Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti
Kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanmakla birlikte hak ehliyetine de sahip olurlar.
II. Dünya Savaşı’ndan en kârlı çıkan ABD ve SSCB arasında 1947 yılında başlayan Soğuk Savaş, 1990 yılında SSCB’nin dağılması ile bitti.
1947 tarihinde ABD Başkanı Harry Truman, bir radyo programına katılır ve konuşmasında dünyanın ikiye bölündüğünü söyler. Bir tarafta SSCB’nin olduğunu ve diğer tarafta da kendilerinin olduğunu belirten Truman, diğer ülkelere de taraf seçmelerini söyler. Truman Doktrini ile Dünya genelinde bloklar oluşmuştur. Bu söylemlerden sonra SSCB’nin tarafını seçenlerin oluşturduğu Doğu bloğu, ABD’nin tarafını seçenlerin oluşturduğu Batı bloğu ve bir de tarafsız/bağlantısız olanların oluşturduğu grup ortaya çıkmıştır.
ABD ile SSCB, fiili savaş yapmamıştır. Ekonomik yaptırımlar olmuştur. Bu iki devletin rekabeti bilimsel gelişmeleri arttırmıştır. Önceden kendi kıtasından çıkmayan ABD, yayınlanan Truman Doktrini ile bu dönemde artık Dünya’nın her yerinde var olmaya çalışacaktır.
Doğu grubu, Coninform adında siyasi bir örgütlenme kurdu. Komünist devletler bu örgütlenmeye dâhil edildi.
ABD tarafından yürürlüğe sokulan Marshall Planı ile Türkiye, Doğu bloğuna girmemesi için savaşa katılsa da katılmasa da ekonomik açıdan desteklenmiştir. Doğu grubunu temsil eden Rusya Dışişleri Bakanı Molotov, kendi grubunda yer alan komünistlere savaşa girseler de girmeseler de ekonomik yardım yapmayı vadetti.
Komünist ülkeler arasında ekonomik işbirliğini arttırmak için Rusya, Molotov Planı’na ek olarak COMECON adında teşkilat kurdu.
Batı bloğu, kendilerine gelebilecek herhangi bir saldırıyı önlemek için Batı Avrupa Birliği’ni kurdu. Bu birlik ile Rusya ya da Rusya yanlısı bir ülke, Batı Avrupa Birliği üyesi ülkelerden herhangi bir tanesine saldırı yaparsa, diğer ülkeler de karşı savaşa geçecek ve üye ülkeyi koruyacaklar. Bu birliği gören ABD, birliği geliştirip NATO’yu kurdu.
NATO’nun kurulduğunu gören Rusya, hemen Varşova Paktı adında komünistlerden oluşan askeri birliğini kurdu.
Batı grubunda Avrupa Konseyi adı verilen, Avrupalı devletlerin birbirleri arasında yaptıkları ticari, ekonomik, siyasi ve spor organizasyonunu yapmak üzere kuruldu. Avrupa Konseyi’ne Türkiye’de dâhildir. Avrupa Birliği’ne Türkiye dâhil değil aday ülke konumundadır.
Doğu Almanya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan gibi devletlere demir perde ülkeleri adı verildi. Bu devletlere ait oldukları için kapalı kutu olarak görülmüştür. Rusya’nın uydu devletleri olarak bilinirler.
Macaristan’da İmre Nagy ve Çekoslovakya’da Alexandre Dubçek (insancıl komünizm) SSCB’ye karşı ayaklanmıştır. Yugoslavya, ABD ile yaptığı antlaşma sonucunda COMİNCON’dan çıkarılmıştır.
Kuzey Vietnam, Kuzey Kore, Küba ve Çin komünist olsa da Rusya’nın uydu devletleri değillerdir.
Arthur Balfour, 1917 tarifinde Balfour Deklarasyonu’nu yayınlamış ve Dünya’daki Yahudilerin Filistin’e göç edip orada İsrail devletini kurmaları söylenmişti. Göç eden Yahudiler, ellerindeki maddi güç ile toprakları satın aldı. Toprağını satmayan kişiler de öldürüldü ve topraklarına el konuldu. 1947 tarihinde toplanan Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarında Filistin ve İsrail adında iki devlet kurulması yönünde karar alındı. Toplantıda Filistin’in tek devlet olması ve içerisinde Yahudilerin yaşaması fikri de öne atıldı ama azınlık kabul ettiği için yürürlüğe girmedi. 1948 yılında kurulan İsrail’i ilk tanıyan ülke ABD, ilk tanıyan Müslüman ülke Türkiye ve ilk tanıyan Arap ülkesi de Mısır olmuştur. Filistinliler, kurulan İsrail’in ABD ve SSCB de resmi olarak tanınmasına “Felaket Günü (El-Nakba)” adını vermişlerdir.
İsrail’in kurulduğu gün bölgede İsrail devletinin kurulmasını istemeyen beş Arap ülkesi bir olup İsrail’e saldırmış ama savaşı kaybetmişlerdir. Ardından binlerce Filistinli mülteci konumuna düşürdü.
Süveyş Kanalı’nda kurduğu şirket ile tüm gelirleri İngiltere alıyordu. Mısır lider Cemal Abdülnasır, o şirketi millileştirerek İngiltere’nin gelirlerini kesti. Bu gelişmenin ardından İngiltere, 1956 yılında İsrail’i Mısır üzerine saldı. Mısır, savaşı kaybetti. Savaşın sonucunda ABD ve SSCB rekabeti Orta Doğu’ya sıçradı. Ruslar Arapları desteklerken ABD de İsrail’i destekledi.
Ruslar, kendi komünist kurallarını İslam ile düzenleyip Araplara aktarınca, Araplar arasında Rusya’ya kayma ve komünistleşme başlamıştır. Bu durumdan rahatsız olan ABD, Eisenhower Doktrinini yayınlayarak Arap ülkelerini kendi yanına çekmek için Orta Doğu ülkelerine para teklif etti. Türkiye’de Eisenhower Doktrini’nden yararlanarak para almıştır.
İngiliz sömürüsünde bulunan bölgede, Mahatma Gandi önderliğinde ayaklanma çıktı. Gandi önderliğinde Hindistan devleti kuruldu. Muhammet Ali Cinnah liderliğinde de Pakistan kuruldu.
“Bir nehir de iki balık kavga ediyorsa, kesin buradan İngiliz geçmiştir.” – Gandhi
Doğu Pakistan (Bangladeş), Pakistan’dan ayrılıp ayrı bir devlet kurmuştur. Bölgenin üçüncü devleti olmuştur. Pakistan ve Hindistan, kuruluşlarından beri “Keşmir Sorunu” yüzünden sürekli savaşmışlardır.
Afrika, bağımsızlığını çok zor kazanmıştır. Fransızlar ve Belçikalılar, yıllarca bölgeyi sömürmüştür. Batılı güçlere ayaklanıp kazanan Afrikalı ülkeler yavaş yavaş bağımsızlıklarını kazanmaya başlamıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra birçok bağımsızlık hareketine ev sahipliği yapan Afrika, özellikle Madiba (özgürlük savaşçısı) lakaplı Nelson Mandela, hem siyahilerin haklarını hem de ülkesinin haklarını savunmuştur. Yıllarca hapis yatan Mandela, hapisten çıkınca 1994 yılında Güney Afrika Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı ve ülkesinin ilk siyahi cumhurbaşkanı oldu.
Cezayir’i yöneten kişilere Osmanlı Devleti “Dayı” adını veriyordu. 1830 tarihinde Fransa’nın Cezayir’i işgali ile Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika’daki ilk toprağını kaybetmiş oldu.
Cezayirli Araplar, Fransız zulmüne karşı ayaklanmaya başladı. 1871 yılında Muhammet El Mukrani önderliğinde başlayan ayaklanma kısa sürede bastırıldı. Ardından Abdülhamit Bin Badis adında bir kişi, Fransız zulmünü ilim ile geçebileceğini söylemiş ve Cezayirlileri bilinçlendirerek Cezayir Müslüman Âlimler Birliği kuruldu. Bu birlik Fransa’ya karşı protestolar düzenledi. Protesto sırasında “Dinimiz İslam, dilimiz Arapça ve vatanımız Cezayir” sloganını kullandı. Bu ayaklanmalar çok şiddetli şekilde bastırılabildi.
1945 yılında yapılan gösterilerde Cezayir Bayrağı açılınca Fransız askerleri uçaklarla bombardıman yaptı ve 40 bin Cezayirli gösteriler esnasında hayatını kaybetti. Bu olay “Setif Katliamı” olarak tarihe geçti. Cezayirli Cemile, direnişin simgesi haline geldi. Evian Antlaşması ile Cezayir, bağımsızlığını kazandı.
Güney Doğu Asya Milletler Teşkilatı “ASEAN” kuruldu. ABD, Uzak Doğu’da etkinliğini arttırabilmek için SEATO’yu kurdu. Afrika devletleri kendi aralarında Afrika Birliği Örügütü’nü kurdular.
Kore, SSCB destekli Kuzey Kore ve ABD destekli Güney Kore olmak üzere ikiye ayrıldı. Ayrılırken 38 dereceyi sınır belirlediler. Çin ve SSCB destekli Kuzey Kore, Güney Kore’ye saldırı düzenledi. Bunun üzerine ABD, Birleşmiş Milletler’e çağrı yaparak Güney Kore’ye askeri yardım gönderilmesini istedi. Türkiye’de Tuğgeneral Tahsin Yazıcı önderliğinde 5090 kişilik ordusu ile destek verdi. Türk ordusunda yer alan askerlerden 2147 asker gazi olurken 741 asker şehit olmuştur. Türk ordusuna Şimal Yıldızları adı verildi.
Türkiye’nin üstün askeri başarısı NATO’ya girişini kolaylaştırmıştır. Türk askeri Kluni Muharebelerinde destan yazmıştır.
Türkiye’de üs talep edecek olan ABD, SSCB’nin Türkiye’de komünizmi yayma endişesinden dolayı Türkiye’yi NATO’ya dâhil etmek istemiştir.
Panmunjom Ateşkes Antlaşması ile 1953 yılında iki ülke arasındaki savaş fiilen sona erdi. 2018 tarihinde Kuzey Kore ve Güney Kore liderleri bir araya gelip savaşı resmi olarak bitirme kararı aldılar.
1952 yılında Türkiye, Yunanistan ile birlikte NATO’ya üye oldu. Türkiye’nin Truman doktrini sonrası iç tehdit algılamalarındaki bazı değişiklikler şunlardır;
Türkiye’nin dış tehdit algılamalarındaki değişiklikler;
Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya bir araya gelip Balkan Paktı’nı 1953 yılında kurdu. 1954 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs meselesi çıkınca Türkiye ve Yunanistan paktan ayrıldı ve Balkan Paktı sona erdi.
Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere 1955 yılında Bağdat Paktı kuruldu. 1958 yılında gerçekleşen bir darbe sonucunda Irak, paktan çekildi ve paktın merkezi Ankara oldu. Ardından paktın adı İngiltere’nin önerisi ile CENTO olarak değişmiştir.
Soğuk Savaş Döneminde Türkiye’de Siyaset
İsmet İnönü, 1945 yılında demeçlerini demokrasi yönünde çoğaltıyor. Demeçlerinde parti kurulmasını ister. Nuri Demirağ da Milli Kalkınma Partisi’ni kurar. Bu parti dışarıda kurulmuştur. Mecliste CHP hala tek parti olarak devam etmekteydi. CHP içerisinden dört kişi, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na muhalefet etti ve dörtlü takrir adlı belgeyi yayınlayıp istifa eden Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü 1946 yılında Demokrat Partisini kurdular.
1946 yılında Türkiye’de ilk kez çok partili seçim yapıldı. Seçimi CHP kazandı. DP ise muhalif parti oldu. Türkiye’de tek dereceli ilk seçim de yapılmış oldu. 1948 yılında yapılan seçim kanununda bir değişiklik yapıldı. Açık oy ve gizli sayımın olduğu kural, gizli oylamaya döndü. Sayımlar yine gizli sayım şeklinde yapılmaya devam etti. Seçimlere katılan partilerin birer tane temsilcileri sandık başında görevli oldu.
1948 yılında DP içerisinden bazı kişiler Millet Partisi’ni kurdular. Fevzi Çakmak önderliğinde kurulsa da Fevzi Çakmak üye olmadı. Fahri başkan unvanını aldı. Millet Partisi, Hikmet Bayar genel başkanı oldu.
CHP’den ayrılan milletvekilleri DP’yi, DP içerisinden ayrılan milletvekilleri de MP’yi kurmuştur.
1950 yılında ise seçim kanunları komple yenilendi. Gizli oy ve açık sayım ilk defa 1950 seçimlerinde uygulandı. Seçimleri “Yeter, söz milletindir!” sloganını kullanan DP kazandı ve 27 yıllık CHP iktidarlığı sona ermiş oldu. Celal Bayar, DP ile başa geçen isim oldu. Ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini de Celal Bayar kazanında hükümeti kurma görevine Adnan Menderes’i atadı.
Bir gazetenin Selanik’teki Mustafa Kemal’in doğduğu evin bombalandığı şeklindeki yalan haberinden sonra 6 – 7 Eylül günlerinde başta İstanbul olmak üzere yurdun birçok bölgesinde Rum iş yerleri yağmalandı. Bu olaylara polis çok fazla müdahale etmedi. Bu olay sonrasında “Mozaik Çatladı” ifadesi kullanıldı. Çünkü Türkiye’de çok fazla etnik grup var ve bu grupların hepsi mozaiğin bir parçası olarak gözükmekteydi.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Almanya’da Leopard tanklarının baş mühendisi oalrak bir dönem çalışmıştır. Türkiye’de motor ve tank üretimi yapılmadığı için geri döndü ve “Gümüş Motor Projesi” adında bir proje başlattı. DSİ’nin derin kuyu açma araçlarında kullanılan motorlar İTÜ mezunu Necmettin Erbakan tarafından üretilmiştir. Bu projenin gelişmesini istemeyen dış ülkeler, Türkiye’ye daha ucuza ithal motorlar satmaya başladı. Bu gelişmenin ardından ithal motor kullanımı artar ve Necmettin Erbakan, çalıştığı fabrikadan uzaklaştırılır. “Gümüş Motor” projesinin %75’lik hissesini alan Şeker adlı firma fabrikanın adını “Pancar Motor” olarak değiştirmiştir.
Türkiye’nin çok fazla ithal taşıt aldığını gören dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, 29 Ekim törenlerine 4 ay kala otomobil yapma projesi başlatmıştır. Eskişehir Devlet Demiryolları işçi ve mühendislerine proje verildi. 4 ay içerisinde Devrim adında araçtan 4 adet üretildi. Cemal Gürsel’in bineceği otomobile çok az benzin konulmuştu. Çok az ilerleyen araba kısa sürede durdu. Cemal Gürsel de “Batı kafasıyla araba yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin koymayı unuttunuz” demiştir. Ardından diğer arabaya binen Cemal Gürsel, Anıtkabir’i ziyaret etti. Gün boyu Devrim adlı araba ile gezdi. Başta ABD yanlıları gazeteler tarafından benzin olayı kaleme alınarak alaycı haberler çıkartılınca Devrim otomobilleri seri üretime geçmeden proje sonlandırıldı.