Geçmişte ve Günümüzde Kadının Adı

25.03.2020 / Deneme / Genel

Tarihe bakıldığında, kadına verilen değer karşılaştırılırsa medeniyet ışığın doğudan yükselmesi ile yön bulmuştur diye yorumlanabilir.

Geçmişte ve Günümüzde Kadının Adı

“Kadınlık himaye edilen bir meşguliyet olmaktan çıkınca her şey olabilir.”

Virginia Woolf-Kendine Ait Bir Oda

Tarihimiz ve dünya tarihine bakıldığında, kadına verilen değer karşılaştırılırsa “medeniyet ışığı doğudan yükselmesi ile yön bulmuştur” diye yorumlanabilir.

Eski Türkler de pederi ataerkil aile yapısında kadının erkek kadar statüsü ve hakları bulunurdu. Kadınlar askeriyede, siyasette, aile içerisinde önemli bir yeri vardı. Eski Türk destan ve hikâyelerinde kadının parlak bir ışık olarak tasvir edilmesi kadına verilen değerin bir göstergesidir.

Osmanlı Dönemi’nin ilk yıllarında Eski Türkler döneminde kadınlar elde ettikleri hakları kaybetmiştir. Dini yaşam tarzına geçiş ve şeriat hükümleri sebebiyle kadınların bazı dönemlerde sokağa çıkmaları dahi yasaklanmıştır. Siyaset, sosyal ve ekonomik yaşamda yer alamamışlar ve doğurganlıkları kadar değer görmüşlerdir.

Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde az da olsa kadınlar, eğitim ve çalışma yaşamına adım atmaya başlamışlardır. Cumhuriyet Dönemi’nde uygarlaşma yolunda atılan adımlarda en çok önemsenen konu erkeklerin yer edindiği pek çok alanda kadının da var olması idi. Eğitim, iş ve sanat hayatında bulunma, seçme seçilme hakları bunlardan bazılarıdır. Örneğin; 1923 yılında kurulan “Kadın Halk Fırkası” kadınların politikaya girmesinde ki ilk adımdır. Ulu Önder Atatürk’ün “Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar” sözünden Cumhuriyet Dönemi’nde kadınların hak ettiği gibi yaşatılmasına ve bununla ilgili çalışmalara büyük önem verildiği anlaşılmaktadır.

Yabancı medeniyetlerin tarihine bakıldığında, Antik Çağ ve Orta Çağ dönemi ile karşılaştırıldığında kadınların çalışıp eğitim alması sıklıkla görülen bir durum değilse de, o çağlarda kadın felsefeciler ve doktorlar hakkındaki bilgiler zamanımıza ulaşmıştır. Orta Çağ döneminde ise kadının iş hayatında yer almak istemesi kabul görmediği gibi sanata yönelmek istemesi de zıtlıklarla karşılanan isteklerdi. Bu yüzden kadınlara ceza verilebiliyordu.

Fransız İhtilali sonrasında kadın hareketi güçlenmiş ve siyasete katılma hakkı elde etmişlerdi. Sanat ve çalışma hayatında rahatlıkla yer edinmeye başlamışlardır.

Günümüzde ise her alanda yer alan kendini kabul ettiren kadınların süregelen tacizler, tecavüzler ve cinayetlerle yok olması, işyerinde en çok mobbinge maruz kalan taraf olması sorunları ile fazlasıyla karşılaşılmaktadır. En çok tartışılan konu olan cinsiyet eşitsizliği, kadının özgürleşmesinin kabullenilmemesi, cehaletle birleşince erkeğin kadın üzerindeki baskısını kadına uyguladığı şiddeti ve cinayeti meşrulaştırmasına sebep olmuştur.

Kadınların özellikle yaşama hakkı ile ilgili hak ettiği değer, hem suçlara uygulanan müeyyidelerin zayıflığı, hem içinde bulunulan bağnazlık ve cehaletten çıkamayan kesimin eğitilememesi, hem de toplumun belli bir kesiminin izin verdiği ölçüde kadına değer biçilmesi, bizleri daha çok yol almamız gerektiği sonucuna ulaştırır.