İnsan Kaynakları Yönetiminin Önemi

05.12.2023 / Eğitim / Genel

Günümüzde büyük küçük tüm iş örgütleri, oldukça yüksek düzeyde rekabet ortamında faaliyette bulunmaktadırlar.

İnsan Kaynakları Yönetiminin Önemi

Bu örgütler ulusal düzeyde faaliyette bulunsalar bile, çok uluslu şirketler gibi kendilerini küresel rekabetin içinde bulmaktadır. Yüz binlerce küçük, yeni firma pazarlara girmekte, pazar paylarını artırmaya çalışmaktadır. Öte yandan dünya çok hızlı teknolojik gelişmelere tanık olmakta, bu gelişmelere uyum gösterme gereği ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda ekonomik, yasal, politik ve sosyal realiteler söz konusu olmaktadır. Dahası insanların değerleri değişmekte, eğitim düzeyleri yükselmektedir. Her şeyden önce müşteriler düşük fiyatla, yüksek kalitede mal ve hizmet talep etmektedirler.

Böyle bir ortamda iş örgütlerinin varlıklarını sürdürebilmeleri, rekabette üstünlük sağlayabilmeleri, pazardan daha fazla pay alabilmeleri, verimliliklerini artırabilmeleri, bir şeyleri çok farklı yapmalarını gerektirmektedir. Bir şeyleri farklı yapan işletmeler başarılı olmaktadır. İşte bu tür örgütlerin özellikleri aşağıda belirtilmiştir.

  • Küresel olma
  • Organik yapıya sahip olma
  • Yatay iletişime ağırlık verme
  • Kendi kendini yöneten takımlar oluşturma
  • Çevrenin istemlerine daha hızlı cevap verebilme
  • Yenilik yapmada daha hızlı davranabilme
  • Üst düzeyde insan ve sosyal sermayeye sahip olma
  • Esnek insanları istihdam etme
  • Müşterilerle dostça ilişkiler kurma ve sürdürme
  • Örgütte ve müşterilerde olumlu duygular yaratma
  • Etik kurallara uygun davranma
  • Çevreye karşı duyarlı olma
  • Çeşitliliği yönetme yeteneğine sahip olma

Burada İnsan Kaynakları Yönetimi’nin (İKY) etkileri büyüktür. Bir örgütün bu özelliklere sahip olması, diğer bir ifade ile başarılı olması, insan kaynaklarının etkili kullanılmasıyla ve onların bilgi, beceri ve gelişimlerinden yararlanılmasıyla mümkündür. Bu nedenle insan kaynakları örgütün en önemli değeridir.

Örgüt, insan kaynakları olmadan hiçbir işlevini yerine getiremez. Yani, işletmelerin rekabette üstünlük sağlayabilmeleri, stratejik amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, onların etkin bir insan gücüne sahip olmasına bağlıdır. Bu güç, örgütlerin entelektüel sermayesinin bir unsuru olan insan sermayesidir. İnsan sermayesi, bir örgütün tüm çalışanlarının örgüte beraberinde getirdikleri ve sonradan geliştirdikleri bilgilerinin, becerilerinin, yeteneklerinin, kapasitelerinin, deneyimlerinin ve motivasyonlarının toplam değeridir. Bu değer ekonomik anlamdadır. Kuşkusuz insan sermayesi yanında, sosyal sermaye de belirttiğimiz gücün etkinliğinde rol oynar.

Sosyal sermaye insan sermayesiyle yakından ilişkilidir ve bireyler arasındaki biçimsel olmayan eşgüdümün, iş birliğinin, iletişimin ve yeniliğin diğer bir ifadeyle, güven verici ilişkilerin değerini yansıtır. Kısaca İKY, örgütteki insan sermayesini ve sosyal sermayeyi destekleyerek ve geliştirerek sürdürülebilir bir rekabet gücü kazandırmaktadır. Örgütler için bu kadar önemli olan insan kaynağının etkili yönetimi, 1980’lerin başlarında geliştirilen yeni bir düşünce tarzını ortaya koyan “insan kaynakları yönetimi” ile sağlanmaktadır.

İKY kapsamında oluşturulan işgören temininde seçici davranma, kapsamlı eğitim, durumsal ücretlendirme, performans değerlendirme gibi politika ve uygulamalarla bir firmanın şimdiki ve gelecekteki işgörenlerinin bilgisi, becerileri ve yetenekleri iyileştirilebilir, onların motivasyonları artırabilir, sorumluluklarını yerine getirmeyenler azaltabilir ve nitelikli işgörenlerin örgütte kalmaları sağlanabilir. Öte yandan İKY uygulamaları özellikle bir firmanın rekabetçi stratejisiyle uyumlu olduğu zaman sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü kaynağı yaratmada yardımcı olabilir.

Görüldüğü gibi seçici personel temini, kapsamlı eğitim ve geliştirme, performans değerlendirme konularındaki İKY politika ve uygulamalarıyla işgörenlerin bilgi, beceri ve yetenekleri geliştirilmekte; iş güvencesi ve durumsal ücretlendirme uygulamalarıyla çaba ve motivasyonları, dolayısıyla bağlılıkları artırılmakta ve bilgi paylaşımı, çalışan katılımı, kendi kendini yöneten takım çalışmaları ve güçlendirme ile çalışanlara esneklik ve yaratıcılık kazandırılmaktadır. Tüm bunların sonucunda yüksek örgütsel performansa ulaşılabilmektedir.