Lam ve Nun Vakti

07.05.2021 / Deneme

Yüreği yanıklar kitabına bakıldı. İncelendi tüm kalpler. Sonra sahibi siyahlara bürünmüş bir kalbi seçtiler. Dengin budur dendi. Ve iki kalbi yan yana getirdiler. Adamın kalbi kadının kalbine sordu. Bir adın var mı senin?

Lam ve Nun Vakti

Ben dedi adam. Ben ve sen. Kişinin tekil hali. Bu gökyüzü, bu gönülleri çatlatan yağmur hatırına özümüzde aynıyız ve biriz. Bildiğim sözcükler kadar varım ben. Fazlasını anlatamam. Kusurlarım var. Ama sen kalpsin. Doğruluk üzerinedir fıtratın. O yüzden bana yardım et. Anlatamadığımı dile getir.

Sarı sıcak tozlu sevdalarda yorulmuştu kalp. Konuşmak istemedi. Ama kendisine ihtiyaç duyan hem efendisi hem de kölesiydi. Düşündü biraz. Sonra sıraladı söyleyeceklerini. Ben dedi. Konuşurum ama bir şartım var. Karşıma muhatap olarak aklı çıkarmasınlar. O ki şekle önem verir. Bildikleri de gördüklerinden ibarettir. Aldanıverir o yüzden. Karşımda bana denk bir kalp olsun isterim. Bir kalbi, bir kalpten daha iyi kim anlar?

kim anlar

Yüreği yanıklar kitabına bakıldı. İncelendi tüm kalpler. Sonra sahibi siyahlara bürünmüş bir kalbi seçtiler. Dengin budur dendi. Ve iki kalbi yan yana getirdiler. Adamın kalbi kadının kalbine sordu. Bir adın var mı senin?

Kadının kalbi günahsız ve sıcacıktı. Aldı sözü. Adıma Lam derler benim. Bir başıma, sadece Lam. Süssüz ve gösterişsiz. Esresiz, ötresiz, şeddesiz.

Şaşırdı adam. Bu ismi daha önce hiç duymamıştı. Gök kubbenin altındaki en güzel isim bu olmalı diye geçirdi aklından. Güzelliği özünde, güzelliği sadeliğindeydi. Kâinatın tüm hengâmesine karşı yürekte tertemiz dua, kalpte bir güzel düşünce. Lam. Sevmek sonsuz gökyüzü gibi. Dağılmak rüzgârda, bulut misali özgürce. Lam. Ne güzel isimdi böyle.

ne güzel isimdi

Serin rüzgârlar esti. Sahibi siyahlara bürünmüş olan kalp muhatabına döndü. Peki, seni hangi isimle çağırırlar? Bir adın var mıdır?

Nun, dedi adamın kalbi. Benim adıma Nun derler. Altta yukarıya bakan yarım hilal ve üstte tek bir noktam var. Bu ikisi bir araya gelince anlam kazanırım. Böyle bilinir, böyle anılırım.

Vakit, iki kalbe düşmüş bir sevda serinliği vakti. Tohumdan ağaca yol almış, öncesiz ve sonrasız, taptaze bir ümit misali. Vakit, Lam ve Nun vakti.

Lam, Nun’a döndü ve sordu. İsimlerimiz. Sanki aynı hikâyenin eksik kalmış iki kahramanı gibi. Tek harf ve tek hece. Peki, nasıl hissediyorsun adım kalbinden geçince?

Başını kaldırıp gökyüzüne baktı Nun. Sessiz kaldı bir süre. Kolay soruların zor cevapları olurdu bazen.  Kalp, dedi sonra. Ne güzel kelime. Baktığında bir yumruk büyüklüğünde. Ama gel gör ki yedi kat arşı ve bir Lam sevdasını sığdırmış içine. Dilinden dökülmeye devam etti sözcükler:

devam etti sözcükler

Sanki dünya hayatı son bulmuş ve adalet terazisi önünde sıra bekliyor cümle mahlûkat. Süleyman’dan hakkını istemekte karınca. Evlat babadan şikâyetçi. Sorgulaması yapılmamış bir tek kişi var. Ben. Günahlarım ve sevaplarım ölçülüyor. Ve biraz sonra elinde amel defteriyle bir melek, bana sağımdan yaklaşıyor. İşte böylesine bir sevinç kaplıyor içimi adın geçince. 

Sözün burasında tebessüm etti Lam. Ve ardından Nun’a döndü: Yaşamak istiyorum gözlerinin değdiği her yerde. Yaşamak, onurlu ve delicesine. Rüzgârı göğsümde, yağmuru iliklerimde hissederek yaşamak. Bir çocuk edasıyla koşmak istiyorum olduğun yere; baldırı çıplak, yalın ayak.

Vakit dudağa yerleşmiş sımsıcak ezgili bir ıslık vakti. Lam ve Nun’u yan yana getirdiler ve iki kalbi birbirine mühürlediler.



Kabafii Reklam Alanı