Bir Başkadır

09.01.2021 / Deneme

Dindarların da kendi özeleştirilerini çekebilmeleri temennisiyle..

Bir başkadır dizisini geç de olsa bitirdim.

Tam da üzerine bir şeyler yazılacak diziymiş. Geç izlediğim için azıcık pişman oldum diyebilirim.

Ankara Düşünce Atölyesi koordinatörlerinden saygıdeğer Ali Turan Görgü hocamızın da ifade ettiği gibi “Ne kadar çok göz varsa o kadar çok görülecek şey vardır” ilkesinden hareketle, hakkında birçok şey söylenmiş ve yazılmış bu nadide dizi ile ilgili gördüklerimi ve hissettiklerimi yazmaya karar verdim.

Dizide kullanılan kamera açıları, müzikler, oyunculuk gibi konularda teknik birtakım yorumlar yapabilecek biri değilim ama samimi bir dil ile her birine hayran kaldığımı itiraf etmeliyim. Alanında uzman bazı eleştirmenler söz konusu unsurları değerlendirip olumsuz yargılarda bulunabilirler elbette. Benim için ve muhtemelen sıradan seyirci için önemli olan şey dizinin hissettirdiği duygulardır ve bu karmaşık duyguları aynı sahnede derinlemesine duyumsadığımı söyleyebilirim. Boş yere teknik eleştirilere dalmaya gerek yok. İsmiyle uyumlu bir dizi üretmeyi başarmışlar. Son zamanlarda izlediğim hiçbir yapıma benzemediğini ve bambaşka olduğunu söyleyebilirim.

Dram ağırlıklı olan dizide zaman zaman karakterlerin durum komedisini andıran hallerine tebessüm etmekten de kendimi alamadım.

Sekiz bölümlük mini bir dizi olması ile ilgili genel olarak olumlu yorumlar yapıldığını ve yine izleyenlerin geneli tarafından beğenildiğini de az çok biliyorum.

Dindarlara ve kendini klasik dindarlardan soyutlayan elit kesime tokat gibi eleştiriler getirmekle birlikte, onlar adına empati kurmayı da inanılmaz bir biçimde başarmış. Dizinin sonunda tüm karakterlere karşı içimde merhamet, sevgi ve sempati duyduğumu itiraf etmeliyim.

Yasin’de yüce gönüllülüğün, Ruhiye’de yüzleşmenin, Ali Sadi hocada berrak bir babalığın muhteşem örneklerini gördüm. Bir insanın kendi gerçekliğini duyumsamasına şahit oldum. Hayatta rastlantısal olarak karşımıza çıkan bir insanın bile, iç dünyamızı keşfetmek için ne kadar önemli bir vazifesi olabileceğine inandım.

Her insan kendi gördüğünü aktarır tuvaline. Kendi sosyal konumundan bir başkasının sosyal konumu ve kişiliği ile ilgili resim ortaya koymak ise zor bir uğraş cidden. Dizinin senaristi ve yönetmeni olan Berkun Oya, bu konuda oldukça iyi bir iş ortaya koymuş ve gerek müzikleri gerek çekim açılarıyla bizleri büyülü ve nostaljik bir yolculuğa çıkarmayı da ihmal etmemiş.

Dizinin başrol oyuncusu Öykü Karayel’in oyunculuk başarısını anlatmaya ise kelimeler yetmez. Canlandırdığı Meryem karakteri ile ilgili spoiler vermek istemediğim için detaylara girmek istemiyorum. İzleyip kendiniz karar veriniz.

Diziyi, oyuncularını, hikâyesini, temasını çok beğeneceğinize eminim.

Bırakalım da (muhtemelen diziyi izlemeyen) birileri kendince çamur atmaya devam etsin. Hayatın içindeki gerçeklere bakamayacak ve gerçekleri kabullenemeyecek kadar korkarlarsa, onların korkaklıkları ile ilgili bir dizi çekilmesini de bekleyebiliriz belki.