılın başından itibaren klârnetin de yer yer oyunlarda kullanılması, bu bölgenin Batı kökenli sazlara karşı olan eğilimini kanıtlamaktadır.
İki tür zeybek vardır.
1. Ağır Zeybek (Erkekler)
2. Kıvrak Zeybek (Kadınlar)
Oynayan kişiler saygın kişilerse, oyuna o kişinin adıverilir. Yörük Ali Zeybeği, Çakır Efe Zeybeği gibi.
Halaylarda 4 bölüm vardır:
1.Ölüm (kötüyü öldürme)
2.Doğum (iyinin gelmesi)
3.Güçlendirme (iyinin devamı)
4.Kutlama(bu durumların kutlanması)
Bu dört bölüm parçalanarak görülür;
a.Ağırlama
b.Yanlama
c. Sıktırma, Oynatma, Yeldirme
d. Belleme, Hoplama, Zıplatma
Elden, belden, omuzdan ve parmaklardan tutuşlar vardır. Genellikle hızlı kısımlarda omuzlardan tutulur. Oyun halay başının komutuyla yönetilir. Mendil vazgeçilmez bir oyun aracıdır. 4 zamanlı ağırlıklıdır. Ezgiler geçişlidir. Oyunlar ağırdan başlayıp gittikçe hızlanır.
Halaylarda kullanılan enstrümanlar genellikle davul ve zurnadır. Nanay biçiminde oynanan oyunlarda ise hiç çalgı kullanılmaz. Karşılıklı türküler söylenerek oynanır. Karma oynandığı gibi sadece erkekler, sadece kadınlar tarafından da ayrı oynanır. Giyim hatları birbirine benzer.
Osmanlılarda, saray eğlencelerinde çiftetelli oyunu görülmektedir. Günümüzde hareket serbestliği ve figür zenginliği nedeniyle Anadolu’nun tüm yörelerinde herkes tarafından kolayca oynanmaktadır. Tek kişi ile olduğu gibi birçok kişinin katılmasıyla kadın ve erkek toplu olarak da sergilenebilir.
Çiftetellide adımlar küçük atılır, ayakların oyunda değeri yoktur. Serbest ve istenildiği gibi adım atmak mümkündür. Temel olan ritmin vücuda ve omuzlara alınmasıdır. Çiftetellide eğlence ve müziğe uydurulmuş bir vücudun neşesinin gösterilmesi veya yaşanması söz konusudur. Belli bir yön kısıtlaması olmadığı için bağımsız, hatta disiplinsiz bir oyun olduğu savunulur.
Çiftetellide Zeybek ve Halay gibi belirlenmiş özel kıyafetler yoktur. Genelde parlak, canlı ve süslü kıyafetler kullanılır.
Türk Halk oyunları aşağıdaki maddelere göre de tasnif edilmiştir.
Seyirlik oyunlar anonimdir. Çağlar boyu süren halk tiyatro geleneğinin günümüze kadar gelen mirasıdır. Geçmişe oranla az da olsa bu oyunlar oynanmaktadır.
Seyirlik oyunlar, oynandığı toplumun kültür düzeyine ve oynandığı çağa bağlıdır. Köy yaşamı içinde çok önemli bir yer tutar.
Bu oyunların kökeninde Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar çok çeşitli kültürlerin izleri görülür.
Köy seyirlik oyunlarının oluşumu bir görüşe şöyle nitelendirilmektedir. “Anadolu köylülerinin kültürü dolayısıyla dramatik sanatı, beş önemli etkenle bir araya gelerek oluşmuştur. Bunlar: Yer, soy, imparatorluk, İslam ve Batılılaşmadır.” Köy seyirlik oyunları daha çok köylerde yılın belirli günlerdeki bazı törenlerde, düğünlerde ve uzun kış gecelerinde oynanır.
Gelenekte bu oyunların özel bir adı yoktur. Oyunlar kaynağını kültürel ve ekonomik ortamdan alır. Seyirlik oyunlarda topluluğu eğlendirmek, neşelendirmek amacı güdülür. Toplumun aksak yönleri, bozuk ilişkileri alaya alınır. Kelime oyunlarından yola çıkarılarak espriler yaratılır. Her oyunun sonunda seyirciye ahlaki bir mesaj verilir. Oyunlar genellikle sözlüdür.
Oyunlar meydanlarda veya evlerde oynanır. Oyuncular profesyonel değildir. Genellikle yönetmenin görevini en tecrübeli oyuncu üstlenir. Oyunlarda dekor önemli değilken, müzik ve dans mutlaka vardır. Kostümler, aksesuarlar çok önemlidir. Çok fazla kılık değiştirilir. Kadın kılığına giren erkekler, kadın makyajı yapmazlar.
Halk seyirlik oyunları arasında şunları sayabiliriz;
Başkahramanlar Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, halkın ahlak ve sağduyusunu temsil eder. Hacivat ise kaypak, düzene uyan birisidir. Oyunun diğer tipleri olarak Tiryaki, Matiz, Beberuhi, Tuzsuz Çelebi, Zenneler sayılabilir. En çok bilinen oyunlarından bazıları, Büyük Evlenme, Kanlı Nigar, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Karagöz’ün Yazıcılığı, Karagöz’ün Hekimliği’dir.
Etrafı seyirciler ile çevrili olduğu için orta oyunu adını almıştır. En önemli iki kahramanı Kavuklu ve Pişekâr’dır. Kavuklu cahil, kurnaz, telaşlı ve neşeli olup Pişekâr da işgüzar, iyiyi kötüden ayıran yaşlı bir kişidir. Oyunlar bu iki kahraman arasında geçen söz düellolarından ibarettir.
Belli bir sanatın seyirciye sunulmak üzere uygulandığı mekâna sahne denir. Günümüzde 3 tip sahne görülür.
Bir sahnede teknik olarak şunlar yer alır;
Halk oyunları sahneye getirilirken aşağıdaki unsurlar ortaya çıkar;
Halk oyunlarını sahnelerken göz önünde bulundurulması gereken hususları şöyle açıklayabiliriz.