Midyelerin İçinden Neden Küçük Bir Yengeç Çıkar?
Aç ve meraklı yengeç yavruları bazen midyenin kapaklarının arasından içeriye girer ve kapaklar kapanınca da midyenin içine hapsolur.
Aç ve meraklı yengeç yavruları bazen midyenin kapaklarının arasından içeriye girer ve kapaklar kapanınca da midyenin içine hapsolur.
Balıkların gözkapakları bulunmadığı için gerçekten uyuyup uyumadıkları anlaşılmaz. Aslında gözleri açık olarak uyurlar.
Balıkların ağızları vücutlarına kıyasla çok büyüktür. Solunum ve yemek için ağızlarını iyice açtıkları zaman esniyorlarmış gibi görünürler.
İstiridyeler, midyeler gibi denizlerde yetişen kavkılı hayvanlardır. Bunlar, kayalara yapışarak büyürler.
Portekiz'in Porto kentinde bulunan ve 15.947 mavi-beyaz seramik karolarla kaplı nefes kesici Ruhlar Şapeli adeta bir mimari cazibe merkezi.
İtalyan sanatçı Raffaele Salvoldi, pandemide oyalanma amaçlı aldığı ve çocuklar için üretilen basit yapı malzemeleriyle harikalar yaratıyor.
Japon Sumosu'nun hikâyesi yüzyıllar öncesine dayanmakta ancak bu spor hakkında dünya genelinde gerçekten çok az şey biliniyor.
Marc Thorpe Design'ın kavramsal tasarımı Crystal Lake Pavilion, kendisiyle ve doğayla baş başa kalmak isteyenlere muhteşem bir proje örneği.
Balıkların vücutları hemen hemen suyla aynı sıcaklıktadır. Bu yüzden bizim ılık sudaki rahatlığımız gibi onlar da soğuk suda rahat eder.
Balıklar bu şekilde nefes alırlar. Ağızlarını açarak suyu yutarlar. Sonra bu su, başlarının iki yanındaki yarıklardan dışarıya çıkar.
Farelerin parmaklarında küçük, çok ince ve çok sağlam tırnaklar vardır. Duvarlar da her zaman tamamıyla düz ve kaygan olmazlar.
Farelerin vücutları çok esnektir. Eklemleri de öylesine oynaktır ki, kafasının geçebildiği her delikten rahatlıkla geçebilirler.
Çoğu kültürde at nalı, dört yapraklı yonca ve üzerinde 13 rakamı yazılı bir madalyon gibi bazı eşyaların şans getirdiğine inanılır.
Genelde fareler kediden korktukları için yuvalarından dışarıya çıkıp ortalıkta gezinemezler. Kedi uzaklaşınca ise fareler meydana çıkar.
Sinekler büyükbaş hayvanları rahatsız eder. Onların da insanlar gibi elleri bulunmadığından kuyruklarını sallayarak çözüm üretir.
Sert bir yerde yürür veya koşarsa atın tırnakları çok çabuk aşınır. Belli bir süre sonra yürüyemez hale gelen atın ayağına nal çakılır.
Geceleri karanlıkta uçan yarasalar, insan kulağının duyamayacağı kadar yüksek perdeli sesler çıkararak yollarını kusursuzca bulurlar.
Fil iri vücuduyla yerden ya da yüksekten besinlerini alamaz. Üst dudağıyla burnunun birleştiği noktadaki hortumu bu açıdan çok işlevseldir.
Kediler çok kuşkuludurlar. Tanımadıkları hayvanları ve insanları yanlarına yaklaştırmak istemezler. Bu tedirginlikleri vücutlarına yansır.
Kedinin gözü, en ufak ışınları dahi aldığı için insanınkinden çok daha fazla açılır. Böylece kedi gece karanlığında da rahatça görür.
İnsanlar, çevrelerindeki şeyleri hissetmek için nasıl ellerinden yararlanıyorlarsa, kediler de hissetmek için bıyıklarını kullanırlar.
Elle kuvvetle sürtülünce kedilerin tüyleri elektrik yüklenir. Bu şekilde okşandığı vakit, tüyleri hafifçe dikleşir ve bir çıtırtı işitilir.
Kediler; sevildiği, yemek yediği ve oynadığı zamanlar, yani genel itibariyle keyiflendiği her zaman mırıldanarak bu duygusunu ifade eder.
İnsanlar hem etçil hem de otçul bir varlıktır. Tarih boyunca hem avlanmış hem de zirai anlamda meyve ve sebzeler yetiştirmişlerdir.
Her yıl belirli dönemlerde avlanma yasaklanır. Bu bir zaman aralığı da olabilir, belirli bir hayvan türünün tamamını kapsayıcı da olabilir.