Kaybolma Korkusu

01.03.2025 / Deneme

Yaşamadığınız hayatı yok sayamazsınız.

Kaybolma Korkusu

Bazı dizi yahut filmlerde toplumun bir kesimini hicveden, gerçekten derinden eleştiren, sorgulayan ve hatta alaya alan örneklere denk geliyoruz. Söz gelimi Doğu dizisi, Kızıl Goncalar dizisi, Bir Başkadır dizisi, Kuvvetli Bir Alkış dizisi yahut Takva filmi ile Ahlat Ağacı filmleri ilk aklıma gelenler. Tabi bu yapımları izleyenler arasında kendi dünya görüşlerine ve yaşam tarzlarına mesnetsiz saldırıda bulunulduğu düşünen insanlar da çıkabiliyor. Kendi yaşantıları ile hiçbir ilgisi olmadığını iddia ettikleri şeylerin kaldırılmasını ve katiyen bir daha gösterilmemesini talep edebiliyorlar.

Dindarlığını ya da seküler dünya görüşünü farklı tarzlarda yaşayan bir yığın insan varken, yaşadıkları sınırlı ve süreli hayatları üzerinden kendilerine benzettikleri diğer tüm insanların da aynı olabileceğini varsayıyor ve kısıtlı tecrübeleriyle diğerlerini saflarına katabilmiş farz ediyorlar.

Her insanın yolu bir diğerinden farklı ilerler. Kesişim kümelerinin çokluğu bizi genelde aldatır. Gözümüzden kaçan ayrıntılar bir hayatı diğerinden tamamıyla ayırabilir. Kaldı ki insan kendi hayatını başkasının bakış açısıyla değerlendiremediğinde bile kendisi ile ilgili birçok önemli detayı atlamış olacaktır.

Bu yüzden bize ait sandığımız dünyayı eleştirel bir şekilde ekrana yansıtan yapımlara önem vermeliyiz. Bizi bize anlatacak insanlara ihtiyacımız var. Yapımcılar yalnızca kapital kaygılarla hareket ediyor olsa bile toplumda bir şekilde tezahür eden olayları işliyorlar ve kendimize itiraf edemesek de bir şekilde bizden birilerine ayna tutuyorlar.

Bir zamanlar Yeşilçam sinemasında dindar insanlar kötü gösteriliyordu. Dindar insanların tamamı öyle değildi elbette ama içlerinde sinemaya konu olabilecek kötü örnekler de vardı gerçekten. İki lafı bir araya getiremeyen, hurafelerden beslenen, telaffuzu feci şekilde bozuk imam örnekleri gibi. Ya da son zamanlarda sinema ve dizi sektöründe örneklerini görebileceğimiz; kendisini ilerici sandığı halde, kötü dindarlık sergileyen kesimden farkı olmaksızın, toplumun en yobazı olmaya namzet davranışları bulunan, tanrıyı maddeye yahut bir insana hapsetmiş seküler kesimin sözde aydın insanları gibi.

Bunları örneklerin sergilenmesinden kim korkar peki? Kendisini çözmeye ve geliştirmeye cesareti olmayan, kendisi dışındakileri kurtulmuşlardan saymayan, ötekileştirici ve dışlayıcı üslubunu sürekli bir silah gibi hal ve hareketlerinde, söz ve eylemlerinde taşıyan elbette.

Bir gruba veya ideolojiye mensup olmadığında kendisini kaybolmuş hisseden korkar.