Her Tavşan Beyaz Değildir

22.10.2020 / Deneme / Genel

Beyaz tavşanlar yapıcı olup umuda, olumluya, harikalar diyarına davet ederken, siyah tavşanlarınsa tam tersi etkisi olduğunu fark ediyoruz. 

Her Tavşan Beyaz Değildir

Genel olarak insan kendinden ve davranışlarından memnun olmak eğiliminde değil midir? Binlerce yanlışının varlığına, kendini sorgulamasının elzemiyetine, erdemlere ulaşmak ve onları korumak için, iç dünyasında binler savaş vermesi gerekmesine rağmen, insanın “kendi şahsı”yla barış içinde olması gerekmez mi? Çünkü içinde, savaşacağı kendisi değil, kendisini etki altına alan, kısaca “olumsuz fikirler” diyebileceğimiz, bozuk, virüslü düşünceler  ve onlara bağlı gelişen negatif duygulardır. İç dünyamızı şekillendiren, zihin bilgisayarımızın işlediği veriler ve onlar üzerine bina edilen fikir kodlamaları değil midir? 

her tavşan beyaz olamaz

Matrix’te olduğu gibi, beyaz tavşanlar yapıcılar. Onlar bizi umuda, olumluya, harikalar diyarına davet ederken her düşünce tavşanının beyaz olmadığını fark ediyoruz. Kimisi de siyah, yıkıcı, iç dünyamızı olumsuzluğa ve ümitsizliğe sürükleyen cinsten. Çünkü, zihnimizi bir virüs gibi saran, adeta genetiğiyle oynanmış algılamalar, anlayış kanallarının tortularla tıkanması, bir tür idrak yolları problemini işaret ediyor. Tıpkı bilgisayara virüs girmesi gibi! Tam iç mihrak anlayacağınız! Lakin hor görmeyin, virüsler olmasaydı, programların kıymeti bilinmezdi, anti-virüs yazılımcıları iş aramak zorunda kalabilirlerdi! 

Yine de Neo, beyaz tavşanı görmeden de zaten bir arayıştaydı. O işaret, kendisini arayışına götüren bir minik adım atmasına sebep oldu ve gerisi geldi. Bizim bahsettiğimiz beyaz tavşanlar ise her an bize gönderi yapan, hatta çekiştiren düşünceler! Eğer bizim bir arayışımız yoksa, tavşanların peşinde sürüklenip  durduğumuz halde hiç bir yere varamayabiliriz. Fakat bir arayışımız, bir motivasyonumuz varsa, tavşan bizi hedefimize götürebilir veya götürecek kişiyle tanıştırabilir.

matrixin elindesin

Matrix’in Elindesin!

Neo, ev sahibinin çöpü çıkarmasına yardım eden, faturalarını günü geçmeden yatıran, vergisini ödeyen, iyiliksever, dürüst, nazik, mütevazı, çalışkan yani özünde iyi bir arkadaş! smiley Yine de bu hayat ona gül bahçesi vaat etmiyordu. Zihninin dışa açılan kapıları kapanıp, içe açılan kapıları açıldığı gece vakitlerinde, bilgisayarın başındayken, sabahlara kadar uykuya karşı gözlerine bekçilik yapan şey, içindeki “arayış”tı. Onu güdüleyen şey sorunun kendisiydi. O, gerçeği arıyordu ki “Eğer çok istersen, seni bulacak” diyen Trinity bir melek gibi inmişti dünyasına. 

Matrix, bilgisayar tabanlı bir düş dünyası. İnsanoğlunu kontrol etmek ve ondan enerji üretmek için tasarlanmış. (Adamlar yapıyor abi! Gerçi eski adamlar da abla oldu!) Matrix, bizim bugün “virüs” dediğimiz bilgisayar zararlısı yazılımın, değil bilgisayarı, insanı, dünyayı ve hatta insanlığı istila ederek, “asıl program”a karşı, aksine hafızalarda bile yer bırakmayacak kadar üstün, galip, hakim ve emsali görülmemiş bir kontrol gücüne ulaşması üzerine kurgulanıyor. Matrix, insanoğlunun gerçeklik algısını kesin olarak kaybettiği ve düşle gerçeğin arasının uçuruma dönüştüğü bi değil bin polar evren! Yani Matrix’in elindesin! Nerede kaldı bizim fikri hür vicdanı hür insan figürümüz?  

bizlerden biri değilsen onlardan birisin

Bizden Biri Değilsen Onlardan Birisin!

Hiç gerçek olduğundan çok emin olduğun bir rüya gördün mü? Ya o rüyadan hiç uyanmasaydın, düşler dünyasıyla gerçek dünya arasındaki farkı nasıl ayırt edebilirdin? Kurtarmak istediğimiz insanların zihinleri, ama onlar buna hazır değiller. İçinde yaşadıkları sisteme o kadar çaresizce ve umutsuzca bağlılar ki onu korumak için canlarını bile tehlikeye atarlar. Eğer bizden biri değilsen onlardan birisin.” diyordu Morpheus Amca. Peki ya zihinsel olarak içinde bulunduğumuz algı kırılması, "escape” ile çıkamayacağımız kadar gerçekse? Ne yapılması gerekir? Ne yapılabilir? Yol haritası beklemeden, bir yerden başlamak lazım. Öyleyse parolamız şu: Beyaz tavşanı takip et! Beyaz tavşan meteforu “yapıcı, olumlu düşünceler”i siyah tavşan ise “yıkıcı ve olumsuz” olanları temsil ettiğine göre… Şimden geru başlar mıyız olumlu düşünmeye? Ne dersiniz?



Kabafii Reklam Alanı