Kur'an'sızlık İslâmsızlıktır

24.04.2020 / Din

Biz bu Kitabı sana boş yere değil, aksine bir gaye uğruna yani insanların ve cinlerin bana kulluk etmesi adına lütfettik.

Kur'an'sızlık İslâmsızlıktır

Zümer Suresi 1-3

 

(Bu)[1] Kitabın indirilişi, Aziz ve Hakîm olan Allah tarafındandır;

Emin ol, bu Kitabı sana bir hak olarak indirdik [ki adı Kur’an’dır]. 17/105

Öyleyse sen de dini has / hâlis kılarak sırf Allah’ın kendisine,

Kulluğunu, [Onun bu kitapta gösterdiği tarzda] getir yerine!

[Ey insan! Ziyadesiyle] dikkat et!

Hâlis/saf ve temiz din, Allah’ındır elbet.

Allah’tan başkalarını da velîler / otorite / suni Rab edinenler,[2] 7/3, 30. 11/19, 113. 18/102. 29/41

Bunlara, sırf bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz (derler).[3] (10/18; 19/81; 29/ 25; 36/74)

Şu kesin ki, [kitaptan] koptukları konularda,

Hüküm verecektir Allah, onların aralarında.

[Doğru yola] iletmez Allah, yalan söyleyeni;

Hidâyete erdirmez asla, küfürde ısrar edeni. (Bkz: 6/71)

 

Konuyu detaylandıralım:

Bu Kitap, Aziz ve Hakîm olan Allah tarafından, peyderpey indiriliyor / indirilişi hâlâ devam ediyor. Biz bu Kitabı sana [boş yere değil, aksine bir] hak olarak / bilâkis bir gaye uğruna yani insanların ve cinlerin bana kulluk etmesi adına lütfettik (51/56). Öyleyse sen ey Müslüman! Dini Kur’an’a tahsis ederek, yapman gereken görevleri kitaptan öğrenerek Allah’a kulluk et! Ve şuna dikkat et ki, Allah için geçerli olan hâlis din, kendisine hiçbir insin ve cinnin ifadesinin karışmamış olduğu (4/82) bu Kur’an’dır.

Bu Kur’an’ın dışında da evliyâlar / yol göstericiler / kılavuzlar edinenler (7/2) derler ki: “Biz bu kitabın dışındaki otoritelere kulluk etmiyoruz; o velilere sadece bizi Allah’a [bu Kitap’tan] daha çok / daha çabuk / daha fazla yaklaştırsınlar diye ibâdet / kulluk/ itaat ediyoruz. Onlara, işte sırf bu yüzden bağlanıyoruz (39/3).”

İşte bu şekilde Kur’an’ın rehberliği hususunda ayrılığa düşenler hakkında, Allah kesinlikle azap ile hüküm verecektir. Çünkü Allah, Kur’an’ı örtbas edici yalancıları / Müslüman’ım dediği halde böylesine sahtekârca davrananları, asla doğru yola iletmez ve asla cennetine girdirmez (42/7).

 

Mâide Suresi 3

 

Bugün [itibariyle küfürde kararlı] kâfirler,

Dininizden ümitlerini bütünüyle yitirdiler.[4]

Bundan böyle onları sakın ha adam yerine koymayınız!

Siz sırf bana hürmet ediniz / mutlak otorite beni sayınız!

Bugün, dininizi kemale erdirdim; (6/115. 24/55)

Üstünüzdeki nimetimi bütünledim; 48/2. 52/29.

Ve sizin için din / hayat tarzı[5] olarak İslâm’ı benimsedim. 37/19, 83, 85

 

“Bugün sizin için dininizi tamamladım” ayetinin (5/3), son inen ayetlerden oluşu, dinin direkt olarak Kur’an kaynaklı oluşuna da işarettir. Kur’an tamamlandığına göre, dininizin tüm öğretilerini de sizlere açıkladım demektir.

Bu ayetin son ayetlerden oluşu, dinin direkt olarak Kur’an kaynaklı oluşuna işarettir. Allah katındaki din, Kur’an’a teslimiyettir (3/19; 42/13).

Allah din nimetini, Müslüman olalım diye tamamlamıştır (16/81). Dinin kemâle erişi, Kur’an’ın tamamlanışını anlatır. Velhâsıl din, doğrudan doğruya Kur’an’dır (48/2. 52/29). Dini Allah’a has / hâlis kılmak (10/22), Kur’an’dan ayrılmamaktır.

«Dinin tamamlandığını bildiren bu ayetten sonra, sadece Bakara 281 inmiş, yeni herhangi bir hüküm gelmemiştir.»[6]

Şu Hadîs-i Şerif, bu ayeti ne de güzel tefsir etmektedir:

Vellâhi lê yü’minü ehadüküm hattê yekûne hevêhü tebean limê ci’tü bihî.

Sizden biri, bütün hevâsını (düşüncelerini ve arzularını) benim getirdiğim kitaba tâbi kılmadıkça mümin olamaz.”[7]

 

Bakara Suresi 63

 

Bir zamanlar Tûr’u üzerinize kaldırdık;

Sizden, sağlam mı sağlam bir söz aldık.

Buyurduk: “Kuvvetlice tutun size verdiğimizi!

Takvâya ermek için[8] uygulayın ondaki emirlerimizi!”

 

Âli İmran Suresi 102-103

 

Ey Müminler! Allah’tan, çekinilmesi gerektiği gibi çekinin!

Asla başka şekilde değil, sadece Müslüman olarak can verin!

Mü’minler! Allah’ın ateşinden koruyun kendinizi gereğince; [66/6]

Koruyun ki iyice, Müslüman olarak vefat edesiniz can verince.

 

Sarılın Allah’ın can damarı (Kur’an)’ın tamamına; Zıddı: 22/11

Hiçbiriniz ayrılmayın / sakın ha sırt çevirmeyin ona.

Rabbinizin bu manevî nimetini tatbik ediniz / hayata geçiriniz; [9]

[Kur’an gelmezden önce], hepiniz birbirinizin düşmanları idiniz.

Tutunun Allah’ın ipine,[10] hepiniz birden! 3/112                          

Sakın ola ki ayrılmayasınız birbirinizden!                           

Allah’ın üzerinizdeki nimetini dillendiriniz!                               

[Bir zamanlar], birbirinize düşmanlar idiniz.                     

Ülfet / tutkunluk oluşturdu da kalplerinizde,

Kardeşler oldunuz Onun nimeti / dini sayesinde.

Sizler daha önce bir ateş çukurunun tam da kenarındaydınız;

Oraya yuvarlanmaktan son anda Onun sayesinde kurtarıldınız.[11]

Allah, işte böyle [sosyolojik açıdan da] açıklıyor ki âyetlerini;

Olabilesiniz hep doğru yolda/kaybetmeyesiniz hiç hidâyetini.

 

Habl, Allah’ın, kendisiyle bizi kendisine bağladığı bağ yani Kur’ân-ı Azîmüşşan’dır: 43/43.

Deyişlerimizden biri olan “İpe sapa gelmez” ifadesi, bu ayetle ve 2/256; 4/146 ve 31/22 ayetleriyle birlikte değerlendirildiğinde, “Dine imana sığmaz” anlamı taşır.

«Allah’ın ipi, Kur’an-ı Kerîm anlamına da gelir. Hadislerde de daha çok bu anlamda kullanılır:

“Kur’an, Allah’ın sağlam ipi ve O’nun dosdoğru yoludur.” (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an, 14; Dârimî, Fazâilu’l-Kur’an, 1).

“Allah’ın Kitabı, gökten yeryüzüne uzatılmış bir iptir.” (Tirmizî, Menâkıb, 31; Müslim, Fazâilu’s-Sahâbe, 37).»[12]

 

Sözün kısası:

Nasiplenmek istiyorsak İslâm’dan,

Hiç kopmamalıyız Şanlı Kur’an’dan.



[1] (S. Ateş)

[2] Dini, Allah’ın kelâmından değil de başkalarının beyanından öğrenenler. Bkz. 7/1-3

[3] (M. İslâmoğlu)

[4] Kur’an’ın işlerine yaramayacağını, yaptıkları işleri onamayacağını bu son ayetle artık anladılar. Önceleri, işlerine gelebilecek ayetler istiyordular: 10/15

[5] M. İslâmoğlu

[6] Âyet ve Hadislerle Meâl, 1/355, not: 19 

[7] Dürrül-Mensûr, 2/178, Süyûtî

[8] Ateşten sakındığınızı kanıtlamak için…

[9] Nimet: 2/11. 5/3. 48/2. 52/29

[10] Habl için bkz. 2/186. 50/16. 69/46.

[11] Bir an önce kardeşliği sağlayamayanlar, ateş çukurunun kenarında değil, tamamen içerisindedirler.

[12] Hamdi Döndüren Meali