Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti
Kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanmakla birlikte hak ehliyetine de sahip olurlar.
Karadeniz Bölgesi'nin orta kesiminde bulunan Sinop, 2018 TÜİK verilerine göre %77,66’lık oran ile Türkiye’nin en mutlu şehri oldu.
Tarih öncesi dönemlerde Anadolu'nun kuzey sahilleri ile Kırım yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynayan Sinop, önemli bir doğal liman konumundadır.
Günümüzde 8 ilçesi bulunan Sinop, 5.862 km² alan üzerine kurulmuştur.
Karadeniz kıyısında Boztepe Burnu'nun karayla birleşme noktasında yer alan Sinop’un bilinen en eski adı Sinope’dir. Efsanelere göre, kenti eski Yunan'da Irmak Tanrısı Asopos'un su perisi kızlarından Sinope kurmuştur. Sinope efsanesi M.Ö. 5. YY’a kadar dayanmaktadır. Efsaneye bu kadar inandırıcı kılan bir diğer buluş ise, yine M.Ö. 5. YY’a ait oldukları düşünülen kent sikkeleri üzerinde Sinope’nin yüzü resmedilmiştir.
Bazı söylentilere göre Sinop, eski bir Amazon kızı olan Sinope tarafından kurulmuştur. Bu ifadeler doğrultusunda ve bulunan sikkelerden yola çıkarak şehrin kurucusunun Sinope olduğu söylenebilir.
Ünlü Antik Çağ Coğrafyacısı Strabon ise, kentin kurucusu olarak, Argonotlar'dan Teselyalı Otolikos'u göstermekte ve onun kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi kurduğu yazmaktadır. "Kentin ele geçirilmesi" kavramı, kolonileştirmeden önce, kentte yerli bir halkın yaşandığını ortaya koymaktadır.
Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Doğu Roma İmparatorluğu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Sinop Baskını’ndan sonra kent, gücünü kaybetmeye başlamıştır.
MÖ 7. yüzyılda bir Helen Kolonisi olarak kurulan Sinop, Antik Çağ'da Karadeniz'in en önemli kentlerinden bir tanesi olmuştur. Pontus Devleti, Helenistik dönemde başkentini Amasya’dan Sinop’a taşımıştır. Bu dönemde Pontus Devleti, Helenistik ve Pers Kültürü’nü birleştirmek istiyordu. Bizans döneminden sonra Sinop, Ortodoks Hristiyanlığı’nın etkisiyle dilde ve kültürde Helenleşmiştir.
Sinop 1972 yılında kalkınmada ikinci derece öncelikli iller kapsamına alınmıştır. İlk büyük ölçekli sanayi kuruluşu, Ayancık Kereste Fabrikası’dır. Diğer önemli sanayi kuruluşları Şişe Cam Fabrikası, Un Sanayi, İç Çamaşırı Örme Ve Konfeksiyon AŞ. ile toprak sanayinde tuğla ve kiremit fabrikalarıdır. Ne yazık ki şu an bu fabrikaların çoğu kapatılmış ya da taşınmış durumdadır. Ama bunun dışında Sinop'ta el sanatları da ünlüdür. Ayancık keteni, Boyabat çember dokumacılığı, ahşap kotra maketi yapımı ve tahta el işlemeciliği Sinop'taki en köklü el sanatlarıdır.
İlk kütüphane 1924 yılında Dr. Rıza Nur'un öncülüğünde kurulmuştur ve kütüphaneye ismini veren de odur.
Sinop ili içerisinde yapılan kazılarda şimdiye kadar Hitit Dönemi’ne ait bir kalıntı bulunmamıştır. Hitit metinlerinde Karadeniz’de başka kavimlerin varlığından söz edilse de Sinop ili içerisinde Hititlere ait bir eser bulunamamıştır.
Yapılan yüzey araştırmasında sahil bandında bir tek Gerze ilçesi Köşkhöyük'te Er Hitit (MÖ 1800) malzemesine rastlanmıştır. Ancak Hitit İmparatorluğu’na ait başka bir kalıntı bulunmamıştır. Bölge de yapılan araştırmalara göre bulunan eserler arasında en eski tarihe ait olan eser M.Ö. 756 yılına aittir.
MÖ 756 yılında Milet'ten ayrılan ve kendilerine yeni bir şehir kurmak isteyen göçmenler buraya gelerek bugünkü Sinop'un ilk temelini atmışlar ve bu şehre Sinope adını vermişlerdir.
Uzun yıllar boyunca büyük imparatorluklara ev sahipliği yapan Sinop, Pervaneoğulları Beyliği’nden sonra Candaroğulları egemenliği altına girmiştir.
15. YY başlarında büyümeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu’na katılan Candaroğulları ile birlikte Sinop, Türklerin kontrolü altına girmiş oldu. Liman şehri olan Sinop’ta gemi yapımları hız kazandı.
1853 Osmanlı-Rus Savaşları’nda şehir top atışlarına tutulmuş ve yakılmıştır. Savaşın ardından, şehir iyice küçülerek kale içine çekilmiştir.
Bandırma Vapur'u ile Samsun'a gitmek üzere yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk 18 Mayıs 1919 günü Anadolu'ya karadan geçmek için Sinop Limanı’na uğramış, ancak o tarihte Sinop-Samsun arasında karayolu olmaması sebebiyle yolculuğuna gemiyle devam etmiştir.
Hatta Sinop'u çok sevdiğini belirten Atatürk bu hislerini "Ne olurdu Sinop'un yarı güzelliği Ankara'da olsa idi" ifadesiyle belirtmiştir.
Sinop idari teşkilat olarak merkezi Samsun olan, Canik Livası’na bağlanmış, Tanzimat'ın ilanından sonra Kastamonu'ya sancak olmuş, 1924 yılında Kastamonu'dan ayrılarak il haline getirilmiştir.
Sinop'ta davul ve zurna ikilisi en çok kullanılan müzik enstrümanıdır.
Ayancık Eymeleri, Ayancık Çiftetellisi, Muhtar, Karasuda Pazar Var, Munise, Boyabat'ın Pirinci, Derelerde Kuşburnu, Boyabat Çiftetellisi ve Tütün ise şehirde oynanan oyunlar arasında yer alır.
Sinop’un en bilinen yöresel yemekleri arasında Sinop Mantısı gelir. İçi etli olan mantı haricinde en bilinen diğer yemekler ise tirit ve keşkek yemeğidir.
Sinop’ta en çok dinlenen türkü Ayancık Eymeleri türküsüdür. Ayrıca, Edip Akbayram’ın seslendirdiği "Aldırma Gönül" şarkısı Sinop Cezaevi için yazılmış olan Sabahattin Ali'nin bir eserdir. Tini Mini Hanım ve Hürmüz Gelin gibi türküler de sürekli yörede dinlenir.
Ayrıca Bakınız