
Ercüment Behzat Lav Kimdir?
Babasının divan şiirine merakı ile şiire yönelen Türk şair ve yazar Ercüment Behzat Lav, 15 Kasım 1903 yılında İstanbul’da doğmuştur.
“Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir.” / Charlie Chaplin
Hayatın getirdiği iyi ya da kötü olaylara farklı tepkilerle karşılık verilebilir, tebessümler kahkaha, hüzün ise kedere dönüşebilir. Her şey insanlar için deriz hep. Beklenen olağan olaylar başımıza gelmese de her sevinç her üzüntü bizim içindir.
Sevinmek zaten mutlu edici olaylar sonucundadır. İrdeleme gerektirmez. Yalnızlık denilen sessizlikte ise katlanma durumu zorlaşır, çareler aramak gerektirir. Kaliteli yalnızlıktan bahseden çok yorum yapılır. “Beni üzen insanlar ile olmaktan ise yalnız kalmayı tercih ederim.” Aslında doğruluğu olan ama insanı yoran da bir süreçtir. Ailesinden ya da yıllar yılı süren bir birliktelikten kopan insanlar için yalnız olmak, katlanması kolay öğrenilen bir süreç olamaz. Bir ses, bir nefes aranır.
Uzun süreli ise bu süreci atlamak depresif durumlara yol açabilecektir. Büyük bir boşluğu doldurabilmek ya da boşluğun içerisinde kaybolup, teslim olmamaya çalışmak kolay olmasa gerek. Yalnızlık, yaşantınızda tahammül gösterme gücüne erişebilmektir. O gücü gösterip yorulmamak, tekrardan aynı enerji ile hayata tutunabilmektir.
Yalnızlığa ilerlerken bir acı, bir huzursuzluk ve bunu savuşturabilmek, benliğimize dayanmak üst üste eklenen süreçlerdir. Kendi kendine kaldıkça yaşanan duygular yoğun üzüntüye dönüşür ve trajedi başlar. Tek başına kalmak gerçeği yaşayana değil ama izleyenlere abartılı bir duygu yoğunluğu olarak görünebilir. Bu da olayı trajedi olmaktan çıkarır.
Kişilerin yalnızlığa sebep olan olaylara göre farklı yoğunlukta hislere kapıldıkları duygu durumları yaşanır. Kendini değersiz hissetme, sosyal ilişkilerden kopuk, mutsuz kalma korkusu gibi hisler büyük umutsuzluklara sebep olabilir. Bu sebeptendir ki insan çaba göstermek için kendisini güçlü kılmak istedikçe, bu kişiyi yoracaktır.
Asıl olan yalnızlığı kaldırabilecek güce ulaşıldığında, daha kendimizi bulduğumuzdur. Yaşam içerisinde her ne kadar ailemiz, arkadaşlarımız yanımızda olsa da, çeşitli konularda mücadele verirken yanımıza baktığımızda çoğu zaman kimse olmaz. Rutin sosyal hayatımız, birlikteliklerimiz, kayıplarımız olmadığı sürece yalnızlığı kısıtlı alanlarda yaşarız, hep hayat akışının içerisindedir aslında. Yalnızlık yaşantımızda eninde sonunda tadacağımız gerçekliğimizdir, bireylerin boşluk hissine nasıl maruz kaldığı durumuna göre değişebilir. Kişiye hastır, var olanları kaybetmekten çok, anılara özlemdir. Şiirlere, romanlara konu olan yalnızlık, bir treni beklemek gibi, sona ereceğini umut ederek geçer ya da beklemekten vazgeçip, alışmaya çalışarak sürer gider.
Yalnızlık yaşamda bir an
Hep yeniden başlayan
Dışından anlaşılmaz
Kocaman bir yalan
Kovdukça kovalayan
Dışından anlaşılmaz
Bir düşün’de seni bana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz
Özdemir ASAF