Din ve Ahlak
Diamond Tema ile Cemre Demirel’in Yer6 Film YouTube kanalında yayınlanan “Din ve Ahlak” konulu yayınına yönelik bir deneme yazısı.
Tıpkı Veysel Karani hazretlerinin peygamberi görmeye gelip de, göremeden dönmesine sebep olan erdemli davranışı üzerine, kendisine layık görülen hırka gibi, bana düşmesini ümit ettiğim bir hırkayı beklemekteyim.
Hoşgörünüze, her türden insanla karşılaşmış olma ihtimalinize ve görgünüze sığınarak; yazı boyunca gerek edebî anlamda gerek üslup anlamında yapacağım muhtemel hataları da kabul ederek bir kaç satır paylaşmak istiyorum.
Her insanın bir âlem oluşu, çok okuyanın da, çok gezenin de kabulünü muciptir. Dolayısıyla kimileri kendi âlemleri icabı gezerek, kimileri okuyarak, kimileri ise hem gezip hem okuyarak şahsiyetlerini besler ve kendini gerçekleştirme gayreti içinde olurlar. Bazen şartların elverişsizliği nedeniyle okumak ve gezmek dışında kimi zaman acı deneyimlere dayalı başka yöntemler bulanlar da olmaktadır.
Bunlardan gayrı şartlar ne olursa olsun, iç dünyaları farklı garip kimseler de bulunur. Bilgiye yaklaşımları farklı olduğu için davranışları da farklıdır. Farklı olmak gibi bir gayeleri olmadığı halde zamanla toplumda farklılaşmaları kaçınılmaz olur.
Ayasofya'ya ömrümce bir kez olsun girmedim. Defalarca fırsatım oldu; ama giremedim. Topkapı sarayını, Dolmabahçe'yi, Emirgan Koruluğu'nu, Gülhane Parkı'nı, Beyazıt Meydanı'nı, İstanbul Üniversitesi'ni ve bunlardan başka çeşitli vilayetlerde bin yıllık kiliseleri, asırlara meydan okuyan medrese ve camileri, şehitlerimize matuf anıtları büyük bir heyecanla gezdim; lakin Ayasofya'ya girmedim. Tıpkı yıllarca Yüzüklerin Efendisi filmini izlemek için beklediğim gibi onun da vaktini bekledim. Tıpkı aramda bir metre mesafe olmasına rağmen Hacer'ül-Esved'i öpmeden oradan ayrıldığım gibi, tıpkı Ravza'yı sadece kenardan seyretmekle yetindiğim gibi.
Evet, ben garip biriyim. Kalabalıkların, popüler her şeyi çerez tüketir gibi tükettiğini henüz çocukken görebildiğim için, ibadeti bile turizme dönüştürenlerin selfie çılgınlıklarına maruz kaldığım için, atalarımızdan kalan mirası içimde hissettiğim ve turnike bedellerini ödeyemediğim için garip biriyim.
Tıpkı Veysel Karani hazretlerinin peygamberi görmeye gelip de, göremeden dönmesine sebep olan erdemli davranışı üzerine, kendisine layık görülen hırka gibi, bana düşmesini ümit ettiğim bir hırkayı beklemekteyim.
Küçük prensten bir alıntıyla nihayet verelim söze:
"Gözler kördür, insan yüreğiyle aramalı."